Tarım alanında varolan çarpıklıklara, yanlışlara ve eşitsizliklere yenileri ekleniyor. Türkiye'yi uluslararası büyük tarım ve gıda şirketlerinin çiftliğine dönüştürecek, köylerden kentlere yoksulluk nedeniyle insan akıtacak politik kararlar birbiri ardına alınıyor.
Uluslar arası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası (DB) dayatmaları ve hükümetin uygulamaları,tarım kesimini piyasa ekonomisi karşısında korumasız bırakmayı hedefliyor.
Ürün stokların Pazar aranıyor
IMF reçeteleri ile Türkiye'yi tarımını desteklemekten vazgeçiren gelişmiş ülkelerin kendileri, tarımlarına verdikleri büyük destek ile bitkisel, hayvansal üretim veriminde büyük stoklara ulaşıyorlar. gelişmiş ülkeler ürün fazlalarına (stoklarına) pazar arıyorlar.
Türkiye'yi de, buğday dağları, süt nehirleri - süt tozu dağları ve et buzullarının yükseldiği gelişmiş ülkelerin engelsiz pazarı haline getirecek; buna karşılık küçük ve orta üretici, tarım emekçileri ve tüketicilerini daha da yoksullaştıracak kararlar alınıyor.
Türkiye'de kırsal kesimde yaşayanlar halen nüfusun yüzde 35'ini, toplam işgücünün ise yüzde 43'ünü oluşturuyor. Üstelik bu, geliri düşük bir nüfus. Bu nüfusun sadece ekonomik nedenlerle değil, sosyal bakımdan da desteklenmesi gerekiyor.
DSP, MHP ve ANAP dayatılanı harfiyen uyguladı
O nedenle ürün destekleme politikalarının sadece ekonomik değil, sosyal hedefi de bulunuyor. "tarım destekleme fiyatları nedeniyle battık". ya da "tarım kara delik" lafları ile uluslar arası tarım ve gıda şirketlerinin sözcülüğünü yapanlar; Türkiye'nin toprak ve insan yapısını ekonomik durumunu göz önünde bulundurmuyorlar.
Bu koşullarda yapılan müdahaleler kırsal kesimdeki üreticiler ve tüketiciler için son derece ağır sonuçlar doğuracaktır.
Demokratik Sol Parti (DSP), Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), Anavatan Partisi (ANAP) ve Dünya Bankası patentli Kemal Derviş'ten oluşan 57.Hükümet, IMF ve Dünya Bankası'nın tarım sektörü için dayattıklarını harfiyen uyguladı.
Kırsal kesimde yaşayan ve çalışan milyonlarca insan için bunlar ne anlama geliyor?
Desteği kaldırın
Tarımsal destekleri kaldırın,doğrudan gelir desteğine geçin. Gelişmiş ülkeler bize, Avrupa Birliği (AB), IMF, DB, Genel Gümrük ve Ticaret Anlaşması (GATT) ve Dünya Ticaret Merkezi (WTO), gibi uluslararası örgütlenmeler ve finans kuruluşları ile desteklemeleri kaldırın diye dayatırken,kendileri tamamen tersini yapıyorlar.
57. Hükümetin de bildiği bu bilgileri bir kıyaslayalım:
Dünyada her yıl tarıma 300 milyar dolar destek veriliyor. Sadece gelişmiş yedi ülke (G-7'ler) kendi çiftçilerine, yılda 284 milyar dolar tarımsal destek veriyor.
AB'de 2 bin 500, Türkiye'de 40
Avrupa Birliği ülkelerinde dolaylı destekler hariç kişi başına düşen doğrudan destek oranı yıllık 2 bin 500 dolar. Amerika Birleşik Devletleri'nde (ABD) ise 4 bin 500 dolar, Türkiye'de kişi başına destekleme 40 dolardır.
AB' de Doğrudan Gelir Desteğinin (DGD) desteklemeler içindeki payı yüzde 6, pazar fiyat desteği yüzde 50 (Türkiye'de tamamen kaldırılıyor) girdi kullanımına dayalı destek ise yüzde 10' dur. (Türkiye'de ise tamamen kaldırıldı)
Türkiye'de "tarıma desteği kaldırın" diyen ve 2002 Mayıs başında tarım desteklerini yüzde 70 artırma kararı alan ABD de, bu rakam 97 milyar dolar, AB ülkelerinde 127 milyar Euro civarındadır.
Tarım ülkesi Türkiye'de ise tüm destekleri kaldırmanın karşılığında üretimle bağı olmayan DGD uygulamaya alındı. DGD dönüm başına 13,5 milyon lira olarak ödeniyor. DGD ile kırsal alanda yaşayan üreticiler ve çalışanlar tasfiye ediliyor.
Gübre ve girdi desteğini önce sabitleştir, sonra kaldır
Gübre ve girdi desteklerini TL. olarak sabitleştirin,sonra tamamen kaldırın: Bunun anlamı Türkiye'de zaten çok sınırlı olan girdi desteklerinin gerçek anlamda gerilemesi,zamanla ortadan kalkmasıdır.
Kredi faizleri piyasa koşullarına uysun
Tarımsal kredi faizlerini piyasa koşullarına getirin: Üreticilere yapılan tek önemli destek düşük faizli kredilerdi.
Üreticiler bu kredi borçlarını bile ödeyemezken, tarım kredilerinin bono, tahvil gibi hazine kağıtlarının borçlanma faizinin 5 puan üstünde belirlenmesi ya üreticinin hiç kredi alamaması,ya da kredi borcunu ödeyemeyerek müflis durumuna düşmesine neden oluyor.
