Fotoğraf: @AsvakaNews'in yayımladığı videodan ekran görüntüsü
Ünlü ABD'li yazar ve gazeteci Ernest Hemingway, Birinci Dünya Savaşı'ndan başlayarak İspanyol İç Savaşı'na kadar uzanan askerliğini ve savaş muhabirliği yıllarını anlattığı yazılarını topladığı "Hemingway on War" adlı kitabının bir yerinde şöyle der:
"Avrupa'ya savaş geliyor, sonbahardan sonra kışın gelmesi gibi. Eğer biz bu savaşta olmak istemiyorsak, şimdi karar verme zamanıdır. Şimdi, savaş tamtamları çalmaya başlamadan. Tek bir adamın, ya da yüz adamın, ya da bin adamın bizi istemediğimiz ve onların savaşmayacağı bir savaşa on gün içinde sokmalarına izin vermemeliyiz, hemen şimdi bugün bunu yapmalıyız... Önümüzdeki on yıl hırsları olmayan, savaştan nefret eden, savaşın hiçbir zaman iyiliğe hizmet etmediğini bilen, inandıklarını yaşamıyla ve yaptıklarıyla doğrulayan bir adama ihtiyacımız var."
İhanet ve terk edilmişlik duygusu
New York Times gazetesinde 1 Eylül 2021 de yayınlanan bir yazıda, 27 yaşında Afganistanlı bir genç, Ahmet, şöyle diyor: "İki hafta önce yaşadığımız hayat, şimdi bize on yıl uzaklıkta. Tam 20 yıl boyunca ABD bize yalan söyledi, 'Biz sizin arkanızdayız, Afgan halkını hiçbir zaman yalnız bırakmayacağız!' Bugün bizimle olan kim? Sadece Taliban!"
Afganistan halkı büyük bir ihanet ve terk edilmişlik duygusu içinde. Sadece ABD ile yakın iş birliği içinde olanlar, kadınlar, Şii kökenli Hazaralar değil, başta Kabil olmak üzere büyük kentlerde kurdukları hayatlarla kendilerine yeni bir yol çizmiş olan kentsoylu insanların büyük bir çoğunluğu bu derin hayal kırıklığını, öfke ve korku karışımı duygularla ifade ediyorlar. Madem sonunda bizi terk edip yüzüstü bırakıp gidecektiniz, 20 yıl bu oyunu niye oynadınız?
Büyük resmi görmek
Büyük devletler, güçleri oranında gaddar olmakla ünlüdürler. Dünyaya hükmetmek, sadece kendi kaderinizi değil, diğer devletlerin de kaderlerini tayin etmek hakkını kendinizde gördüğünüzde, insanlar ayağınızın altında ezilip giden karıncalar olarak görünürler. Üstlerine basıp ezdiğinizde fark bile etmezsiniz. Oysa o ezdiğiniz karınca yuvasına bir ekmek kırıntısı taşıyabilmek için büyük bir gayret içindedir.
Yüksek kulelerde, renkli camları hiçbir zaman açılmayan havalandırmalı odalarda oturan büyük devletlerin saygın yöneticileri sıradan insanların yaşam çabalarına, var olma gayretlerine hiçbir zaman ilgi göstermezler. Gösterirler ise yönetemezler. Yönetmek için ezip geçmek gerekir. Bunun adı da büyük resmi görmektir.
ABD büyük resmi gördü ve Afganistan'ı terk etti. Afganistan'ın ABD'ye sağladıkları ile ödediği para arasındaki denge bozulmuştu. Kısacası artık orada bulunmak ona fazla bir şey kazandırmıyor, tersine kayıplara yol açıyordu. Trump kulelerinin saygın sahibi kumarhaneler kralı Trump gibi bir liderin kabul edemeyeceği şey ise kaybetmekti.
