Cumhurbaşkanı ve bazı hükümet üyeleri Suriyeli mülteciler için 30 milyar dolar masraf yapıldığını söylediklerinde fazla üzerinde durulmamıştı. Herkes milyarın büyük bir rakam olduğunu biliyor, milyar dolar kolay kolay tasavvur edilemeyecek kadar büyük para olduğundan, öyle dendiyse öyledir, deyip geçildi.
Rakamdan kuşkusunu ilk belirten ana muhalefet lideri oldu. Kılıçdaroğlu bu kadar para harcandığına pek inanmadığını belli ederek, hükümetten açıklama istedi. Bunun üzerine hükümetten ve AKP’den 30 milyar rakamını ısrarla savunan cevaplar geldi ki bunların içinde başbakan yardımcısının “yol yaptık, Suriyeliler de o yollardan geçti” açıklaması gelecek kuşaklarca hatırlanmayı hak edecek düzeydeydi.
Rakamlarla düşünme alışkanlığımız pek olmadığı için, ana muhalefet liderinin itirazının da yeterince değerlendirildiğini sanmıyorum. Muhtemelen yine herkes inanmak istediğine inanmaya devam etmektedir. Yine de 30 milyar doların ne anlama geldiğine bir bakmakta yarar görüyorum.
30 milyar doların ayrıntıları devlet sırrı mı, ticari sır mı ya da başka bir çeşit sır mı belli değil ama nasıl olsa açıklanmasında sakınca görülecektir. Bu nedenle eldeki verilerle bazı hesaplar yapmaktan başka çare kalmayacaktır.
Suriye iç savaşının başından beri Türkiye’ye sığınan mülteciler için 30 milyar dolar harcandığı ileri sürülüyor. Bu günlerde 1 dolar 3,90 TL değerinde olduğuna göre 117 milyar liranın harcandığından söz ediliyor. Peki bu kadar para kaç kişi için kullanılmış?
Suriye’de çatışmalar 2011 Mart ayında başladı. O sıralar Şam’daki Emevi Camiinde cuma namazı kılmaya heveslenildiğinden, kimse mülteci beklemiyordu. 2012’de Halep’te şiddetli çatışmalar yaşanınca sığınmalar da başladı, Ahmet Davutoğlu Ağustos ayında 100 bin ilticanın kırmızı çizgi olduğunu dünyaya duyurdu ama o yılın sonunda 150 bin kişi Türkiye’ye geçmişti. 2013 sonunda sayı 600 bine çıktı. Numan Kurtulmuş 2014 sonunda 1,6 milyon mülteci olduğunu bildirdi. 2015 sonunda da Yalçın Akdoğan sayının 2,5 milyona çıktığını söyledi.
Bu arada 1,5-2 milyon kadar mülteci Avrupa’ya geçti ama resmi rakamlara göre ülkedeki Suriyeli sayısı artmaya devam etti. Türkiye’deki Suriyelilerin 2016 yılında 3 milyona, 2017 yılında da 3,5 milyona ulaştığı hükümet tarafından söyleniyor.
2012-2017 yılları arasındaki 6 yıl boyunca, mülteciler için toplam 30 milyar dolar yani bu günün değeriyle 117 milyar lira harcandığı söyleniyor. Her mülteci için aşağı yukarı eşit düzeyde para harcandığını varsayarsak, her yıl mülteci sayısına göre değişen miktarlarda harcama yapılmış demektir.
Bu toplam değer yıllık mülteci sayılarına uygulandığında, her bir mülteci için yılda (2017 yılı fiyatlarıyla) ortalama 10.175 TL harcandığı ortaya çıkar. Yani her bir mülteci için ayda yaklaşık 850 TL harcanmıştır. Dolar cinsinden bakarsak her bir mülteci için yılda 2 bin 600, ayda 215 dolar harcanmıştır.
Konuyu basitleştirmek için tek bir yılı ele alalım. Bu hesaba göre sadece 2016 yılında 3 milyon mülteci için 30 milyar liranın üzerinde (7,8 milyar dolar kadar) harcama yapılmış demektir. Bu rakamın, aynı yılın temel ekonomik verileriyle karşılaştırılması doğruluğuna/yanlışlığına ilişkin bir fikir verebilir.
2016 yılında Türkiye’nin gayrısafi yurtiçi hasılası 2.608 milyar liradır. Mülteciler için bu tutarın yüzde 1’i harcanmış demektir. Aynı yıl merkezi yönetim bütçesi 570 milyar liradır. Mülteciler için harcanan para bunun yüzde 5’i kadardır. Mahalli idare harcamaları 98 milyar liradır ki mülteci harcamaları bunun yüzde 30’una ulaşmaktadır.
