31 Mart 2019 Pazar gecesi uzun sürdü. Gecenin uzayacağı ilk olarak, saat 24’e gelmeden AA tarafından sandık seçim sonuçları bilgi akışı durdurularak ilan edildi. Sonra YSK, daha önceki seçimlerde benzer durumlarda aldığı kararların üzerine bir bardak soğuk su içerek geceyi-günü değil, Nisan’ı uzattı da uzattı.
Veriler -seçimin üzerinden 22 gün geçmiş olmasına karşın- yeterli değil ama 2014-2019 yerel yönetim seçimi sonuçlarını büyükşehir belediye başkanlığı ile -meclislere yansıyan parti oylarının dağılımını ise 2018 milletvekili – 2019 belediye / il meclisleri seçim sonuçlarıyla karşılaştırmak mümkün. Seçimlerin kesin sonuçları açıklandığında 2019 rakamları biraz azalıp-çoğalacak bile olsa, karşılaştırmaların özünü değiştirecek durumların oluşması -kalan bindelik oy düzeyleriyle- mümkün görünmüyor.
31 Mart 2019 yerel yönetim seçimleri; öncesi, ânı ve sonrasıyla eşitsiz, adil ve şeffaf olmayan, iktidara bağımlı kılınmaya çalışılan bir sürecin sonucunda kayıplar seçimi olarak yaşandı. Aslında 2014 – 2019 seçim fırtınası dönemi seçimlerinin tümü -kimi az kimi çok- şaibeli seçimler olmasına karşın son seçimi diğerlerinden ayıran önemli fark, ilk kez muhalefet kanadının sandıkların tamamının ıslak imzalı tutanaklarına sahip olma becerisini göstermesi oldu. Bunun yansıması ise seçimin sonuçlanma ve seçilenlere mazbatalarının verilme süresini uzattıkça uzatarak, seçimle iktidara gelip seçimle gitmeme konusunda Türkiye’de oluşan siyasi literatüre yeni bilgi, belge ve verilerin eklenmesini sağlaması olarak karşımıza çıkıyor.
Partilerin kayıp ve kazançları
2019 büyükşehir belediye başkanlığı seçimlerinde Cumhur ittifakı, 2014 seçimlerine göre önemli bir oy yitimi yaşadı. Bu kayıp; AKP için (39,0-34,8) 4,2 puan, MHP için (11,7-4,0) 7,7 puan olup toplamda 11,9 puana ulaşıyor.
2014’de kayıtlı seçmenlerin yüzde 50,7’sinin oyunu alan Cumhur ittifakı, 2019’a yüzde 23,5’lik kayıpla geliyor. Bu da Cumhur ittifakı’nın kayıtlı seçmen bazıyla oy oranının yüzde 38,8; geçerli oy bazıyla ise yüzde 47,9 olması anlamına geliyor.
Büyükşehir belediye başkanlığı seçimlerinde oy kaybeden diğer iki parti ise CHP ile HDP oldu. Her iki parti (CHP / 26,6-25,7 - HDP / 5,1-4,2) 30 büyükşehir toplamında kayıtlı seçmen desteklerinden 0,9’ar puan kaybettiler. Böylece CHP büyükşehir belediye başkanlığı seçimlerinde geçerli oyların yüzde 31,8’ine, HDP ise yüzde 5,2’sine geriledi.
31 Mart yerel yönetim seçimlerinde partilerin aday listeleri için oy kullanılan il genel meclisi ve belediye meclisi seçimi sonuçlarının, 2018 milletvekili seçimi sonuçlarıyla karşılaştırmalı olarak ele alınınca; Cumhur ittifakı’nın (AKP - MHP tek tek ve birlikte), HDP’nin ve İYİ partinin oy yitirdiği gözleniyor. Dokuz aylık bu süreçte oy yitirmeyip tersine oy kazananlar ise sadece, CHP ile küçük partilerden oluşan ‘diğer partiler‘ grubu olmuş.
