Fotoğraf: AA
Önümüz kar, kış, gündem asgari ücret. Bir yılda tüm temel yaşam ürünlerine, doğalgaza, kiralara, ulaşıma peş peşe zamlar geldi.
Asgari ücret 2 bin 20 lira. Bu ücret 2018 Aralık ayında belirlenmişti.
Tam bir yıl geçti. Ve asgari ücretle değil bir ailenin, bir kişinin bile geçinmesi imkansız.
Hikmet Adal’ın Asgari Ücretlinin Maaşı 2019'da Ne Kadar Eridi? başlıklı haberine göre son durum şu:
*Bir yılda elektriğe yüzde 75 oranında zam yapıldı.
*Doğalgaza yıl içerisinde iki kere zam yapıldı. 1 Ağustos: Evler için yüzde 14,97, sanayide kullanılan doğalgaza yüzde 13,73… 1 Eylül 2019: Yıllık 300 bin metreküp ve altı tüketiciler için ortalama yüzde 14,90…
*Trafik harcı ve cezaları, pasaport harçları, emlak vergisi ve benzeri kalemlere 2020 itibariyle geçerli olacak şekilde yüzde 22.5 zam yapılacak.
Bu durumda asgari ücretliye yüzde 27'nin altında zam uygulanırsa asgari yaşam koşullarının yakalanması zor.
Asgari ücret hazarlıkları için masa geçen hafta kuruldu.
Masada işçiler adına en büyük konfederasyon olarak Türk – İş var. İşverenleri ise TİSK temsil ediyor. Ancak bu yıl ilk kez masada olmasalar da DİSK ve Hak İş de Türk İş'le birlikte çalışma kararı aldı.
TIKLAYIN - 8 Milyon Kişiyi İlgilendiren Asgari Ücret Görüşmeleri Başlıyor
TIKLAYIN - DİSK: Asgari Ücret En Az 3200 Lira Olmalı
DİSK asgari ücretin 3200 lira olmasını istiyor, Türk – İş "2 bin 578 liradan aşağı düşmemeli" diyor.
Hükümetin teklifi belli değil. Masadakilerin emekçiler adına sıkı pazarlık yapması gerekiyor. Görüşmelerde ikinci toplantı bugün yapıyacak. Bu hafta asgari ücretlilerin durumunu daha fazla gündemde tutacağız.
Hayata Dönüş faili meçhul kaldı
Geçmişin ağır hak ihalleri davaları bir bir zamanaşımı ve ya da beraatlerle sonuçlanıyor.
Ve son cezasızlık örneği geçen hafta Hayata Dönüş ümraniye davasıydı. Hayata Dönüş, Türkiye tarihinin en kanlı operasyonlarından biriydi.
Ayça Söylemez'in haberi için tıklayın
Hak odaklı engelli haberciliği
3 Aralık Dünya Engelliler Günü'ydü… Bu tür önemli gün ve haftaların devletin, bürokrasinin bir rutini vardır. O güne özel haberler, etkinlikler, mümkünse afişler, paneller...
Yeter mi yetmez mi ayrı bir tartışma ama elbette farkındalık yaratmak, dikkatleri o konuya yöneltmek önemli. Gazetecilere düşen ise farkındalık ve dikkat çekmenin ötesinde devlete görevlerini hatırlatmak, eksikliklerini sıralamaktır.
Nilay Vardar'ın 3 Aralık'ta yayımladığımız harika bir yazısını bir kez de buradan gündeme getirmek ve daha fazla okunmasını, okutulmasını sağlamak istiyorum.
