Partilerin aday listeleri açıklandıktan sonra 24 Haziran’a ilişkin olası senaryolar daha da belirginleşiyor. Bu olası senaryoların parametreleri şöyle:
1. CHP’nin Temel Hatası: CHP, hep sağa kırıyor. Daha önceki seçimlerde sağ isimlere yer vermesi dolayısıyla eleştirilmişti; şimdi sol kanatın tırpanlandığı daha sağ bir listeyle karşı karşıyayız. CHP’nin sağa kırma politikasında temel bir hata var ve bu hata, İhsanoğlu örneğinde iyice su yüzüne çıkmıştı. O da şudur: Aslı dururken, sağ seçmen neden CHP altındaki sağ taklitlere oy versin?
2. CHP’nin Batışı, HDP ve İYİ Parti’in Yükselişi: CHP, bu gidişle yüzde 20 bandını aşamayan bir parti olacak. Kalan sürede birtakım gaflar ve potlarla oy oranı yüzde 15’lere kadar bile gerileyebilir. Nereye gidecek bu oylar? CHP’nin orta karar seçmenleri İP’e yönelecek; sosyal demokratları ise HDP’ye. Bir de yüzde birkaçlık bir küskün seçmen olacaktır. HDP, CHP’nin sağ listesi ve özellikle HDP’nin İstanbul’daki sol adayları dolayısıyla, yüzde 15 bandına çıkabilir. Aslında CHP’nin hatası dolayısıyla, HDP’nin artık baraj sorunu kalmadığını söyleyebiliriz. İP, yüzde 25-30 bandına kadar çıkabilir.
3. Akşener’in İnce’nin Önüne Geçmesi: CHP’nin hatası, İnce’nin kampanyasının da altını oymuş oldu. 2. tura Erdoğan’a rakip olarak ya İnce’nin ya da Akşener’in kalacağı zaten sık sık dile getiriliyordu. Fakat İnce CHP’nin İYİ Parti’ye göre daha geniş bir oy tabanına sahip olması dolayısıyla, daha yüksek olasılıklı aday olarak karşımıza çıkıyordu. Öte yandan İnce ile Akşener arasındaki destek oranı farkı, kısa sürede sıfıra yaklaştı. Yapılan tarafsız anketlerde İnce’nin CHP’nin tümünden oy alamadığı ortaya çıkmıştı. CHP’ye yönelik güven kaybı ve tepkili oylar, İnce yerine Akşener’e yönelecek. En yüksek olasılıklı senaryo olarak bu görünüyor.
4. Akşener ve HDP: İnce, 2. turda HDP’li seçmenin oy vermeyi düşünebileceği bir isimdi; ancak Akşener’in öyle olmadığı biliniyor. Dolayısıyla, 1. tur ile 2. tur arasındaki 2 haftada HDP’nin kilit rolünü bilen Erdoğan ve Akşener, HDP’yle gizli pazarlık içine girebilir. Akşener, tüm CHP’lilerin oyunu alsa bile, toplam oyu, Erdoğan’ı geçmeye ucu ucuna yetiyor. HDP, 2. turu boykot ederse, Erdoğan küçük bir farkla Akşener’i geçer. Bunun nedeni yüzde 1-2 civarındaki küskün CHP seçmeni olacaktır. HDP seçmeninden gelecek yüzde birkaçlık fark bile, sonuca etki edecektir. Burada amaç, HDP’nin niyetini sorgulamak değil; ancak HDP’nin Erdoğan ile Akşener arasında yapacağı ehven-i şer seçimi, belirleyici olacak. Bunun farkında olan Erdoğan ve Akşener, şimdiden HDP seçmenine yönelik seçim kampanyası yapmaya başlayabilir.