"Terörle Savaş" dönemi
Kolları sıvadı ve Afganistan olayını en kısa yoldan çözümlemek gereğini duyduğunda önüne konulan tabloya baktı. ABD'nin kendi ülkesine, hem de ikiz kulelerine yapılan 11 Eylül saldırılarının yirminci yılına yaklaşırken, ABD'nin bu saldırıyı göğüslemek için ortaya attığı "Terörle Savaş" dönemi de sona eriyordu. "Terörle Savaş" Afganistan ve Irak'ın işgali, Libya'ya askeri saldırı, Suriye iç savaşına müdahale gibi doğrudan askeri hamlelerle dünyaya yeni bir düzen vermenin, ABD'nin dünyanın en büyük askeri gücü olduğunu kanıtlamaya yönelik bir stratejiydi.
Ancak bu strateji ABD'nin bu geri kalmış ülkelere demokrasi götürmek, insan haklarına saygılı, uygar devletler kurmak isteği ile perdelenmişti. Afganistan da bu bağlamda ABD'nin, Orta Asya'da Rusya ve Çin'e karşı kullanabileceği askeri ve jeopolitik bir dayanak noktasıydı. ABD'nin büyük korkusu kendisine karşı oluşturulmaya çalışılan bir Avrasya blokuydu.
Çin'in Asya kıtasını bir ucundan diğerine bağlayacak olan Kuşat ve Yol Girişimi (Belt and Road İntiative). dünya güç dengelerini değiştirmeye yönelik bir projeydi. Rusya, Çin ve İran'ın kendi aralarında kuracakları işbirliği ABD çıkarlarına ters düşüyordu.
Şangay İşbirliği Örgütü, Avrasya blokunun siyasi ayağını oluşturmak için kurulmuştu. Suudi Arabistan, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile Katar arasındaki anlaşmazlıkları ortadan kaldırmak için Trump, Körfez ülkelerinin İsrail ile işbirliğini öngören ve Abraham Anlaşmaları olarak tanımlanan anlaşmayı hayata geçirdi. Bundan sonraki adım ise Suudi Arabistan, BAE ve Katar arasındaki çatışmayı ortadan kaldırmaktı. Körfez ülkeleri kendi aralarında anlaşmış, İsrail ile uzlaşı içinde bir blok olarak ABD için çok önemliydi.
Bu gelişmeler ışığında Trump 2020 yılının Şubat ayında Katar'da Afganistan'da her geçen gün daha fazla güçlenen Taliban ile masaya oturmaya karar verdi.
ABD'nin oluşturduğu kukla hükümetler
Afganistan'da ABD'nin oluşturduğu kukla hükümetler, Karzai ve daha sonra da Gani'nin başkanlığında, sadece ABD özel güvenlik kuruluşlarına ve inşaat şirketlerinin taleplerini yerine getiren, Pakistan ve Afganistan savaş ağalarına ve narkotik baronlarına hizmet eden "var ama yok" bir konumda varlıklarını sürdürdüler.
Afganistan ordusu da bir tür masal ordu oldu. Hem var hem yok. Adları ordu listelerinde kayıtlı olup, sadece maaş alan askerler. Taliban ABD ile Katar'da masaya oturmak için ön koşul olarak Afganistan hükümetinin görüşmelere katılmamasını dayattı. Bu isteği kabul gördü, Trump ve ekibi Taliban ile masaya oturdular ve büyük ölçüde Taliban'ın isteklerinin karşılanması ile sonuçlanan görüşmede ABD askerlerinin ve kalan Nato güçlerinin 1 Mayıs 2021 'de tamamen ülkeden geri çekilmeleri kabul edildi.
Bush, Obama ve Trump'ın mirası
Biden ABD başkanlığına geldiğinde kendisinden önce gelen üç ABD Başkanı'nın, Bush, Obama ve Trump'ın mirasına kondu. Kararlaştırılmış ve bitirilmiş bir iş vardı ortada, ABD'nin Afganistan'da yapacağı bir iş kalmamıştı, 11Eylül'ün yirminci yılında ABD bir dönemi kapatmak istiyordu. Biden'in yapacağı sadece kararı uygulamaktı.
Bugün yaratılan ve tüm dünyada tepki ve infial yaratan görüntüler ise bu uygulama ile ilgili ortaya çıktı. ABD ve Taliban ile yapılan anlaşmalarda pek çok konu muğlak ve belirsizdi. Biden ilk anlaşmada öngörülen Mayıs 2021 tarihini uzatarak 11 Eylül 2021'i önerdi.