Mülteciler için 30 milyar liranın üzerinde (7,8 milyar dolar) para harcandığı varsayılan 2016 yılında konu ile ilgili kuruluşların bütçelerine bir göz atmakta da fayda var. 2016 yılında Kızılay’ın bütçesi, geçmiş yıllara göre büyük bir atılım yaparak ancak 1,8 milyar liraya ulaşabilmiştir. Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) 2016 bütçesi de 3,6 milyar lira düzeyindedir.
Bir yılda 30 milyar lira harcamanın ne düzeyde bir harcama olduğu hakkında bir fikir vermesi için, aynı yıl Ankara Büyükşehir Belediyesinin bütçesinin 4,2 milyar TL, Çorum Belediyesi bütçesinin de 400 milyon TL olduğunu da dikkate alalım.
Bütün bu sayılara bir arada bakıldığında mülteciler için harcandığı iddia edilen rakamın hayli abartılı olduğu görülüyor. Sonuçta bir kısmı sokaklarda dilenen, bir kısmı boğaz tokluğuna çalıştırılan, kimisi satılan, kimisi suça sürüklenen, mülteci statüsü dahi verilmeyen, çaresiz insanlardan söz ediyoruz.
Suriyeli mültecilerin birçok işyerinde asgari ücretin yarısı kadar ücretle, sigortasız, izinsiz çalıştırıldığı uluslararası basında bile yer alan bir konu. Birçok şirketin işgücü maliyetini düşürerek ihracatını artırmasında mülteci emeğinin de önemli rolü var. Şimdi en yetkili ağızlardan bu insanlara 30 milyar dolar saçıldığı beyan ediliyor. Bu iddia 2016 yılında her bir mülteci için şu veya bu şekilde ayda 850 TL harcandığı anlamına geliyor. Asgari ücretin 2016 yılında ayda brüt 1.647, net 1.177 TL olduğu bir ülkede bu rakamın inandırıcı bulunması mümkün değil.
Türkiye, Avrupa Birliği’nin vermeyi taahhüt ettiği 3 milyar euronun tamamının ödenmemesinden hep şikayet etti. Avrupa Birliği de paranın proje karşılığı ödenmesinde ısrar etti. Hatta Cumhurbaşkanı 2016 yılı başlarında, 10 milyar dolara yakın para harcandığından söz ederek, “Proje gönderin diyorlar, bizimle dalga mı geçiyorsunuz. Proje diye bir şey yok, biz mülteci kamplarını kurmuşuz” demişti. Rakamlar konusunda ortaya çıkan belirsizlik ve kuşkular, projelerin ne kadar önemli olduğunu da gösteriyor.
Bu belirsizlik sadece parasal bir sorun değil, siyasal boyutları da olan sorunlara yol açabiliyor. Unutmayalım ki ülkenin birçok kasabasında kentinde, yaşadığı sorunları yabancılara/mültecilere yansıtmaya hazır, ırkçı eğilimlere sahip insanlar var. Yerli yersiz öfke patlamalarıyla çaresiz insanlara saldırmayı bir hak olarak görenler var. İşsizliğin tavan yaptığı ülkede, mülteciler yüzünden iş bulamadığına inanmaya hazır işsizler, müşterilerinin azalmasını mültecilerin açtığı yeni dükkanlara bağlayan esnaflar var. Zaten mültecilere yapılan yardımlarla, verilen haklarla ilgili birçok yalan haber ortalıkta dolaşıyor. Bunun üzerine resmi ağızlardan bu tür abartılı rakamlar verilmesi yabancı düşmanlığını besliyor, besleyecektir.
Tamam, mağduriyet duygusu siyasette iyi iş yapıyor, tecrübeler ortada. Fakat dünyanın en mağdur insanlarının üzerinden mağduriyet yaratmakta da ahlaki bir sorun var. Evet, mülteciler bu ülkenin ciddi bir sorunu. Önemli harcamalar yapılıyor, ülke ekonomisi zorlanıyor. Fakat bu durum mülteciler için yapılan harcamaların bu kadar abartılmasına yol açmamalı.
Zaten Türkiye’nin ekonomik sorunları biliniyor, kimsenin de aşırı bir harcama yapılmasını talep ettiği yok. Fakat mültecilerin temel haklarının ve ihtiyaçlarının da karşılanması gerekir. Mesela, onlara misafir demek gibi bir kurnazlığı bırakarak, resmen mülteci olduklarını kabul ederek başlayabiliriz.