31 Mart yerel seçimlerini Anadolu Ajansı ve Anka Haber Ajansı kaynaklı geçici sonuçlarından yararlanarak kaleme aldığım iki günlük bir yazı 4-5 Mayıs’ta BirGün Gazetesi ve internet sitesinde yayımlanmıştı. Yazıda sergilenen ilk bulgulara göre, 2002’den 2023’e yedi seçimlik genel milletvekili seçimleri oy dağılım ortalamaları ile 2024 yerel seçim il meclisleri oy dağılım tablosu önümüze;
- Seçime katılımın azımsanmayacak oranda düştüğü,
- Bağımsız ve diğer partilere oy verenlerin azaldığı,
- AKP’nin büyük oranda oy yitirdiği,
- CHP’nin oy kazanım sürecine girmesinin ötesinde, 12 Eylül sonrasında ilk kez birinci parti konumuna yükseldiği sonuçlarını koydu.
Ancak söz konusu seçim sonuçlarının açılımı ve irdelenebilmesi için kesin sonuçlar olmadan ve önemli bazı ayrıntılar görülemeden kimi değerlendirmelerin yapılması, seçimin kaybedenleri ile kazananlarının gerçek konumlarını belirlemek açısından yeterli olmayabilir.
Seçim sonuçlarının ayrıntılı değerlendirmesine geçmeden önce yerel yönetim seçimlerinin elmaları ile armutlarını birbirinden ayırıp; elmaları elmalarla, armutları da armutlarla karşılaştırmalı olarak ele almayı mümkün kılacak sistemi ve yapıyı ayrıntılı biçimde tanımlama gereği var. Çünkü ortalıkta CHP’nin yerel yönetim seçimlerinde ülke ölçeğinde geçerli oyların yüzde 37,8’ini aldığı gibi doğruyu yansıtmayan, olmayan bir oran dolaşıyor. Gerçekte bu oranın yüzde 34,4 olduğunu söyleyen de yok. Aynı biçimde AKP’nin oylarının yüzde 35,5 değil, 32,4 olduğu da söylenmiyor. Kim bilir belki de ekranlarda, gazetelerde ve hatta partilere siyasal uzmanlık satan pek çok kişi bu oranların büyükşehir belediye başkanlığı seçimi oylarıyla, 51 ilin il genel meclisi seçimi sonuçlarının toplamından üretildiğinin farkında bile değil.
Yerel yönetimde büyükşehir ve diğer iller ayrımı
Türkiye’nin yerel yönetimi 2012’de yeni bir yapıya dönüştürülüp, 30 büyükşehir ili ve 51 diğer il olmak üzere toplamda 81 il ölçeğinde iki ayrı yerel yönetim örgütleşmesi biçiminde 2014 seçimleriyle uygulamaya konuldu.
- Bu yerel yönetim örgütleşmesinin büyükşehir illeri basamağı 750 bin ve üzeri nüfuslu illerin köylerini (belde, bucak ve daha küçük kırsal yerleşimler de dahil olmak üzere) mahalleye dönüştürerek kentsel alana dahil edip, ilin tümüne hizmet eden büyükşehir belediyesi kurma yoluyla oluşturuldu (halen 81 ilin 30’u bu tür iller kapsamına girmektedir).
- İkinci ya da diğer iller basamağı büyükşehir belediyelerine sahip olmayan, bucak/köy ve benzeri yerleşimleri -önceden de olduğu gibi- belediye sınırları dışında tutan, illerin merkez ilçesi ve diğer ilçe merkezleriyle sınırlı alana hizmet veren kentsel yerel yönetim örgütleşmesi ise eskinin devamı olarak yerini korudu.
Söz konusu Büyükşehir uygulaması AKP açısından mümkün olan en çok büyükşehir ilinin yönetimini, yani büyük illeri ele geçirmek şeklinde değerlendirilebilir. Çünkü AKP oyları kentsel büyük yerleşim yerlerinden küçük kentler ve kırsal yerleşimlere doğru gidildikçe önemli oranda artıyor. Bu da kırsal kesim oylarının da belediye başkanlığı ve belediye meclis üyeliği seçimlerinde sisteme dahil edilmesi anlamına geliyor ki, böylece AKP’nin kentsel oylarının kır oylarından düşük olmasının yarattığı dezavantajı ortadan kaldırıyor. AKP için büyükşehirlerde belediye başkanlığının ve belediye meclis çoğunluğunun kazanılmasındaki engel giderilmiş, sorun da çözülmüş oluyor.