Taliban 11 Eylül'ü 31 Ağustos'a çekti
Taliban tarafından hiç hoş karşılanmayan bu öneri üzerine, Taliban'ın ülke çapında güçlerini arttırmaya başladı. ABD ile yapılan anlaşma sonucu hapisten çıkarılan 5000 savaşçısı devreye sokuldu. Mayıs 2021' den başlayarak Haziran ve Temmuz ayları boyunca Taliban ülke içindeki gücünü arttırdı. Savaş ağaları ile özel anlaşmalar yapıldı, askerlere kukla Afgan hükümetinin verdiğinden daha yüksek maaşlar verdi.
Bütün bu gelişmeler olurken Afgan hükümeti, ordusu ve güvenlik güçleri nasıl bir çalışma yürütüyordu, bunu bilen kimse yok! ABD ve halen görev yapan diğer Batılı ülke yöneticileri ağırdan alıyorlardı. Taliban 11 Eylül tarihini 31 Ağustos'a çekti. ABD bunu da kabul etti, etmek zorunda kaldı.
ABD'nin Afganistan ordusuna bıraktığı silahlar
ABD'nin 2002 yılından 2021 yılına kadar Afganistan'a yaptığı askeri yardımların maliyeti kimilerine göre 2 milyar dolar, kimilerine göre daha fazlaydı (Afganistan ile ilgili tüm sayısal veriler kanımca çok muğlak ve değişken).
ABD'nin yeni Afganistan ordusuna bıraktığı silahların listesi ise oldukça kabarık. SİGAR'ın (ABD merkezli Afganistan Yeniden Yapılandırma Özel Müfettişliği) Haziran 2021 sonunda verdiği rakamlara göre Afganistan Hava Kuvvetleri bünyesinde 167 adet hava aracı bulunuyordu. 43 adet MD-500 helikopter, 33 adet C-208 / AC-205 uçak, 33 adet UH-60 Black Hawk helikopter, 23 adet A-29 hafif saldırı uçağı, 32 adet MI-17 helikopter, 2 adet C–130 Hercules. Bu araçların kaç tanesinin Taliban'ın elinde olduğu belli değil.
Taliban ayrıca Herat, Host, Kunduz ve Mezar-Şerif'te dahil olmak üzere dokuz Afganistan hava üssünü ele geçirdi. Ancak bu üslerin uydu görüntüleri olmadığı için kaç tane hava aracı ele geçirildiği belli değil.
Taliban militanları ve yerel medya bu havalimanlarında ele geçirilen hava araçları ve inansız hava araçlarının görüntülerini yayınlıyor.
Bazı hava araçlarının Taliban Kabil'i ele geçirmeden önce Afganistanlı pilotlar tarafından Özbekistan'ın Termez havalimanına indirildiği de söyleniyor.
Hava araçlarının yanı sıra ABD 2003-2016 arasında, tüfek, makinalı tüfek, bomba atar, Humvee arazi araçları gibi kara savaşlarında kullanılan savaş malzemesini de Afganistan ordusuna teslim etti.
Taliban 10 günde Başkanlık Sarayı'na kuruldu
Ağustos ayının başlarında Taliban Afganistan kırsalından kentlere doğru ilerleyen bir hareketle, on gün gibi çok kısa bir sürede Kabil'e ulaştı ve tek bir silah atmadan Başkanlık Sarayı'na girip koltuklara kuruldu. Devlet başkanı Gani ise bir helikoptere binerek kaçtı. Taliban ile müzakere edecek, konuşacak kimse kalmadı.
Dünya ve Afganistan halkı şaşkınlık içinde ülkelerinin on gün içinde yirmi yıllık bir ABD yönetiminden Taliban yönetimine devredildiğini izliyordu.
Sonrası hepimizin bildiği üzerine korkunç bir panik, korku ve can pazarı. Kabil havalimanında uçaklara koşan insanlar, ezilmekten kurtulamayan karıncalar misali uçakların üstüne çıkanlar. 21 yüzyılda görülmemesi gereken manzaralar, büyük bir insanlık utancı. Yarının ne olacağını bilememek, çaresizlik, canını kurtarma telaşı.
ABD'nin silahlara vedası böyle oldu! (MUT/KÖ)