Yerel seçimler ülkenin dört bir yanında gündemi işgal ediyor. Nereye gitseniz hemen herkes partilerin adaylarını, encümenlerini ve seçim programlarını tartışıyor ama değişmeyen bir temel gündem de ekonomik kriz. Ülkedeki siyasi ve hukuki krizden bağımsız olmayan bu çoklu kriz hali, her geçen dönem derinleşiyor.
2015’te çözüm masasını deviren AKP iktidarı, MHP moderatörlüğünde Dolmabahçe Mutabakatını (28 Şubat 2015) ret ederek sadece ülkeyi yeni bir güvenlikçi vesayet zihniyetine teslim etmedi aynı zamanda OHAL-KHK-kayyım rejimini kurumsallaştırdı ve bu uygulamaların topluma ağır maliyeti, derin bir ekonomik kriz şeklinde ortaya çıktı.
Aşağıdaki tablo bu krizin her geçen dönem ne kadar katlanarak derinleştiğini gösteren bir ibret resmidir. AKP’nin günden güne ülke ekonomisini nasıl çökerttiğini gösteren bu tabloyu ayrıntılı incelediğimizde genel gidişatın olumlu olmadığı da görülmektedir.
Haziran 2015 | Haziran 2018 | Nisan 2023 | Şubat 2024 | |
Açlık sınırı (TL) | ₺1.338 | ₺1.715 | ₺10.136 | ₺15.049 |
Yokulluk sınırı (TL) | ₺4.357 | ₺5.585 | ₺33.015 | ₺49.020 |
Enflasyon (%) | 8,28 | 11,49 | 67,20 | 54,72 |
Mevduat faiz oranı (TL, 3 aylık) | 10,47 | 16,19 | 26,64 | 49,93 |
Dolar kuru (TL) | ₺2,7 | ₺4,6 | ₺19,3 | ₺30,6 |
Mutfak tüpü fiyatı (TL) | ₺69 | ₺95 | ₺350 | ₺700 |
1 litre mazot fiyatı | ₺3,99 | ₺5,66 | ₺17,92 | ₺40,24 |
1 litre benzin fiyatı | ₺4,81 | ₺6,24 | ₺19,39 | ₺38,28 |
Çeyrek altın fiyatı | ₺164 | ₺313 | ₺2.454 | ₺3.484 |
Ortalama aylık asgari ücret (TL) | ₺1,238 | ₺2.030 | ₺8.506 | ₺17.002 |
Kısa vadeli dış borç stoku (Milyar $) | 133 | 107,3 | 161 | 174,4 |
Açlık mutlaklaşıyor, yoksulluk derin ve kalıcılaşıyor
Türkiye’de açlık ve yoksulluk sınırı sürekli artıyor. 14 Mayıs seçimlerinden bu yana açlık sınırı günlük ortalama 17 TL, aylık ortalama 512 TL artarken aynı artış eğilimi, yoksulluk sınırında her gün ortalama 56 TL ve her aylık ortalama bin 667 TL oldu. Asgari ücretin açıklandığı ilk dönemlerde asgari ücret açlık sınırının biraz üzerinde iken yaşanan artışlar nedeniyle dönem sonunda açlık sınırın altında ücretlerle, milyonlarca çalışan/hane, yaşamak zorunda kaldı.
2012’de Türkiye’de kişi başına düşen gelir 12 bin bandının üzerine çıkmıştı. Aradan geçen on yılda kişi başına düşen geliri hala aynı düzeyde. Bu durum hem gelir grupları arasında hem de bölgeler arasında var olan gelir dağılımı adaletsizliğini derinleştiriyor.
A'dan Z'ye asgari ücret: Türkiye büyüyor, işçi fakirleşiyor
Enflasyon, yoksulları daha yoksul hale getirdi!
AKP’nin faiz ve enflasyon politikası toplumun ve özellikle de yoksulların üzerine çöktü. Enflasyon nedeniyle mutlak açlık ve derin yoksulluk her geçen dönem derinleşirken faiz oranları ise varsılların lehine dönüştü.
2015 Haziran -2018 Haziran döneminde “12 aylık ortalama resmi enflasyon oranları ortalaması” yüzde 9 bandının altında gerçekleşti. Ancak 2018 Haziran-2023 Mayıs döneminde bu oran 3 kat artarak yüzde 27’ye çıktı. İşin daha kötüsü 14 Mayıs seçimlerinden sonra bu ortalama yüzde 56 gibi dünya genelinde görülmeyen astronomik bir oran.
Metropol yoksullarını daha çok etkilese de bölge ayırımı olmadan bu enflasyon oranlarının kira, ulaşım, gıda, giyinme ve eğitim harcamalarını ne kadar arttırdığını birçok veri üzerinden gözlemleyebiliriz. Açıklanan bu resmi enflasyon verilerinin ötesinde yoksullar için “enflasyon şiddeti” TÜİK resmiyetinin çok üzerindedir.
AKP zenginlere özel faiz-kur politikası uyguluyor
2015’e göre dolar kurunda 10 kattan fazla artış oldu. Bu süreçte yaşanan ani kur şoklarıyla birlikte uygulanan para/faiz politikaları üst gelir gruplarına alt gelir gruplarından servet transferine yol açtı. AKP, yoksulu daha yoksul yaparken orta sınıfı yok ederek zenginleri de daha zengin yaptı.