AKP genel milletvekili seçimlerinde kayıtlı seçmen bazıyla en yüksek oya ulaştığı 2011’de (Kasım 2015’de de yinelendiği gibi) kayıtlı seçmenlerin yüzde 42,5’inin oyunu alırken, 30 büyükşehirin;
- 12’sinde AKP kendi ortalama oy düzeyinin üzerine çıkıp,
- 10’unda ise oy dağılımı açısından partinin ortalama oy oranına yaklaşarak, kendine avantaj sağlıyor.
- Bu arada 30 büyük ilin geri kalan 8’inin 4’ünde CHP’nin, 4’ünde de (Barış ve Demokrasi Partisi) BDP’nin birinci parti konumunda olduğu da bilinmeli. (Bkz. Sezgin Tüzün, "2014 yerel seçimleri: Yoksa genel seçimler mi demeli? (1-2)", bianet, 25-26 Mart 2014).
2014 yerel yönetim seçimlerinde AKP seçmen ağırlığına sahip olduğu 12 büyükşehirin 12’sini, ortalama oy oranlarına sahip olduğu ya da yaklaştığı 10 ilin 5’ini, Kürt seçmen ağırlıklı 4 ilin 1’ini kazanıyor. Böylece AKP 30 büyükşehirden 18’inin büyükşehir belediye başkanlığına ulaşırken, MHP de oy dağılım ortalamalarını yansıtan 3 ilde büyükşehir belediye başkanlığını kazanınca geriye 9 büyükşehir belediye başkanlığı kalıyor ve de bunun 6’sını CHP, 3’ünü de BDP kazanıyor.
2019 yerel yönetim seçimlerine gelindiğinde AKP kendi ortalama oy oranlarına yakın düzeyde oy aldığı illerden 3’ünü CHP’ye kaptırarak, 18 olan büyükşehir belediye başkanlığı sayısını 15’e düşürüyor. MHP’nin de aynı grupta 3 olan başkanlık sayısı 1’e düşüyor ve bunları kazanan CHP’nin büyükşehir belediye başkanlığı sayısı böylece 11’e yükselmiş oluyor.
CHP’nin büyükşehir belediye başkanlığı sayısında ilk sıraya çıktığı yıl 2024. 2019’da HDP’den seçildikten sonra yerlerine kayyım atanan 3 büyükşehir belediye başkanlığını HDP’nin yerine kurulan DEM Parti’nin adayları kazanıyor. Ayrıca Kürt seçmen ağırlıklı dördüncü ilin büyükşehir belediye başkanlığını ise Yeniden Refah Partisi (YRP) AKP’nin elinden alıyor. Bu arada CHP’ye 3 büyükşehir daha kaptıran AKP, sadece 1 belediye başkanlığını geri alabiliyor. Böylece 2024 büyükşehir belediye başkanlığı seçimlerinde arka arkaya 2 kez 3’er büyükşehir belediye başkanlığını kaybeden AKP, en çok belediye başkanlığı kazanan CHP’nin ardından ikinci parti konumuna düşüyor. Ancak büyükşehir belediye başkanlığı sayısındaki bu geri düşüş AKP’nin tek gerileme alanı değil. Bu gerileme partinin başka alanlardaki geri düşüşlerine de kapı aralıyor, kapı açıyor.
Tek zarf içinde sandığa birden çok parti için oy atılabilir
Büyükşehir yerel yönetim seçimlerinde ilin tüm seçmenleri üç ayrı oy pusulasına damga basıp oylarını tek zarf içinde sandığa atarak -muhtarlık oyları hariç- büyükşehir belediye başkanını, ilçe belediye başkanını ve il-ilçe belediye meclis üyelerini seçerler.
