Sevgili Sinanım seni dünyamızdan kopardıklarında, KIzıldere'de katlettiklerinde yirmi üçünü yeni bitirmiştin, son doğum günü 3 Mart 1972 idi.
Sen 30 Mart 1972'den bu güne uğruna mücadele verdiğin kitlelerin kalbinde yeniden doğdun; o günden bugüne seni tanıyanların
ve tanımak isteyenlerin sayısı tahmin edemeyeceğin ölçüde artıyor.
Demek ki baba ocağında doğan Sinan Kazım Özüdoğru 64 yaşında ama kitlelerin kalbine yerleşen Sinan Kazım 41.ölümsüzlüğünü yaşıyor.
Ben ağabeyin Emin Özüdoğru ise 41 yıldır seninle her gün birlikte yaşıyor ve her gün yaralarım kanıyor, benim yaralarımı da seni yaşatan kitleler sarıyor.
Şimdi duygusallıklara bir nokta koyalım, istediklerinize dönelim.
O dönemlerde yurdumuzda yaşayan halkın yüzde 70'i topraklarını işleterek geçiniyordu. Köylüler toprak ağaları küçük küçük topraklarını ellerinden aldıkça çaresizlikten ne yapacağını bilmiyordu.
Sizler, köylülerin yanında yer aldınız, bir çok köylüye topraklarını yeniden kazandırdınız,
Patronlar fabrikalarda emeğin karşılığı olan ücretleri ödenmeyen işçileri sesleri çıkmasın diye tehdit ediyordu, sendikalaşmaya kalkışan işçilerin karşısına lokavt ya da lokavt tehdidi ile çıkıyordu. Sizler işçilerin yanında yer aldınız, demokratik kitle sendikacılığına da sahip çıktınız.
Üniversitelerde bozuk eğitim sisteminin düzeltilmesi yolundaki mütevazı istekleriniz de karşısında polisleri buldu, silahlar gösterildi. Oysa ülkenin geleceğini belirleyecek olan genç beyinlerinizden yararlanmalıydılar.
Bu da yetmiyormuş gibi devlet destekli faşist örgütler kurdurdular, onları saldırılarını teşvik etmek için polis korumasına aldılar.
Ne var ki üniversite gençliği de haklarına sahip çıktı, sizin yanınızda yer aldı, örgütlendiniz, çığ gibi büyüdünüz
Piyasaya Coca Cola diye sürdükleri tatlandırılmış zehirle insanları zehirliyor. Dahası, günümüzde Amerika Birleşik Devletleri'nde ve Fransa'da Coca Cola'nin içeriği yargının konusu oldu. Siz o günlerde gençlik liderlerinden Harun Karadeniz'in öncülüğünde COca Cola'ya karşı kampanyalar açarak üretiici şirketleri telaşlandırdınız.
Onlar devlet eliyle aydınlara ve bilim yuvaları olan üniversitelere saldırdılar, vurucu güç olarak görevlendirilen bir çevik kuvvet ihdas edilip polis gücünü artırdılar .
Halk her alanda haklarının peşindeydi. Üniversiteler, işçi sendikaları, topraklarını terk edip kentlerin varoşlarında yaşayanlar, çok katlı binaların bodrum katlarında ömrünü çürüten kaloriferciler ve kapıcılar, çiftçiler, köylüler ayaktaydı.
Keşke sizin anılarınız bu sayfalara sığsa da tüm yaşananları anlatabilsem.
Emperyalizim ve yerli işbirlikcileri artık demokratik gelişmelere başka türlü engel
olamayacaklarını anlayınca ordu devreye girdi.
12 Mart 1971 askeri darbesini yapanlar 68 kuşağını, gençleri ve aydınlarını yok ettiler.
Sinanım sızlayan yaralarımla 64.yaşında birlikte olmak istedim.
Senin yoldaşlarından duyarlı olanlarla birlikte oldukça seninle yaşıyorum.
Seni çok çok özledim. Yaşadıkça senin yanında olacağım. Unutmayacağım, unutturmayanlarla birlikte olacağım.
Sen bu ölümsüzlüğünle daha çok yaşayacaksın.(EÖ/BA)