2018 Haziran’ından 2019 Mart’ına geçen sürede AKP 2,5 puan (36,5-34,0), MHP ise 3,1 puan (9,7-6,6) oy kaybı yaşıyor. Bu da Cumhur ittifakının 2018’de yüzde 46,2 olan kayıtlı seçmen bazlı desteğinin 40,6’ya gerilediğini, dolayısıyla yüzde 12,1’lik bir oy kaybını ortaya çıkarıyor. Bir başka önemli oy yitimini de (Haziran 2018’deki kayıtlı seçmelerin yüzde 8,8’inin desteğinden, Mart 2019’da yüzde 5,7’lik desteğe düştüğü için) 3,1 puanlık gerilemeyle İYİ Parti yaşamış görünüyor.
2018’den 2019’a oy kaybı yaşayan AKP, geçerli oylar üzerinden değerlendirildiğinde oyunu arttırmış gibi görünüyor. Çünkü toplam geçerli oylar yüzde 86,3’lük oranından 2019’da yüzde 79,9’a gerileyince, 2018’de geçerli oyların yüzde 42,3’ünü alan AKP -oy kaybına rağmen- 2019’da geçerli oylardan aldığı payı yüzde 42,6’ya yükseltmiş oluyor.
Son dokuz aylık süreçte en çok oy kaybı yaşayan parti; iktidar ve muhalefetteki tüm milliyetçi partiler tarafından ötekileştirilen HDP (5,3 puan) oluyor. Ötekileştirmenin doğrudan seçmene yönelik yüzü de; önceki seçimde ortaya çıkan orana ek olarak 6,4 puanlık bir seçmen kitlesinin daha sandıktan uzaklaşmasına neden olmuş olabilir. Sonuçta 2018 seçimlerine göre 2019’da seçmenlerin 3,4 puanı CHP’ye, 4,2 puanı ‘diğer partiler’ grubuna kayarken, (6,4 puanlık) en büyük kesimi de sandıktan uzaklaşarak gösteriyor tepkisini. Seçime yansıyan farklılaşmayı yaratan da işte bu 14 puanlık seçmen kitlesinin değişen ve eyleme dönüşen tercihleri.
Sonuç yerine
On altı yıllık parti iktidarının ardından tek başına iktidar olup, kendi sistemlerini kuran Erdoğan–Bahçeli politikasının tek ve ikinci adamlı yönetim anlayışı; eşitsiz, adaletsiz ve şeffaflıktan yoksun seçimlerle bile, dokuz ayda geçerli oylar bazıyla yüzde 12,1’lik bir kayba neden oluyorsa, bu seçimlerin ilk ve en önemli kaybedenleri olarak Erdoğan’la Bahçeli’yi öne çıkarmıyor mu?
Çıkarıyor.
Ama daha önemlisi toplumsal olarak yaşanan geri gidişlerin her şeyin ve her şeyin önüne geçtiği döneme dur deniyor olması ve bunun -tüm olumsuz koşullara rağmen- demokratik biçimde ve barış içerisinde gerçekleşiyor oluşu.
Elbette ortaya çıkan durumun bir kazanıma dönüşmesini engellemek için, 2015 tekrar seçim kaosunu ısıtıp -yeni çeşitlenmeleriyle- masaya koymaya çalışan çok sayıda kişi, kurum ve güç, eylemli olarak süreçteki konumlarını muhafaza ediyorlar. Ama toplum öğrenen ve öğrendiğini biriktiren bir varlık olarak demokrasiyi içselleştirmeye başladığında, bekanın kimin ve neyin bekası olduğunu da anlamış, kavramış, değerlendirip tepkisini de vermiş oluyor. Bu da bazıları için, çıkılan merdivenlerden inilme zamanının gelip geçtiğinin ilanı anlamına gelmiyor mu? (ST/HK)