TIKLAYIN - Kahraman ve Mağdur İkileminde Medyada Engelliler
Gazeteciliğin yanı sıra İstanbul Üniversitesi'nde Engellilik Araştırmaları Yüksek Lisansı yapan Nilay Vardar yazısında engellilerin medyada "ya kahraman ya mağdur" olarak yer aldığını belirtirken, hak odaklı haberciliğin nasıl yapılabileceğine dair şu önerilerde bulunuyor:
* "Engellileri mağdur ya da kahraman olarak gösterme, onların hayata tam ve eşit katılımına, bağımsız birey olduğuna vurgu yap
* Ajitatif olmayan bir dil kullan, sorumluları göster, çözüm önerileri sun, hak temelli çalışan derneklerin görüşlerine, ulusal ve uluslararası mevzuata yer ver, haberlerde toplumsal cinsiyet eşitliğini sağla, engellilerden sadece engellilikle ilgili değil, her konuda görüş al."
2012'ye dönüş..
Geçen haftanın önemli başlıklarından biri Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü'nün (OECD) üç yılda bir yaptığı Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı'nın (PISA) 2018 sonuçlarıydı.
TIKLAYIN - PISA'ya Göre Türkiye OECD Ortalamasının Gerisinde Kaldı
Rapora göre, Türkiye'de öğrencilerin "okuma, matematik ve fen bilimi" alanlarında puan bazında yükseliş olsa da bu alanların tamamında OECD ortalamasının altında kaldı.
Hükümete yakın yaygın medyanın “yükseliş var” dediği raporun sonuçlarını Eğitim Reformu Girişimi araştırmacısı Özgenur Korlu, Ruken Tuncel'e şöyle yorumladı: "PISA 2018’i, 2015 ile karşılaştırarak bir yükselme olduğunu söylemekten çok, 2012’ye geri dönüş olduğunu söylemek daha doğru olur.”
Korlu'nun dikkat çektiği noktalar şöyle:
* En başarılı öğrenciler Batı Anadolu’da, en başarısızlar ise; Ortadoğu Anadolu’da görünüyor ve her ikisi arasında 91 puan fark var.
* Türkiye’de ekonomik olarak dezavantajlı çocuklarla , avantajlı çocuklar arasında 76 puan fark var.
* Öğretmenlerin güçlendirilmesine, okul öncesi eğitime ağırlık verilmeli. Türkiye eğitim harcaması 50 bin doların altında olan ülkeler arasında. Yani eğitim harcamalarına yapılacak nitelikli dokunuşlar öğrencilerin başarısında önemli bir katkı sağlayacak.
* Suriyeli ve özel eğitim ihtiyaç çocuklar unutulmamalı.
TIKLAYIN - 5 Soruda PISA 2018 Ne Diyor?
Hatfa boyu biamagHer cumartesi yayımladığımız, tüm hafta okuyabileceğiniz biamag'ı bu hafta Pınar Tarcan hazırladı... Serdar Korucu Emre Can Dağlıoğlu'yla Doğan Avcıoğlu'nun 'Türkiye'nin Düzeni'ni konuştu. Birinci sınıf öğrencisi Liyan Demirel, "Benim Küçük Kedim" öyküsünde minnakı, gözüpeki, gözüyoku anlattı.. Mustafa Sütlaş, Ayşe Yetmen ile yeni kitabı "Son Vapur" üzerine söyleşti. Sinem Taş, "Yeryüzünden İnsan Hikayeleri"ne Jaume'nin hikayesiyle devam etti. Murat Türker, Amsterdam'daki 32. IDFA belgeselini kaleme aldı. Ömer Çiftçi, Sebastiao Salgado ve "Toprağın Tuzu" belgeselini analiz etti. Arif Şentek, Livissi üzerine yazdı. Şeyhmus Diken, "Gecenin Sessizliğinden Dizeler" dedi ve yazdı: "Hani, sesini, dizelerini derin, dipsiz yabandaki kuyuya ünleyip; sonra sesin sahibine dönüşünü beklerken." Volkan Aran, Londra'dan geçen haftaki saldırı üzerine yazdı. Pınar Tarcan, caz müzisyeni Serhan Erol ile yeni albümü "Melting Pot"u konuştu. İyi okumalar ve iyi haftalar... |
(DB)