Aynı biçimde nüfusu 750 binden az 51 il için yapılan yerel yönetim seçimlerinde ilçe-belde belediye kentsel sınırları içinde ikamet eden seçmenler de üç ayrı seçim için oy kullanırken, bucak ve köylerdeki yerleşik seçmenler -muhtarlık dışında- sadece il genel meclisi seçiminde tek bir oy kullanabilirler. Dolayısıyla büyükşehir illerinde belediye başkanları ve meclis üyeleri kıra ve kente, yani ilin tamamına ilişkin hizmet üretirlerken seçmenleri de ilin tüm seçmenlerinden oluşur. Ancak diğer 51 ilin belediye başkan ve meclis üyelerinin sorumluluk alanları, seçmenlerinin ikamet ettikleri mekân gibi, salt kent ve belde merkezleriyle sınırlıdır. Buna karşın her birinin nüfusu 750 binden az olan 51 ilin seçmenlerinin tamamı -muhtarlık hariç tek seçim için- il genel meclisi seçiminde oy kullanabilirler. Dolayısıyla (2014 ve 2019’da da olduğu gibi) 2024 yerel yönetim seçimleri ortaya altı ayrı (birbirine benzeyen/benzemeyen) seçim sonucu çıkarıyor. Tüm bunlardan sonra 81 ilin bütün seçmenlerinin oy kullanabildiği meclis üyeliği seçimi ise ülke geneli seçmen tercihini gösterebilen tek ve (aşağıdaki tablonun) yedinci oy dağılımını oluşturuyor.
Bu (yedinci) dağılıma göre (bkz. aşağıdaki tablo ve tablonun en alt 3’lü satırındaki sayı ve oranlar) ülke genelinde toplam kayıtlı seçmenlerin yüzde 74,68’inin seçimde kullandığı oyun geçerli olduğu ve bu oyların yüzde 25,69’unu CHP’nin, yüzde 24,17’sini ise AKP’nin aldığı görülüyor. Fakat bu dağılım kayıtlı seçmenlerin yüzde 77,93’ünü barındıran 30 büyükşehir ile yüzde 22,07’sini kapsayan 750 binden az nüfuslu diğer 51 il bağlamında ortaya iki farklı eğilim çıkarıyor;
- İlkinde CHP kayıtlı seçmen bazıyla seçmen desteğini yüzde 28-31 bandına taşırken, AKP’nin 24-27 bandına gerilemesi nedeniyle birinci parti konumuna gelmesi,
- İkincisinde ise AKP’nin seçmen yitirerek yüzde 23-24 bandına geriliyor olmasına karşın, CHP’nin kayıtlı seçmen bazıyla ancak yüzde 17-18’lik bir orana yükselebilmesi,
partiyi yine de takipçi konumundan kurtaramıyor.
Üç ayrı seçim, oy kullanma ve sayım işlemi aynı mekân ve zamanda yapılıyor. Üç oy tek zarf içinde sandığa atılıyor olsa da karşımıza seçmen eğilimlerinde (büyükşehir illeri ve diğer iller ayrımı da göz önüne alındığında) altı ayrı dağılım çıkmış oluyor. Çünkü seçmen üç oy kullanmak zorunda olmadığı gibi, oylarının her üçünü de aynı ya da farklı partilere vermek zorunda da değil. Bu farklılaşma aslında ilk kez aynı anda yapılan 1999 genel seçimleri ve yerel yönetim seçimlerinde ölçülüp kayda geçtiği için (Bkz. Türkiye’de Seçmen Eğilimlerinde Yeni Açılımlar 1994-2004, TÜSES Yayınları 2004, s.123-128) bir partinin aynı seçimde farklı seçim sonuçları almış olmasının bir sürpriz değil, değişimin yön, biçim ve düzeyinin gözlenmesi açısından önemli olduğu unutulmamalıdır.
Büyükşehir illeri ve diğer iller ayrımında seçmen yönelişleri
Son yerel seçimlerde 30 büyükşehir ilinde ilçe belediye başkanlığı ve meclis üyeliği seçimlerinde kayıtlı seçmenlerin yüzde 1,63’ü, geçerli oy kullanmış seçmenlerin ise yüzde 2,19’u belediye başkanlığı ve meclis üyeliği seçiminde iki ayrı partinin adayına oy veriyorlar (saptanan bu oran, oyların birbirini nötralize etme etkisi nedeniyle en düşük ikili yönelime işaret eder). Eğer bu farklılaşmaya belediye meclis üyeliği ile büyükşehir belediye başkanlığı seçimleri için bakılacak olursa ortaya kayıtlı seçmenlerin en az yüzde 6,62’sinin, geçerli oy kullanan seçmenlerin ise yüzde 8,86’sının iki farklı parti tercihi yaptığı sonucuna ulaşılıyor. Büyükşehir kapsamına girmeyen iller açısından (nüfusu 750 binden az 51 il) seçmenlerin ikili oy kullanım oranlarına bakılırsa (kayıtlı/geçerli oy ayrımında) seçmenlerin en az yüzde 0,99’u ile yüzde 1,31’i arasındaki kısmı belediye başkanlığı ve belediye meclisi seçimlerinde iki farklı partiye oy verdikleri hesaplanıyor. Çoğunlukla bu partilerden birisi AKP ya da CHP iken, ikincisi diğer partiler (veya bağımsızlar) oluyor.
