“Yap-boz”a dönen Türkiye eğitim sisteminde, 2024’te de gelenek değişmedi. 2024, eğitim sisteminde bir dizi yeni kararın alındığı bir yıl oldu.
Göreve geldiği 2023’ten beri adından en çok söz ettiren, dindar kesimin gelişini 104 yıldır beklediği “Milli” Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, yılsonuna kadar eğitim sisteminde bir dizi kararlar aldı. (Elbette tek başına değil)
Kuşkusuz 2024’te eğitim alanında en çok tartışılan ve daha da tartışılacak olan konu başlıkları Öğretmenlik Meslek Kanunu ve “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” adı verilen “milli müfredat” oldu.
Bakan Tekin’in “Türk olan herkesin gurur duyacağı bir müfredat” diye tanımladığı, hazırlığının 10 yıl sürdüğünü söylediği yeni müfredat 2024 ilk aylarında kamuoyuna duyuruldu.
Bakan'ın gururu: Milli müfredat
3 bin 234 sayfa uzunluğundaki taslak, 26 Nisan’da askıya çıktı. Kamuoyunun görüşüne sunulan taslağın, bir haftada incelenmesi talep edildi. “Milli müfredat”a ilk tepki bu noktada geldi. Zira eğitim bilimciler, sendikalar, sivil toplum bu kadar kısa bir sürede incelemenin ve görüş bildirmenin yeterli olmadığını ifade ettiler.
Bir diğer tartışma noktası da müfredatın hazırlık aşamasının kapalı kapalı ardında yapılmış olmasıydı.
Kamuoyunda tepkiler en üst perdeden ifade edilse de MEB için bunlar pek de önemli olmadı. Bakanlık, bir haftalık askı süresinin ardından 38 bin 865’i öğretmenlerden, 28 bin 419’u sivil toplum kuruluşları, eğitim platformları ve diğer paydaşlardan olmak üzere 67 bin 284 görüş- öneri içeren geri bildirim aldığını açıkladı.
Tekin yeni müfredatı övdü: Türk olan herkesin gurur duyacağı bir müfredat
Din dersi sayısı arttı, ders seçmek zorunlu oldu
Eğitimcilerin, “çocuk haklarını gözetmediği, aydınlanmacılık yerine maneviyatçılık kavramının öncelediğini” ifade ettiği müfredat, kısa bir süre sonra tüm itirazlara rağmen Talim Terbiye Kurulunca onaylandı.
Bakan Tekin’in de onayının ardından bilgiyi arka plana atan bunun yerine din dersi sayısının artırıldığı (din dersi havuzunda ders seçimi zorunlu hale getirildi) eğitimin daha çok dinselleştirildiği “yepyeni” müfredat eğitim hayatına katılmış oldu.
Bakanlık, yeni eğitim öğretim yılına yetiştirmek için hızlıca öğretmenler için seminerlere başladı. Yeni müfredat, pilot bölge uygulaması olmadan 1, 5 ve 9. sınıflardan başlamak üzere kademeli olarak yeni eğitim öğretim yılında uygulamaya konuldu.
Elbette bu süre içinde eylemler yapıldı, tepkiler sürdü ama müfredatın mimarlarından Bakan Tekin, tepkilere gözünü kulağını kapattı.
Uzmanlar yeni müfredatı yorumladı: "Çocuk haklarını gözeten bir müfredat değil"
Danıştay’dan ara karar
Bu sırada CHP ve Laiklik Meclisi, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli'ne ilişkin idari işlemin iptali ve yürütmenin durdurulması talebiyle Danıştay'da dava açtı.
Danıştay 8. Dairesi, Laiklik Meclisi’nin açtığı davada aralık ayında ara karara gitti. Danıştay, MEB’ten Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli Öğretim Programları Ortak Metni’yle ilgili eğitim izlencelerinin hazırlık sürecinde çalışma grubu veya bilim komisyonu oluşturulup oluşturulmadığının bilgisini, komisyon bulunuyorsa bilimsel değerlendirme raporları, uzman görüşleri, çalıştay raporları, ihtiyaç analizi gibi belgeleri istedi.
