Bu Pazar gecesi (2 Mart) sabahlamaya hazırız, artık profesyonel olduğumuz bir konu, neler yiyeceğimizi ve ellerimiz klavyeden ayrılamaması gerektiğinden neler yiyemeyeceğimizi, içeceğimizi ve bir noktadan sonra içemeyeceğimizi biliyor (tuvalete gitmelerden sıkılmak) ve ona göre davranıyoruz. Perdelerimizi kapatıp aydınlanan havada sanki hala geceymiş gibi yapıp uykuya dalmanın da antrenmanını yaptık bunca sene. Uyuyamamazlığa da aldırmıyoruz, sonraki günlerde onun da acısını çıkarmaya alıştık.
Asıl merak konusu bu sene ilk deva Moviemax'ın Oscar kanalında yayınlanacak Oscar'ın reklam aralarında Cnbc-e'de gösterildiği gibi hep o aynı dizi reklamlarını mı izleyeceğimiz... Ellen Degeneres'i de unutmayalım tabii, 2007'deki sunumu çok iyiydi, her nasıl olduysa iki Altın Küre birden emanet edilen Ricky Gervais'nin sunma şansı olmadığına göre Ellen'ın başımıza gelebilecek en iyi ikinci şey olduğunu düşünüyorum bu konuda.
Aslına bakarsanız Oscar amcanın altın heykellerinin kime gideceği de az çok belli, her sene olduğu gibi. Akademi üyelerinin sadık takipçilerini kaçırmamak için vereceği birkaç sürpriz karar dışında Matthew McCoanughey'in En İyi Erkek Oyuncu seçileceğini biliyoruz örneğin (üzgünüm Leo) (bir parantez daha: yoksa Leo?), kırmızı halının en taze kara kraliçesi Lupita Nyong'o'nun En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu ödülü de aynı şekilde cepte. Bradley Cooper'ın yardımcı erkek oyuncu dalında yukarıda bahsi geçen sürprizlerden birini yapmasını şiddetle bekliyorum.
Cooper'ın, çok da beğenmediğim, havada kalmış, dağınık senaryosuyla Düzenbaz'daki (American Hustle) performansı filmin kostümleriyle birlikte en iyi taraflarındandı. Bu noktada Jennifer Lawrence da sürpriz yapabilecek isimlerden. Aynı yönetmenin (David O. Russell) filmiyle iki sene üst üste Oscar kazandırmak isteyebilir Akademiciler fakat Nyong'o'nun hakkını yemeyeceklerinine inanıyorum. Hollywood'un siyahilere olan borcu henüz kapanmadı ne de olsa.
Film dalında kişisel favorim olan Para Avcısı'nın (The Wolf of Wall Street) kazanmasını ne kadar istesem de 12 Yıllık Esaret hem yukarıda bahsettiğim borç durumundan hem de, evet kabul edelim, çok da fena bir film olmamasından dolayı ödülün rakipsiz sahibi gibi görünüyor. Ben Açlık ve Utanç sonrası Steve McQueen'den daha fazlasını beklerdim, ama o ayrı mesele. Martin Scorsese'nin kalbini bir kez daha En İyi Yönetmen olarak çelmeye çalışacak olan genel kurul, Woody Allen'ı da yine En İyi Senaryo heykelciği ile gönderecek evine (ki Allen saten bu tip şovlara katılmaktan haz etmediğinden kendisi adına sahneye az sonra oyunculuğu da ödüllendirilecek olan Cate Blanchett çıkar belki), zaten yönetmen olarak aday bile değil.
En İyi Kadın Oyuncu' da sürpriz yapmayacak kategorilerden. Cate Blanchett Jasmine rolünde öyle iyi ki, bugüne dek sadece Katherine Hepburn'ü canlandırdığı Göklerin Hakimi (The Aviator) ile En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu olarak Oscar'ı kucaklamış olması şaşırtıcı.
Çok sevdiğim bir kategori olan En İyi Animasyon'un en büyük iki rakibi Karlar Ülkesi (Frozen) ve Rüzgâr Yükseliyor. Yeni izleme şansı bulduğum Ernest and Celestine'in tatlı, naif dokusundan etkilensem de bir tarafında Pixar diğerinde Miyazaki'yle ödülü kapması bir hayli zor olduğunu kabul ediyorum. Bu noktada ne Crood'ların ne de Sevimli Hırsız'ın esamelerinin okunabileceğini düşünmüyor ve ikincisinin En İyi Şarkı dalında da 'Happy' bir adaylığı bulunduğunu hatırlatmak istiyorum. Söz konusu şarkının altında da Pharrell Williams'ın imzası olduğunu ve kendisinin bu yıl Daft Punk ve Robin Thicke'e yaptığı prodüksüyonlarla müzik dünyasının altını üstüne getirdiğinin.
En İyi Yabancı Film kategorisinde Fransa'nın Mavi En Sıcak Renktir'i aday göstermemesiyle birlikte en güçlü adayı 'yarışmaya' İtalya'dan katılan Muhteşem Güzellik. Sinema salonunda yaşadığım en ilginç tecrübelerden birine ve çok uzun bir süre boyunca tebessümümü yüzümden silemememe neden olan bu yüksek stil sahibi film mutlaka görülmesi gerekenlerden. Yine de kalbim 2012 yapımı Thomas Vinterberg'in Mads Mikkelsen'in kusursuz oyunculuğuyla parlayan Onur Savaşı'ndan yana. Omar'ın hiç taraftarı değilim, Belçika'lı Kırık Çember'in ise sürpriz bir atılımla öne fırlayabileceğini düşünüyorum.
Oscar'ı kırmızı halıya indirgeyerek hayal kırıklıklarından sonsuza dek kurtulmanın mümkün olduğuna inanıyorum. Sonuçta yarışan filmlerin pek çoğu televizyonda karşınıza çıktığında Candy Crush'taki amansız mücadeleye ara vermeden de rahatlıkla takip edebileceğiniz atıştırmalıklar... (DT/HK)