Fotoğraflar: Evrim Kepenek/bianet, Aynur Tekin/Gazete Duvar
“Siz bizi engelleyemezsiniz, biz öldürülen kadınların haklarını savunmak için yürüyoruz, amir bey…”
Şimdi sizleri, 19’uncu 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü’ne dönmeye davet ediyorum.
Kadınların “ritme uygun zıpladığı” için gözaltına alındığı, kadın+’ların coşkusunun yanında bir de yetkililerin “özgürlükçü, kapsayıcı” bakışıyla, tarihe not düşülen o gecedeyiz.
Kalabalıklar içinde tek
Sıraselviler Caddesi’nde on binlerce kadının arasında görüyorum ilk defa onu. Siyah kocaman “cadı” şapkası, simsiyah montu ve yüzünde “İstanbul Sözleşmesi” maskesi var. Ama bir anda ortadan kayboluyor.
Kalabalığın içinde gözlerim onu ararken kadınların, “Dünya yerinden oynar, kadınlar özgür olsa”, “Alışın, barışın, gitmiyoruz” sloganları yükseliyor. Feminist Hareketin taleplerinin yükseldiği dövizler arasında dolaşıyorum.
Kadın+’lar sisteme kafa tutuyor
Kimi “kayyıma nakka” diyor, kimi başörtüsüyle eylemde ve elindeki “Başörtülü feminist olmaz diyorlarmış” yazılı dövizle öğretilmiş kalıplara kafa tutuyor.
Bir başkası vegan feminist dünya hayalini taşımış dövizine, başka biri de döviziyle soruyor: “Bir gider bin geliriz, beni vurmak kurtuluş mu?”
Hanım Pınarlı
Ara sıra gözüm ona çarpıyor. Bu sefer yok edilmek istenen cadıları simgeleyen şapkası değil, elinde tuttuğu döviz dikkatimi çekiyor:
“92 yaşındaki Hanım Pınarlı, 23 yaşındaki komşusu Aytu Çetin tarafından tecavüz edildikten sonra boğularak öldürüldü.”
Kalabalıkları aşıp yanına gitmek istiyorum fakat beceremiyorum. Binlerin sloganlarına, kadınların zıplama ritmine bırakıyorum kendimi: “Zıpla zıpla zıplamayan…”
19. 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü'nün Ermenice, Kürtçe, Türkçe ve Arapça basın açıklamalarının okunması sonrasında binlerce kadın ve LGBTİ+, Karaköy’e doğru yol alıyor.
Çoğunluğu kadınlardan oluşan biz gazeteciler, alandan uzaklaşmıyoruz. Karaköy’e inmeyen bir grup var ve onları takibe alıyoruz. Sıraselviler Caddesi’ndeki Taksim İlkyardım Hastanesi’nin hemen önünde barikat kuran polis, kadınlara, “Asla buradan geçemeyeceklerini” söylüyor. Barikat, kadınların İstiklal Caddesi'ne geçmemesi için kurulmuş elbette.
Kadınlar ise ısrarlı: “Siz bize değil, kadın katillerine barikat kurun."
Polis ve grup arasında sözlü ve fiziki müdahaleler yaşanırken yine gözüme çarpıyor. Onca slogan ve polis telsisi arasından sesleniyor, bir anda herkes susuyor, susmak zorunda kalıyor ve onun sesi duyuluyor:
“Siz bizi öldürürken bahane üretiyorsunuz. Erkekler bizi öldürürken bahane üretiyor. Yok etek giymişti diyorsunuz, yok gece dışardaydı diyorsunuz. Bu kadın 92 yaşında öldürüldü, sokakta mıydı amir bey? Değildi. Öldürüldü! Biz şimdi bu kadınların haklarını savunmak için yürüyoruz. Siz bizi engelleyemezsiniz, biz öldürülen kadınların haklarını savunmak için yürüyoruz, amir bey…”
"İstiklal Caddesi'nde yürümek yasak mı?"
Sözleri bittiğinde, tüm basın ona yöneliyoruz. Derdini hepimize anlatmaya çalışıyor, arada polislere de sesleniyor:
“Açın yolu gidelim, İstiklal Caddesi’nde yürümek yasak mı?”
Barikatı aşmaya çalışan kadınlardan biri, uzun süren tartışma ve darplar nedeniyle muhtemelen yoruluyor ve bayılıyor. Onun bayılması sonrasında kadınlar, “Barikatı aşma girişimimizi sonlandırıyoruz. Arkadaşlarımızın sağlığını düşünüyoruz. Kadınlara değil, katillere barikat” diyerek caddeden ayrılıyor.
Geride sadece siyah "cadı" şapkası ve elinden bir an olsun bırakmadığı “Hanım Pınarlı” dövizi ile o kalıyor. Polis, onun da bir an önce alandan ayrılmasını istiyor. Biz gazetecilere de dağılın uyarısı yapıyor.
Ona gitmesi çağrısı yapılıyor. O da hüzünle, “Açın artık yolu, bakın kadınlar da gitti” diyor: “Kimden çekiniyorsunuz?"
"Bu kadının hakkını savunmak için buraya geldim"
Polisin yolu açma niyeti olmadığını görünce yanına yaklaşıyorum, “Ben gazeteciyim buyurun gelin, şu köşede söyleşelim” diyorum. Oradan çekiliyoruz ve bir köşede söyleşiyoruz.
Bir yanda telsiz sesleri bir yandan kadınların gittikçe uzaklaşan "Kadınlara değil katillere barikat" sloganları arasından ses kayıt cihazıma kalanlar:
"Kadınlar öldürünce ne diyorlar? Erkek arkadaşı ile geziyordu, öldürüldü. Gece sokağa çıktı, öldürüldü. Kadınlar hep suçlanıyor.
"Biz modern bir ülkede yaşıyoruz. İstediğimizi giyeriz. Ben bugün 92 yaşındaki bu kadının hakkını savunmak için buraya geldim. Eskiden de gelirdim. Önceki gün Kadıköy’de eyleme katılan arkadaşlarımızı darp ederek gözaltına aldılar. Bu kadını öldüren erkek böyle tutuklanmadı.
Çözüm
"Erkek şiddetine karşı çözüm önerim, şiddet uygulayanların en ağır cezayı alması. Bugün, şiddet uygulayanlar yarın sizin yakınlarınıza da zarar verecektir. Bunu unutmasınlar. Polisler de insan bizim gibi. Onların belinde silah var, bizim yüreğimizde sevgi var. Bize müdahale ederlerse biz yine mücadele ederiz çünkü biz kadınlar 'Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek' diyoruz.
Onun adı Kıvılcım Kılıçarslan. Eski bir tiyatro oyuncusu.
"92 yaşındaki Hanım Pınarlı'yı neden korumadınız?" diye soruyor.
Soruyoruz: "Neden kadınları korumuyorsunuz?"
TIKLAYIN - 19. Feminit Gece Yürüyüşü'nden fotoğraflar
(EMK)