Danıştay’dan ne karar çıkar, siyasetin baskısına yenik düşer mi, şimdilik bilinmez. Ancak yeni müfredatın eğitimde yeni ciddi sorunlara yol açacağı aşikar.
ERG, ÖĞRETMENLERE MAARİF MODELİ'Nİ SORDU
"Toplum hırsızlık yaparken sınıfta dürüstlüğü öğretemeyiz"
ÇEDES: İmamlar okulda
2024 yılında Milli Eğitim Bakanlığı’nın gündemindeki temel başlıklardan biri de ÇEDES oldu. Geçmiş yıllarda MEB’e bağlı İl Milli Eğitim Müdürlükleri, valilikler, çeşitli vakıf, cemaat, tarikatlarla çeşitli isimler altında protokoller imzalanıyordu. Bilimsel eğitim aykırı olduğu gerekçesiyle tepki toplayan bu protokollerin büyük bir kısmı açılan davalar üzerine iptal edildi.
MEB de buna karşılık 2021 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı arasında “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum” protokolünü imzaladı. Bunun üzerine siyasi partiler, sendikalar, “çocukların üstün yararını gözetmediği” ve “Anayasa ile güvence altına alınan laik, bilimsel eğitim ve öğrenim hakkına aykırı olduğu” gerekçesiyle ÇEDES’i yargıya da taşındı. Ancak Yargıtay, ÇEDES projesini laiklik ilkesine aykırı bulmadı ve önünü açtı. Projeye 2024’te hız verildi. Protokol kapsamında İzmir’de pilot uygulamaya gidildi. 842 okula "manevi danışmanlık" hizmeti altında imam, müezzin, vaiz, din hizmetleri uzmanı ve Kuran kursu öğreticisi görevlendirildi.
ÇEDES: Tarikatların okullara sokulması için yeni bir yol mu?
ÖMK, tüm itirazlara rağmen Meclis’ten geçti
Ve Öğretmenlik Meslek Kanunu (ÖMK)... Deyim yerindeyse öğretmenlere “parmak sallayan” hatta “sopa gösteren” cezaların dizi dizi olduğu ÖMK’nin bazı hükümleri 2022’de Anayasa Mahkemesince iptal edilmişti. İptal kararının ardından düzenlenen yeni taslak, 2024’te Meclis gündemine geldi.
Özel okullarda çalışan öğretmenler ile sözleşmeli öğretmenlere yönelik düzenleme içermeyen, öğretmenlerin sorunları çözmekten çok derinleştiren ÖMK; eğitimcilerin, sendikaların, siyasetçilerin eylem ve itirazlarına rağmen Meclis’ten geçti.
“Ücretsiz okul yemeği şart, boş mideyle eğitim veremezsiniz”
Ücretsiz okul yemeği yine temel talep oldu
Türkiye uzunca bir süredir, derinleşen yoksullukla birlikte “ücretsiz okul yemeği”ni konuşuyor. 2022 yılının ikinci yarıyılında verilen okul yemeği Bakan Tekin döneminde kaldırıldı. Sadece öğrencilerin gelişimini değil, eğitim hayatını da etkileyen ücretsiz okul yemeği 2024’ün de temel gündemleri arasında yer aldı. 2024’te Türkiye Okul Yemeği Koalisyonu kuruldu.
Birçok sendika, meslek örgütü ve sivil toplum örgütünün yer aldığı Koalisyon, Çalıştay düzenledi, ayrıca Türkiye’nin birçok ülkenin üye olduğu Okul Yemekleri Koalisyonu’na üye olması için çağrı yaptı. Ücretsiz okul yemeği için eylemlikler 2024’te de devam etti. Fakat Bakan Tekin, elbette tüm bunları görmezden geldi.
Eğitimde hijyen lüks değil, zorunluluk
Tasarruf denildi, okul temizliği velilere bırakıldı
Veliler, sendikalar, muhalefet eğitime ayrılan bütçenin artırılmasını talep ederken; Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in hazırladığı tasarruf tedbirleri gerekçesiyle okullardaki temizlik personeli sayısı azaldı. Okullarda temizlik sorunu ciddi boyutlara ulaştı, veliler okullara temizlik yapmaya başlandı. Özellikle İstanbul’da durum tam bir krize dönüştü.
