30 Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinde seçimler için kurulan “kabaca her 100 sandıktan 5’inde, seçmenlerin seçime katılma düzeyi yüzde 99 ve üzerinde bir oranla gerçekleştiğini dün yayınlanan yazımda belirtmiştim. Yani 284 kayıtlı seçmenden sadece 2’si, söz konusu sandıklarda oy kullanmaya gitmemiş. Peki, bunun daha da üzeri olabilir mi? Sonuçlar olduğunu söylüyor. Şöyle ki, 4.311 sandıkta (toplam sandıkların yüzde 3’ü) toplam kayıtlı seçmenlerin tamamı oy kullanmış ve hatta bunların yarısında da kayıtlı seçmenler BİR’den FAZLA oy kullanmış. Ya da kimi sandıklara bilinmedik bir biçimde oylar eklenmiş” diye yazmıştım.
Şimdi bir adım daha ileri giderek Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinde katılım oranı yüzde 99 ve üzeri olan sandıklarla, yüzde 95 ve üzeri olan sandıklarda nasıl bir durumun ortaya çıktığına ve ne olduğuna bakmak gerek.
30 Büyükşehir’de seçime katılım düzeyi yüzde 99 ve üzeri gerçekleşen 6.730 sandık var. Bu sandıklarda ortalama 172 seçmen kayıtlı olup, bunların 1’i oy kullanmamış, 9’unun ise oyu geçersiz sayılmış.
Eğer kayıtlı seçmenlerin yüzde 95 ve daha fazlasının oy kullandığı sandıklara bakılırsa, bunlarda ortalama sandık başına gitmeyen 9 ve oyu geçersiz sayılan 11 seçmen oluyor. Bu sandıkların ortalama seçmen sayısı 239. Oysa seçime katılım oranının yüzde 80 ile 94 arasında değişen sandıklarda ortalama seçmen sayısı 296, Büyükşehirlerin ortalama sandık seçmen sayısı ise 284.
İlk saptama, katılım düzeyinin en yüksek olduğu sandıklarda ortalama büyüklük, genel sandık seçmen sayısı ortalamalarından daha düşük. Bu olgu bizi; seçime katılım oranının en yüksek olduğu sandıkların az nüfus yoğunluklu yerleşim yerlerinde olduğu sonucuna, yani, Büyükşehir sınırları içine yeni katılan az nüfuslu küçük kasaba, bucak ve köylere yönlendiriyor. Demek ki; az seçmenli küçük yerleşim yerlerindeki seçim sandıklarında kayıtlı seçmenler, 30 Mart seçimlerinde en yüksek seçim katılımını gerçekleştirmişler.
Kayıtlı seçmenlerin neredeyse tamamının oy kullandığı seçim sandıklarında geçersiz oy oranı, son seçimlerde genel ortalamalara göre daha yüksek olmuş. Bu oran kayıtlı seçmenlerin yüzde 99 ve fazlasının oy kullandığı sandıklarda yüzde 5,1’iken, yüzde 95’in üzerinde oy kullanılan sandıklarda ise yüzde 4,4’e gerilemiş. Oysa 30 Mart Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinde geçersiz oy kullanan ya da oyları geçersiz sayılan seçmenlerin oranı toplam kayıtlı seçmenlerin yüzde 3,7’si. Orana seçime katılanlar açısından bakıldığında ise, oy kullanan her 100 seçmenden 4,2’sinin oyunun geçersiz olduğu görülüyor ki, bu oran hiç de azımsanmayacak ölçüde yüksek.
Geçersiz oy oranlarının yüksekliği akla bir soruyu getiriyor. O da, “Son seçimlerde geçersiz oyların böylesine çok oluşu; seçmen hatalarından mı, seçim düzenleme hatalarından mı, yoksa seçim sonuçlarını -yasal olmayan biçimde- etkileme girişim ve çabalarından mı kaynaklanıyor?” sorusu. Şimdilik sorunun yanıtı verilebilir durumda değil. Ama konu mutlaka dikkatle ele alınıp incelenmeli ve sorulara herkesi tatmin edecek açık, net yanıtlar bulunarak, kafalardaki kuşkuların yok edilmesi sağlanmalı.
30 Mart Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinde katılım düzeyine göre partilere verilen oyların oranları azımsanmayacak ölçüde farklılaşmalar gösteriyor. Aşağıdaki tabloda, kayıtlı seçmen bazıyla, seçime katılım düzeyi ayrımında oyların partilere dağılımı, seçim sonucuyla karşılaştırmalı olarak sergileniyor.