Olağan koşullarda tek maaşlı bir çalışanın 10 yıllık bir vadede, ev veya araba alma koşulları son 10 yıllık ekonomi politikaları ile ortadan kaldırıldı. Bu durum yoksulların barınma koşullarını zorlaştırırken yoksul hanelerdeki gençler için gelecek kaygısını da arttırdı. Kur şoklarına karşı hileli bir yol olan kur korumalı mevduat uygulamasının açığa çıkardığı maliyet kamu bütçesi üzerinden topluma fatura edildi.
Öte yandan dünya genelinde başkan değiştirme rekoru kıran TCMB’nin faiz politikası, istihdam, yatırım ve kredi imkanlarını kısıtlıyor. Söylemde yıllarca faiz karşıtlığı yapan AKP iktidarı, sermaye kesimine dünyanın en yüksek faiz oranlarını verir hale geldi. Alt gelir grupları, işsizler ve borçlular için ise faiz oranlarının yükselmesi daha çok yoksunluk ile sonuçlandı. Adalet Bakanlığı verilerine göre her gün 11 bin kişi icralık oluyor.
Akaryakıt zamlarının nedeni AKP’nin bütçe açıkları!
Öte yandan dünya genelinde petrol fiyatları 2014’ten bu yana stabil denilebilecek düzeyde belli bir bant aralığında artıp azalmakta. Ancak Türkiye’de akaryakıt fiyatları içindeki vergi yükü nedeniyle iktidarın maymuncuğu haline gelmiş durumda.
Birçok yerde de ifade edildiği gibi akaryakıt ofisleri vergi kurumlarının veznesi gibi çalışıyor. Ancak Mayıs 2023 seçimlerinden bu yana benzinde yüzde 97’lik, mazotta yüzde 125’lik ve mutfak tüpünde ise yüzde 100’lük yaşanan artış tarlada, işyerinde, mutfakta, markette işleri zorlaştırdı. Cari olarak artan ücretler reel olarak insanî bir yaşam koşulu için yeterli olmuyor.
2015’e göre çeyrek altın fiyatı 21 kat, mutfak tüpü fiyatı 10 kat arttı. 14 Mayıs seçimlerinden önce 350 TL olan tüp fiyatı güncel olarak 700 TL bandına dayandı.
Hizmet iyi değil, kamuya ait ne varsa satılıyor, bir de borç artıyor!
Yukarıdaki tablonun son sütununda kısa vadeli dış borcun yıllar itibariyle artışı gösteriliyor. 2015’e 133 milyar dolar olan bu borç gelinen aşamada 174,4 milyar dolar olarak açıklandı. Borç hem dolar kuru artışı etkisiyle hem de miktar olarak artmakta, “Türkiye ve Türk Lirası bir bütün olarak değersizleşmektedir.”
22 yıllık iktidarında kamuya ait ne varsa özelleştirme adı altında yandaşlara hem de çoğu zaman kamu bankalarından finansman sağlayarak veren AKP, kamu hizmetlerinin niteliğinde her geçen dönem daha kötü bir performans sergiliyor.
Sağlık ve eğitimin her geçen dönem daha pahalı/paralı hale getirildiği bu süreçte, kamudan geriye ne kaldıysa Varlık Fonu adı altında son kaçış gemisine yüklendi. Kamu gelirleri halktan daha çok tahsil edilmekte, ancak kamu harcamaları her geçen dönem daha çok denetim dışına kaçırılıyor. TBMM’nin ana gündemini vergi torba kanunları ve sermaye teşvikleri oluşturuyor. Toplumun genelinin lehine bir düzenleme oluyorsa rantın ve sermayenin lehine 10 düzenleme oluyor. Genel olarak muhalefetin de bu gidişata karşı yeterli halkçı-toplumcu duruşu gösteremediği ifade edilebilir.
Türkiye nüfusu mültecileşiyor, çalışanlar yoksullaşıyor
Nüfus olarak Almanya’dan daha çok olan ve coğrafi büyüklük olarak Almanya’nın 2 katı büyük olan Türkiye’nin ekonomik olarak Almanya’nın çeyreği kadar olmaması ve sistematik bir şekilde gerilemesinin; uygulanan iktisadi, siyasi ve hukuki politikalardan bağımsız olmadığı bilinmeli.
MHP-AKP iktidarı yerelde ve genelde tekçiliği, anti demokrasiyi, yasakları, topluma dayatıyor. Bütçe ve vergi uygulamalarında yandaş kayırma, yolsuzluk ve kayıtdışılık oranları bağımsız idari otoritelerce denetlenemiyor.
Sayıştay ve AYM kararlarının uygulanmaması temel hak ve hürriyetlere ve bütçe hakkına ilişkin temel ilkelerin ihlal edilmesine neden oluyor. Türkiye bütün hak indekslerinde (hukuk/adalet, insani gelişmişlik, basın özgürlüğü, vb.) geriliyor.
Yaşanan olumsuz eğilim nedeniyle Türkiye emekçileri içerisinde çalışan yoksul oranları yükselip, ortalama ücret asgari ücrete yaklaşmakta ve birçok bölgede/sektörde asgari ücretin altında istihdam koşulları yayılıyor.
Türkiye’den beyin göçünün hızlandığına ilişkin birçok veri kamuoyuna yansımakta, bu alandaki gerçekleri inkar eden iktidar, günü kurtarma ve kendi üst sınıfını kotarma derdindedir. Yerel seçimlerde sonuçlar ne olursa olsun, mevcut iktidarın eşitsizlik ve ayrıştırma politikaları devam ettikçe toplumun genelinin ekonomik açıdan daha çok risk altında olacağı bir döneme tanıklık edeceğiz.
(SO/HA)