Kamuoyunda yankı uyandıran ve oldukça tepki toplayan bu olay karşısında belediyeler devreye girdi ve okul temizliğine el attı. Ancak çok geçmedi MEB, konuya dair açıklama yaptı ve “algı operasyonu” ve okullarda temizlik personeli sorunu yaşanmadığını ifade etti. Hemen ardından ise belediyelerin, okul temizliği yapmasını engelledi. Sorun çözüldü mü peki, elbette hayır, okullarda hijyen sorunu hâlâ devam ediyor.
Eğitim Sen İstanbul: Okulların yüzde 80’ninde ciddi temizlik sorunu var
Devlet öğrencileri taşıyamadı!
Tasarruf tedbirleri sadece okullarda hijyen sorunu yaratmadı. Taşımalı eğitim de tasarruf tedbirleri kapsamında sona erdi.
Yurt olmayan yerlerde öğrencilerin pansiyonlara yerleştirileceği ifade edildi. Başka bir deyişle pansiyonlar işaret edilip tarikat ve cemaat yurtlarının yolu gösterildi. Peki, bu sistemin kaldırılmasının sonucu ne mi oldu? Elbette onbinlerce çocuğun eğitim hayatı sona erdi. Bu karardan en çok etkilenen ise kız çocukları oldu.
Örneğin; Eğitim Reformu Girişimi’nin kasım ayında yayınladığı Eğitim İzleme Raporu’na göre 2023-2024 eğitim-öğretim yılında eğitim dışındaki öğrenci sayısı son üç yılın en yüksek seviyesine ulaştı. Zorunlu eğitim çağında olan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı çocukların yüzde 3,9’u, yani yaklaşık 612 bin 814 çocuk eğitim dışında kaldı.
2024-Eğitim İzleme Raporu: Çocuk yoksulluğu, okuldan kopuş, bodurluk artıyor
MESEM: Staj adı altında çocuk işçiliği
Staj adı altında çocuk işçiliği, denetimsizlik, ölüm ve MESEM’ler... 2024’ün daha ilk ayında İstanbul Esenyurt'ta, staj yaptığı fabrikada sac bükme makinesine kafası sıkışan 14 yaşındaki çocuk Arda Tonbul, hayatını kaybetti. 2024 yılında MESEM’lerde sadece kamuoyuna basına yansıyan 9 ölüm yaşandı. Peki, Bakan buna dair ne dedi? Tekin, MESEM’lerde ne olduğuna bihaber desek yeridir. CHP’li milletvekillerinin soru önergelerine iki ay arayla yanıt veren Bakan Tekin, bir yanıtında beş çocuğun MESEM’lerde yaşamını yitirdiğini söylerken; diğerine “can kaybı olmadı” cevabını verdi.
Ve gazeteciler çocuk ölümlerini sorduğunda ise Tekin, "Çocuklarımızı sanayiciye, üreticiye emanet ediyoruz. Bu çocuğun sadece eğitimini değil, can güvenliğini de emanet ediyoruz. Buradaki arkadaşlarımdan talebim de bu. İhtiyaç duyduğunuz gibi yetiştirmenize katkı verelim ama siz de bu çocukların güvenliğini sağlayın” dedi.
Bakan Tekin'den "MESEM'de iş cinayetleri" önergelerine çelişkili yanıtlar
2025 'müjde'si: Karne ve KPSS kalktı
2024’ün eğitim alanında çokça tartışılan konu başlıkları özetle böyle oldu. Kapanışı da yine Bakan Tekin yaptı.
Bakan yılın bitimine bir gün kala “müjde” verdi, “2025’te ilkokulda karne verilmeyecek”. Öğretmen adaylarını da unutmadı elbette, "2025’te öğretmen adayı arkadaşlarımız için KPSS olmayacak. ‘Akademi Giriş Sınavı’ adıyla bir sınav gerçekleştireceğiz” diye ekledi.
Bakan 2025’te tartışma yaratacak konu başlıklarını böylece fısıldamış oldu.
2025’in herkes için yaşamı değerli kılan bir yıl olması dileğiyle...
(RT)