Yarın 23 Nisan. Bir tatil günü. Belli ki, tören günü. Hemen her yerde törenler var. 23 Nisan'da bir çocuk bayramı olduğu söyleniyor da söyleniyor. Acaba yansız ve sakin bir gözle bakıldığında 23 Nisan'da ne gibi bir bayram söz konusu?
Gergin gündem bayramı
Son on beş yıl içinde 23 Nisan'ın basında defalarca bir "protokol krizi" günü olarak ele alındığı söylenebilir. Ülkede barış ve demokrasi kök salamadı; sonuçta gündem bitmek tükenmek bilmezcesine sürekli gergin.
Geçen sene hem Cumhurbaşkanlığı tartışması ve 14 Nisan ve 29 Nisan mitingleri, hem de tarifi zor korkunçluktaki Malatya katliamıyla gündem çok gergindi. Sanki iç gündem yeterince gergin değilmiş gibi 24 Nisan'a denk gelen Kıbrıs referandumu gibi dış gündemler de işin içine girince gündemin gerginliği diğer konuları bastırıyor.
Magazin gazeteciliği bayramı
23 Nisan günü yayımlanan gazeteler dikkatle incelenirse, gazetelerin çoğunda kararlı ve tutarlı bir tutum görülüyor. Bu tutum, çocukların görüşlerine yer vermemek, onları bir nesne gibi sunmak, çocuklara törenlerde verilen geçici payeler üzerinde durmak, çocuk haklarından uzak durmak ve hatta çocukların "zavallılaştırılarak" sunulması olarak özetlenebilir. Bu tutuma en uygun ad, herhalde "magazin gazeteciliği" olur.
Tüketim bayramı
2000'li yıllarda marifet pazarlamak, tükettirmek ve kâr elde etmek oldu. O zaman 23 Nisan'ları bir "Çocukları ve Yakınlarını Tüketime Teşvik Haftası"nın parçası haline getirmek gerekmez mi? Çok satan gazetelerin, çocukları ve paraya hükmeden ana baba ve diğer yakınlarını tüketime itmek için "23 Nisan Çocuk Eki" vermeleri iyi olmaz mı? Bu eklerde 23 Nisan bir alışveriş bayramı olarak sunulsa ve çocuk odaklı tüketim özendirilse satışlar artmaz mı?
Geçen sene 23 Nisan öncesi tüketimi pompalama derdindeki gazetelerden birinde bu eğilimi çok iyi yansıtan bir başlık vardı: "Bayram alışveriş merkezlerine taşınıyor." Bu başlığın hemen yanında, amaca uygun olarak, "Marka marka indirim fırsatları" tek tek sıralanmıştı. Bir diğer reklamdaysa tüketimin azamisini ve kredi kartını birlikte pazarlamak için pek akıllıca bir söz oyunu düşünülmüştü: "Çocukları maksimum sevindirelim."
Çelişkiler bayramı
23 Nisan'ın dünya çocuklarına armağan edildiği söylemi gayet yaygındır. Ama 23 Nisan törenlerinde ve haberlerinde yaygın olan dünyada barış ve kardeşlik söylemi değil, milliyetçi bir söylem. Barışı düşündürten hemen hiçbir şey yok, arada sırada edilen sözler dışında.
Bir diğer söylem, 23 Nisan'ın çocuklara armağan edilmiş bir bayram olduğu. Bu nasıl bir Çocuk Bayramı ki, çocukların ne istedikleri hiç düşünülmüyor?
Tören ve militarizm bayramı
Türkiye'de tören dendi mi, akla iç kapayıcı bir düzen geliyor. "Rahat" ve "hazır ol" usulü, suratsız bir şey. Okullarda öğrencilere "tören" ve "düzen" diye öğretilen de bu. Tören şablonu hazır; konu ister çocuk, ister genç, ister cumhuriyet olsun, tören ve askeri düzen hazır.
23 Nisan törenleri dikkatle izlenirse, çocuklara pek iyi davranılmadığı, çocukların yağmur altında ıslandıkları, hatta havanın gerçekten soğuk olduğu zamanlarda stadyumdan ambulansla çıkarılan çocuklar olduğu görülebilir. Biraz araştırılırsa, tören hazırlıklarında çocukların hiç de eğlenmedikleri saptanabilir; tören hazırlıklarında ve törende hastalanan çocuk sayısının çok yüksek olduğu da...
Çocukların törenlerin öznesi değil nesnesi olduğu rahatlıkla söylenebilir. Ya da törenlerin çocuklardan daha çok önemsendiği...
Sormama bayramı
23 Nisan'a dek aylar süren tören hazırlıklarında ve törenlere katılacak çocukların seçiminde sormama esas. Ne istediklerini sormamak, törende ne görmek istediklerini, ne giymek istediklerini sormamak, törenin nerede yapılmasını istediklerini sormamak ya da törene katılmak isteyip istemediklerini sormamak.
Çocukların 23 Nisan'da gerçekten çocuklara uygun, çocuklara yakışan bir bayram yaşayıp yaşamadıkları sorusu da hemen hiç sorulmuyor.
Sormak zamanı hâlâ gelmedi mi? (SD/TK)
* Serdar M. Değirmencioğlu, Doç. Dr., [email protected]