Hükümetin istihdam paketinde yer alan düzenlemeler Avrupa Konseyi'nin istihdamda kadın-erkek eşitliğini sağlamak üzere yürüttüğü politikalarla çelişiyor.
Avrupa Konseyi, 2006'da kadın-erkek eşitliğini sağlamak üzere iki önemli adım attı. Birincisi, bu amaca ulaşmak için detaylı politikalar içeren 2006-2010 Yol Haritası'nın, ikincisi de Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Paktı'nın kabul edilmesiydi.
Büyüme için kadın istihdamı
2000'de belirlenen ve 2005'te yenilenen Büyüme ve İstihdam için Lizbon Stratejisi doğrultusunda 2010'a kadar Avrupa Birliği'nde kadın istihdam oranının yüzde 60'a çıkarılması hedefleniyor.
Bu doğrultuda geliştirilen politikalar sayesinde, 2000-2005 arasında Birlik içinde yaratılan 8 milyon yeni istihdamın 6 milyonunu kadınlar aldı.
Böylece 2005'te kadın istihdamı oranı 2,7 puan artarak yüzde 56,3'e çıktı. Aynı dönemde erkek istihdamıysa sabit kaldı.
Buna karşılık, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2006 verilerine göre Türkiye'de kadın istihdamı oranı sadece yüzde 26. Dahası, Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO) kısa zaman önce açıkladığı rapora göre 1995-2005 arasında iş gücü piyasası dışındaki kadın sayısı 276 bin kişi arttı.
Özetle, AB'de uygulanan politikalarla zaten Türkiye'ye göre iki kat fazla olan kadın istihdam oranı artarken Türkiye'de çalışan kadın sayısı azalıyor.
Ev işleri ve bakım kadınların değil herkesin sorumluluğu
Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) yılbaşında yaptığı "kadın istihdamının artırılması için" işveren üzerindeki kreş açma yükümlülüğünün kaldırılacağı açıklaması AB politikalarıyla açıkça çelişiyor.
Avrupa Konseyi, 2007 başında yaptığı değerlendirmede, ilerlemeye rağmen, toplumsal cinsiyet ayrımcılığı nedeniyle kadınların iş ve özel hayatlarını bir arada yürütmekte zorlandığını ve bunun kadın istihdamı önünde engel olduğunu söyledi.
Bunun önlenmesi için yapılan iki öneri şöyle:
- Çocuk bakımı ve doğum izninin kadın ve erkeklere eşit olarak dağıtılması gerekli.
- Yaşlılar için bakım hizmetlerinin yaygınlaştırılması, erişilebilir hale getirilmesi ve kadınlarla erkekler arasında bu sorumluluğun eşit paylaştırılabilmesi gerekli.
AKP tam ters yöne gidiyor
Dolayısıyla, hükümetin –kadın işçilerin maaşlarından da yapılacak kesintilerle oluşturulacak- Annelik Fonu önerisi de kreş yükümlülüğünün kaldırılmasıyla aynı noktaya çıkıyor.
Çünkü asıl sorun, kadınların cinsiyet ayrımcılığı nedeniyle "işte ve evde çifte mesai" yapmasının önüne geçmek.
Bu bakış AB'de işe yaradı; AKP iktidarıysa istihdam paketi ve Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası (SSGSS) tasarısıyla kadına yönelik ayrımcı bakışı korurken, varolan sosyal korumanın daha da geriletilmesini öneriyor.
Beş yıllık AB deneyimi, bu politikaların kadınlar lehine sonuç vermeyeceğini gösteriyor.(EÜ/TK)
* Avrupa Konseyi'nin toplumsal cinsiyet eşitliği için çalışmaları ve yasal metinlere ulaşmak için: ec.europa.eu