31 Mart 2024’te seçmenlerin kullandıkları oyların seçim türlerine göre ortaya çıkardığı sonuç AKP ile CHP’nin yeni konumlanmalarını tanımlıyor. Örneğin CHP geçerli oylar açısından en yüksek oyu büyükşehir belediye başkanlığı seçiminde alırken (%42,00), bunu -4 puan dolayındaki farkla- büyükşehir ilçelerinin belediye başkanlığı seçimleri (%38,23) ve ardından da belediye meclisi seçimleri (%37,63) izliyor.
Küçük illerin il genel meclisi seçimleriyle büyük illerin belediye meclisi seçimlerinin toplamı, yani 81 ilin seçmenlerinin tamamının oy kullanma hakkına sahip olduğu il (genel/belediye) meclisi seçimleri toplamı yerel yönetim seçimlerinin genel milletvekilliği seçimleriyle karşılaştırılabilir olduğu tek seçim. Çünkü bu seçim kır-kent ayrımı olmadan tüm seçmenlerin meclis üyesi seçmek için oy kullandıkları ve seçmeni-seçileniyle aynı özellikleri (il seçmenini ve ili) temsil eden tek seçim olma özelliği taşıyor. Bu seçimle CHP, geçerli oyların yüzde 34,4’ünü alarak seçim sonucunda birinci parti konumuna geliyor.
Büyük illerin ve Türkiye genelinin 2024 seçimlerinde birinci partisi olan CHP, küçük iller bağlamında bu başarıyı gösteremiyor. CHP 51 küçük il toplamında en çok oyu belediye meclisi seçimlerinde (%24,83), sonra ilçe belediye başkanlığı seçimlerinde (%24,07) en az oyu ise il genel meclisi seçiminde (%23,21) alıp küçük partiler oy toplamının çok gerisinde kaldığı gibi, AKP oylarının da altına düşüyor.
AKP’ye gelince o da CHP gibi geçerli oylar açısından en yüksek oyu büyükşehir belediye başkanlığı seçiminde alırken (%36,44), ilçe belediye başkanlığı seçimleriyle (%33,15), belediye meclisi seçimlerinde (%32,42) aldığı oyları biraz daha azaltarak, 30 büyük ilin CHP ile yarışan partisi oluyor.
AKP’nin 81 il genel oy ortalaması yüzde 32,36 olarak hesaplanırken, büyükşehirler dışındaki 51 il bağlamında da belediye başkanlığı (%32,59), belediye meclisi (%32,19) ve il genel meclisi (%32,16) sıralamasıyla her üç seçimden de aynı geçerli oy düzeyini koruması, dikkat çekici bir sonuç olarak değerlendirilebilir. Bunun bir anlamı ülke düzeyinde AKP seçmeninin homojenleşmesi demek olabilir. Bu homojenleşmenin, "Her koşul altında biz partimize oy vermeye devam ederiz" anlamına gelip gelmediği ise sonraki seçimlerin değerlendirme konusu olduğu kadar, kamuoyu araştırmacılarının, siyaset bilimcilerin ve elbette siyasetçilerin öncelikli araştırma konusu olmalı. Çünkü büyükşehir belediye başkanlığı seçimleri dışında 6 ayrı seçimin 6’sından da benzer oy oranlarıyla seçimden çıkmak/çıkabilmek; iller ve de seçimler arasında farklılığa neden olabilecek tüm etmenlerin ortadan kalkmış olması anlamına gelebilir. O zaman da bu etmenlerin ne ve neler olduğu toplumun sıhhati ve geleceği açısından ayrıntılı olarak araştırılması gereği ortaya çıkacaktır. 30 büyükşehir ve diğer 51 ilin oy dağılımı dikkat çekici bir başka noktayı daha ortaya çıkarıyor. O da 51 ilin seçmeninin AKP ve CHP dışındaki partilerle bağımsızlara oy veren seçmenlerin geçerli oylar içindeki ağırlığının yüzde 43-45 aralığında ve de ilk sırada yer almasına karşın büyükşehir illeri için bu oranın 28-29 aralığında ve ilk iki partinin gerisinde oluşması.
Yarın: "Seçmen kaybına ve iktidarda oturmaya devam"
(ST/VC)