5. Erdoğan ve Emperyalizm: Solun bir kesiminde, emperyalizmin Erdoğan’ı istemediği, Erdoğan’sız bir AKP planının yapıldığı ileri sürülüyor. “Emperyalizm, güçlü liderler istemez” deniyor. Oysa, bu, doğru değil. Tam tersine emperyalizm için Türkiye’nin şu anki konumu ideal; çünkü aşırı kutuplaşmış bir toplum yapısı ve batışa doğru giden bir ekonomi söz konusu. Türkiye’nin cumhuriyet tarihinde en zayıf olduğu dönemlerinden birini yaşıyoruz.
Ayrıca, solun anti-emperyalist söyleme kanmaması gerekiyor. Saadet Partisi bile bunu net olarak ortaya koydu: “İktidar, miting değil icraat yapar.” Türkiye’nin anti-emperyalist söylemi, her zaman söylem düzeyinde kalmıştır. Bu açıdan, “öngörülemez aktör” gibi bir tarifleme doğru değil.
6. Oyun Kuramı: Fakat bütün bu değerlendirmelerde oyun kuramını gözden kaçırmamalı. Tek cümleyle özetlemek gerekirse, siyasetin ve toplumun failleri birbirlerinin ne yapacağına ilişkin beklentilere göre hareket ederler. İktidar, seçimleri kesin farkla alacağına inanırsa hile yapmaz; ucu ucuna alacağına inanırsa durumu riske atamaz, hileye başvurabilir. Ve beklenti, kim kazanırsa kazansın bunun ucu ucuna olacağı. Dolayısıyla sandık güvenliği son derece önemli.
7. Solun Muhasebesi: Türkiye’de geniş anlamıyla sol muhalefetin bir özeleştiri sürecine girmesi gerekiyor. Solun ideolojisi doğruysa neyi yanlış? Nasıl oluyor da, büyük bir sol geleneği olan bir ülkede kitlesel seçenek olarak ya HDP ya da CHP söz konusu oluyor? Parlamentarizmi reddeden sol kesimler var elbette. Ancak, ideoloji doğruysa neden kitleselleşemiyorlar? Bunun için iktidarın gücü, etkisi, elindeki olanaklar vb. dile getirilecektir. O zaman durum umutsuz mu? Herhangi bir sol partinin bu ülkede iktidara gelme olanağı bulunuyor mu? Bulunuyorsa nasıl? Bulunmuyorsa seçimlerle kendimizi belki de fazla oyalamamak gerekiyor.
Sonuç: Sandık güvenliği sağlanacaksa, Millet İttifakı’nın mecliste çoğunluğa ulaşması olası. Ancak, CHP’nin hatası nedeniyle, 2. tura İnce yerine Akşener’in kalması daha olası. Meclisin yetkileri büyük oranda tırpanlanmış olacağı için, meclis çoğunluğunu almak tek başına zafer getirmiyor. HDP’nin yine CHP’nin hatası dolayısıyla baraj sorunu bulunmayacak gibi görünüyor. 2. turda ise kimin başkan olacağını HDP belirleyecek. Bu role, Anglo-Saksonlar ‘king maker’ (kralın kim olacağını belirleyen güç anlamında) diyorlar. HDP, kendisinden başkan (ya da kral, sultan vb.) çıkaramasa da, kimi başkan yaptırıp kimi yaptırmayacağını belirleyen güç olarak özel bir konuma sahip olacak. Bakanlığı dönemindeki insan hakları ihlallerini sahiplenen bir aday mı daha önce masaya oturmuş ama sonra masayı devirmiş bir aday mı? İşte HDP’nin zorlu seçimi... (*)
(*) Buradaki görüşler elbette tahmin düzeyinde. Türkiye’nin gündemi hızla değişiyor. Seçimden bir gün önceki bir gelişme bile bütün tabloyu değiştirebilir. Buradaki yorumlar, vekil listeleri açıklandıktan hemen sonraki izlenimlere karşılık geliyor. (UBG/HK)
Not: Yazıda kullandığım temel veriler, 19 Mayıs 2018'de basına yansıyan SONAR'ın araştırmasına dayanıyor.