Taban fiyat uygulaması dünyaya uysun
Taban fiyat uygulamalarını dünya piyasası koşullarına göre ayarlayın ve zamanla kaldırın: Böylece tarım sektörü tamamen dış rekabete açılsın, ülke tarımı çöksün, milyonlarca küçük üretici şehirlere akın etsin.
Özelleştirin
Destekleme alımları yapan ve girdi destekleri üreten tarımsal Kamu iktisadi teşebbüslerini (KİT) özelleştirin: Tarımsal KİT'lerin özelleştirmeleri sonucunda üreticiler üretemez duruma geliyor. İstihdam geriliyor.
Türkiye gıda konusunda kendi kendine yeten 7 ülkeden biri iken bu durumdan hızla uzaklaşıyor. Geçen yılın ilk yedi ayına göre tarım ürünleri ihracatı yüzde 17.9 gerilerken ithalat yüzde 29.4 arttı!
Üretim düştükçe pazarlaşıyor
Tarım ürünleri ihracatının toplam ihracat içindeki payı ise yüzde 11.2'den yüzde 8.6'ya geriledi! Kısacası; IMF ve DB'nın bu dayatmacı politikalarını uygulayan 57. Hükümet, köylülerde üretim yapacak mecal bırakmadığı için üretim düşüyor. Ülke olarak gelişmiş ülkelerin ve yerli yabancı büyük tarım şirketlerinin pazarı oluyoruz.
Özerkleştirin
Tarım Satış Kooperatifleri ve Birliklerini özerkleştirin, Birliklere ait sanayilerini bünyeden ayırıp A:Ş'lere dönüştürerek özelleştirin.
Tarım Satış Kooperatifleri ve Birlikleri (TSKB) kurulduğundan bu yana çiftçinin demokratik yönetimlerine bırakılmamış, yönetimleri üreticilerden oluşturulan bu Birlikleri devletin gönderdiği Genel Müdürler yönetmiş, karı da zararı da hükümetlerin politikaları belirlemiştir.
Köylüyü çiftçe yapan birlikler
Aslında, köylüyü, çiftçi yapabilecek örgütler bu Birliklerdi. Çünkü onlar üreticilerin örgütleridir. Birlikler; üreticilerin sadece ürünlerini sattıkları yerler değil,ortağı oldukları bu kuruluşlara verdikleri ürünleri işleyip, marketlerdeki raflara kadar ulaştırabildikleri örgütleri, zincirleridir.
Marketlerde işlenmiş malları satıldıktan sonra elde edilen kazançtan kendilerine pay vermesi gereken kuruluşlarıdır.
Türkiye'deki birlikler diğer gelişmiş ülkelerdeki gibi demokratik yönetilmeseler de, ortaklara her yıl değil de,arada bir kazançtan pay verilse de, ürünlerini alıp işleyen ve pazarlayan bu birlikler; üreticilerin ortak mallarıdır.
Üretimden pazarlamaya bir zincir: Birlikler
Başka bir deyişle Birlikler; üreticilerin üretimden pazarlamaya zincirleridir. Üreticilerin ihtiyacı olan, Birliklerinin yönetimlerinin demokratikleştirilmesi yani; devlet vesayeti altındaki örgütlerinden devletin çekilmesiydi.
57. Hükümet devleti Birliklerden çekecek 4572 sayılı TSKB'leri yasasını çıkarttı. Çıkarılan bu yasa ile devlet çekildi ama TSKB'lerinin başına bu kez de Yeniden Yapılandırma Kurulları getirildi.
Dünya Bankası güdümlü bu kurullar da üreticiler için değil, gelişmiş ülkeler ve yabancı büyük tarım şirketleri ile onun işbirlikçisi yerli sermaye yararına Birlikleri yeniden dizayn etmektedirler.
Zincir kırılıyor
Özetle, 4572 Sayılı Yasa sadece devleti aradan çıkarmıyor,üreticilerin sahibi olduğu bu zinciri de kırıyor. Birliklerin sahibi olduğu sanayilerini bünyeden ayırarak A.Ş'lere dönüştürüyor,satıyor.
Çıkartılan bu yasayla sadece devlet Birliklerden çekilmiyor,üreticiler de bir geçiş süresi sonrasında tasfiye ediliyor. Üretimden pazarlamaya zincirin halkaları yerli -yabancı büyük tarım ve gıda şirketleri için oluşturuluyor.
Bunlar hepinizin bildiği gibi köylüyü çiftçiliğe terfi ettirecek uygulamalar değil aksine köylülükten çıkaran , köylü için daha geri bir konum olan kendi toprağında yerli-yabancı büyük tarım şirketleri için işçileşmeyi-marabalaştırmayı getiriyor.
Tarım, uluslar arası şirketlere heba ediliyor
Bu uygulamalar Türkiye tarımını tahrip ediyor. Türkiye tarımı gelişmiş ülke çiftçileri ile uluslararası büyük tarım ve gıda şirketlerine feda ediliyor.
57.Hükümetin iktidarda bulunduğu süre içerisinde, kırsal alandaki üretici ve çalışanlar ile tüketicilere yönelik uyguladıkları politikalar bunlardı.
Şimdi, Türkiye'de seçim kararı alındı. Partiler yeniden seçmenlerine gidiyor,oy istiyor. Bunun için de parti programlarını, seçim bildirgelerini seçmenlerine sunuyorlar,anlatıyorlar.
Bu gün iktidar olanlar,iktidarda oldukları süreçte ne yaptılar,seçime giderken şimdi ne diyorlar?Parti programları ve seçim bildirgelerinde tarım kesimine yönelik ne yazmışlar?
Biz bunu nasıl okumalıyız, parti program ve bildirgelerindeki yazılanlara göre, tabii program ve seçim bildirgelerine uyarlarsa bizi bekleyen nedir? (AA/NM)
Yarın: Demokratik Sol Parti - DSP