Fotoğraf: csgorselarsiv/Dilara Açıkgöz
Makalenin İngilizcesi için tıklayın
Fatma Yasak’ı hatırladınız mı? Fatma, geçen haftalarda erkek şiddetine karşı adalet arayan kadınlardan biriydi.
Eski kocası Alper T., Fatma’yı kaçırdı, şiddet uyguladı ve tutuklanmadı. Fatma yaralı bir halde sosyal medyadan sesini duyurduktan sonra Alper T., tutuklandı. Türkiye’de 2021’in ilk 7 ayında erkekler 491 kadın yaraladı. Bu kadınlardan bazıları hayatına tekerlekli sandalyede devam ediyor bazısı halen hastanede.
Erkek şiddeti sorununa bakarken eksik kaldığımız bir nokta da bu diye düşünüyorum. Cinayete o kadar çok odaklanıyoruz ki erkek şiddeti sonucu yaralı bir şekilde hayatta kalan kadınları maalesef unutup gidiyoruz.
Bu konuyu feminist avukatlarla da konuştuğumuzda yaralı kadınların korunmadığı ve erkeklerin bir şekilde onları rahatsız etmeye devam ettiği açığa çıkıyor. Hatta bazı durumlarda erkeklerin yaralı kadınları öldürmek için tekrar girişimde bulunduğunu biliyoruz. Tam bu nedenle cinayetlere “göz göre göre gelen cinayetler” diyoruz.
Çünkü fail erkeğin şiddet uyguladığı kadın, polise ve savcılığa defalarca başvuru yapsa da bir şekilde başvuruları sürünceme de bırakılıyor.
Ne zaman ki erkek kadını öldürdüğünde, devletin en yetkisi isminden sivil toplum örgütlerine kadar hepimiz, dört bir koldan basıyoruz yaygarayı “Ayşe, savcılığı 23 kez başvurmuştu da korunmadı da…”
Kadınların öz gücü
Devlet bu kadınları, yani bir erkeğin şiddet uyguladığı bir kadını korumak için ne yapıyor? İstanbul Sözleşmesi’ne göre bu kadınlar ya kadın sığınaklarına yerleştirilmeli ya da korunmaları sağlanmalı.
Neticede mahkemeler şiddet faillerini tutuklamıyor. Üstüne üstlük polis, şiddetten korunmak için başvuran kadına “Eve git arada olur öyle şeyler” diyebiliyor.
Kadınlar resmen erkek şiddetine karşı kendi öz güçlerini, savunmalarını kullanmak zorunda kalıyor.
Fatma Yasak, geçen hafta tam da bu nedenle sesini sosyal medyadan duyurmaya çalıştı ve kendisini yine kendi öz çabaları ile Alper T.’nin şiddetinden koru.
En azından şimdilik “korudu” diyorum çünkü, şiddet uygulamış ve tekrar uygulayacağı büyük ihtimal olan erkekleri, kamuoyu baskısı sonucu tutuklayan yargı bu erkekleri bir gece yarısı sessiz sedasız bir şekilde tahliye de edebiliyor.
Türkiye’de Temmuz 2021 de dahil olmak üzere, basına yansıyan bilgilerden derlediğimiz verilere göre tam 491 kadın erkek şiddeti sonucu yaralandı. Fiziksel yaraları iyileşse de ruhlarında açılan yaralar iyileşecek mi? Bu da bir muamma.
Tam 491 yaralı kadın var.
Peki, bu kadınlar için Türkiye’nin bir hayata tutunma destek mekanizması var mı? İstanbul Sözleşmesi’nin de feshedilmesiyle birlikte, bu cevap daha da keskinleşiyor:
Yok elbette.
O zaman biz hem bu 491 kadın hem de yakınları adına soralım:
Erkek şiddetinden yaralı bir şekilde kurtulup hayatta kalan kadınlar için bir destek mekanizması var mı?
Bu kadınlar için neler yapıyorsunuz?
TIKLAYIN - 2008'den 2021'e bianet erkek şiddeti çeteleleri
TIKLAYIN - Eskişehir Başsavcılığı da Kabul Etti: Ayşe 23 Kez Başvurdu
TIKLAYIN - Ayşe Tuba Arslan için 3 bakanlık "ihmal" savunması verdi
(EMK)