Katılım Düzeyi | |||
Seçime Katılım Düzeylerine Göre Oyların Dağılım Tablosu | Yüzde 99 ve Üzeri | Yüzde 95 ve Üzeri | Büyükşehirler Toplamı |
AKP | 47,6% | 43,8% | 39,0% |
CHP | 17,7% | 24,6% | 26,6% |
MHP | 19,0% | 16,7% | 11,7% |
BDP + HDP | 4,6% | 2,7% | 4,6% |
Diğer Sağ Partiler | 3,5% | 3,1% | 2,8% |
Diğer Sol Partiler | 0,5% | 0,4% | 0,4% |
Bağımsızlar | 1,6% | 0,6% | 0,5% |
Oy Kullanmayan Kayıtlı seçmen | 0,8% | 3,8% | 10,5% |
Oyları Geçersiz Olan Seçmenler | 5,1% | 4,4% | 3,7% |
TOPLAM KAYITLI SEÇMEN | 100,0% | 100,0% | 100,0% |
Tablo, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ve Diğer Sağ Partiler için seçime katılım düzeyi yükseldikçe, partilerin oy oranlarının da yükseldiğini gösteriyor. Bu da; sayılan iki parti ve diğer küçük sağ partiler grubunun yüzde 99 ve üzeri katılım düzeyinde seçmenlerin yüzde 70’inin, yüzde 95 ve üzeri katılım düzeyinde ise seçmenlerin yüzde 63’ünün desteğine sahip olabilme ve de bu desteği sandık başına götürebilme gücüne sahip olduklarına işaret ediyor.
Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinde sandık bazlı seçime katılım oranı düştükçe, AKP’nin kayıtlı seçmenlerden aydığı oy da azalıyor. Örnekleyecek olursak, seçime katılım oranı yüzde 99 ve üzeri olan sandıklarda AKP kayıtlı seçmenlerin yüzde 47,6’sının oyunu alırken, katılım yüzde 95 – 98 aralığına indiğinde AKP’nin oy oranı yüzde 43’e, yüzde 90 – 94 aralığında yüzde 40,5’e, yüzde 80 – 89 aralığında yüzde 36,2’ye geriliyor. Seçime katılımın yüzde 79’un altına indiği sandıklarda ise AKP kayıtlı seçmenlerin ancak yüzde 29,4’ünün oyunu alabiliyor. Bu da; 30 Mart yerel yönetim seçimlerinde AKP’nin, katılımı düzeyini arttırabildiği oranda başarı ve de oy sağlayabildiğini gösteriyor.
AKP’nin özellikle son dönemlerde yoğun olarak uyguladığı kutuplaşma politikasının, son seçim verilerine bakıldığında, en büyük başarısını yüzde 95 ve üstü oranlarla sandık başına gidilen bölgelerde elde etmiş. Bu oran kayıtlı seçmenlerin yüzde 43,8’ine işaret ediyor. Aynı orana 2011 milletvekili seçimlerinde 30 Büyükşehir’in 20 binden az nüfuslu küçük kent, bucak ve köylerin seçim sandıkları toplamında da rastlanmıştı. Ama bu bölgelerde AKP katılımı arttırarak kendi oy yitimini durdururken süreçten kârlı çıkan MHP olmuş gibi görünüyor. Çünkü MHP’nin 2011’de yüzde 11,4 oranında oy aldığı bölgeleri çağrıştıran yüzde 95 ve üstü katılımlı sandık seçim bölgelerinden bu kez kayıtlı seçmenlerin yüzde 16,7’sinin oyunu almayı başardığı görülüyor.
Sandık bazlı seçime katılım düzeyinin yüzde 79’un altında olduğu ve geçerli oy oranının ancak yüzde 70,9’a ulaştığı, BDP + HDP’nin kayıtlı seçmenlerin yüzde 14,7’sinin oyunu almayı başardığı sandık bölgeleri, AKP’nin oy oranının yüzde 29,4’e gerilediği kesimleri tanımlıyor.
Burada dikkat çeken nokta seçime düşük katılım ve AKP’nin kendi oy ortalamasının önemli oranda altında kalışı. Dolayısıyla AKP’nin oy oranını arttırabilmesinin ana kaynağını seçimlere yüksek katılımın oluşturduğunu söylemek, yanıltıcı değil. Bu durumda AKP’nin hedefi de netleşmiş oluyor; her ne pahasına olursa olsun, seçimde EN YÜKSEK KATILIMI sağlamak. Tıpkı en büyük hastane, en büyük havaalanı, en büyük adalet sarayı, en büyük miting meydanını yapmak gibi, en büyük çoğunluğa sahip ve en çok oy alan parti olmak. Amaç bu olunca da, yapılacak şeyler de netleşmiş oluyor.
30 Mart seçim sonuç analizleri çok şey söyleyecekmiş, bize çok şey öğretecekmiş gibi görünüyor. Ama yeter ki bu konuda disiplinler arası çalışmalar planlansın ve de yürütülebilsin. Tüm bu çalışmalar için de, sanırım çok fazla zaman yok. Çünkü seçimler arka arkaya geliyor. (ST/HK)