Türk Tabipleri Birliği iki bin yılında “2000-2020 Sürecinde Nasıl Bir Dünya, Türkiye, Sağlık, Tıp Ortamı Öngörülebilir, Oluşturulabilir?” * adını verdiği bir çalışma gerçekleştirdi. Dünya, Türkiye, sağlık ortamı ve belirleyenlerini göz önüne almadan tıp ve hekimlik hakkında konuşmanın havada kalacağı -gayet isabetli olarak-düşünülmüş ve çalışmanın ana başlıkları şöyle belirlenmişti: “Nasıl Bir Dünya: Geleceğe Dönüş; 2023 Türkiye’si, Kriz ve Sağlık Politikalarının Geleceği; Nasıl Bir Demografik Tablo; Dünya ve Türkiye’de Çevre; Tıbbi Teknoloji; Gen Teknolojisi; İlaç; Tıbbi Bilişim; Sağlık Hizmetleri, Sağlık, Hekimler ve Eşitsizlikler; Tıp Eğitimi; Tıbbi Etik; Tıpta Bugünden Geleceğe”. Tahmin edileceği gibi başlıklar mevcut durum değerlendirmesiyle projeksiyonların da yer aldığı bir bütünlükte işlenmişti.
***
Bugün, yineyirmi yıllık, 2020-2040 ya da daha “köşeli” olsun diye 2020-2050’yi kapsayan otuz yıllık benzeri çalışmalar yapılabilir, entelektüel faydası da olur ama… Ama’sı şu ki dünya, özellikle de Türkiye için zamanın ve zeminin iyiden iyiye daraldığı/sıkıştığı bir eşikteyiz, 20-30 yıllık değerlendirmelere yön verecek bir eşik. İçine girdiğimiz 3 yıl, 2020-2023’te yaşanacaklar (bunu yapacaklarımız diye de okuyabilirsiniz) 2023 sonrasının akışını belirleyecek.
Görüldüğü kadarıyla önümüzdeki 3 yıl her alanda “kapışmanın” daha da sertleşeceği bir seyir izleyecek. Aydınlanmanın tarihsel birikimine yaslananlar, bilimsel yöntemi rehber edinenler, doğayı korumayı ve toplumcu-dayanışmacı yaklaşımı benimseyenler, anti emperyalist anti kapitalist bir tutumla savaşa karşı, barıştan yana, eşitlik, özgürlük, laiklik için mücadele edenlerle karşıtlarının çatışması değişimin ana eksenini oluşturacak.
Toplumun küçük-büyük bütün “organize kuvvetleri” taraf oluyor, taraf olacak/olmaya zorlanacak. Son 10-15 yılın gelişen toplumsal dinamiği olarak barışçıl yöntemlerle ve yatay etkileşimle harekete geçip en yaygın-geniş meşruiyet sağlayan zeminlerde tutum alanlar belirleyici olacak.
Taraf olmanın ötesinde biriktirdikleriyle mütevazı da olsa yön vermeye katkı sunmak isteyenler için ilk koşul ideolojik netlik olmak zorunda. 2020-2023 döneminde sağlık alanında ve özel olarak da hekim gücüne dayanarak yer alacakların ideolojik netlikle, olabildiğince sade/açık bir dille kendilerini ifade etmeleri ve söylediklerine inanarak öne çıkmaları gerekiyor. “bu dar zamanlarda” samimi olmayan ve farklı ajandalara malzeme edilen hiçbir hareketin yol alma şansı bulunmuyor.
***
Bilindiği gibi 2023 Türkiye için tarihsel/simgesel bir anlam taşıyor, Cumhuriyet’in 100. yılı. Türkiye 1923’ten bugüne eksiği fazlası hatası doğrusuyla yaptıklarından süzülerek biriken olumlulukları bu eşikten atlayarak daha iyiye güzele sıçrayabilir.
Basit bir dille ifade etmek gerekirse “Cumhuriyet’in 100. yılında ne olacak bu hekimlerin hali?” sorusunu gündem yapmak ve bu gündeme stratejik bir hedefle Türkiye ölçeğinde yürütülecek “nasıl bir Cumhuriyet?” tartışması zemininden beslenerek sağlık başlığında fikri ve eylemli bir programla dahil olmak gerekiyor.
Misal olsun: Cumhuriyet’in 100. yılını her türlü bilim dışı sağlık “uygulaması” sertifikasını toplamak üzere koşturan, yıllardır neredeyse sabitlenmiş SUT fiyatlarının arttırılması talebini akademiden özel sağlık sektöründe çalışan hekimine kadar öne çıkaran, ekonomi politik kavrayıştan uzak bir sağlık okur yazarlığıyla kişilerin sağlık sorunları ve verilen hizmetle ilgili olarak bilgilenmeleri, sorumlulukları ve haklarını bilmeleri, sağlık ile ilgili kararlar verebilmeleri gibi “yeni rollerine” uyumlarını vaaz eden piyasanın oyuncusu bir hekim olarak sözcüğün gerçek anlamıyla hekimlerin en can alıcı sorunu gözüken şiddete karşı mücadele etmeye söz vererek mi karşılayacağız?
Mevcut ekonomi politik yaklaşımın ve siyasi anlayışın devamı halinde (her ikisi de kapitalist sistem de bulunmakla birlikte) 2023’te 100 yıl önceki Cumhuriyet’in kurucu değerlerinden farklı bir yerde olunacaktır. Hekimler de bu değerlerin belirlediği bir ortamda hekimlik yapmak durumunda kalacaklardır. Mevcut tercih; piyasacı, eşitsizlikleri derinleştiren, bu can acıtıcı durumu; dini tüm toplumsal yaşama yön veren bir araçsallaştırmayla örtmeye çabalayan bir hattır. Bu hat aydınlanmanın bütün getirdiklerini yok etmeye kitlenmiş olarak sermayenin dönemsel kullanımına aday ve entegre olmuş, halen tükenmemiş işlevini yürütmektedir.
***
Gerçekten “Cumhuriyet’in 100. yılında ne olacak bu hekimlerin hali?
2023’e piyasaya düşürülmüş bir mesleğin her gün dayak yiyen/öldürülen “oyuncusu” olmaktan kurtulmak hedefiyle de girilebilir. Mesleği uygularken geçmişte ve bugün yaptığı olumsuzluklarla yüzleşmekten kaçınmayarak gelir güvencesi, iş güvencesi, can güvencesi, mesleki özerklik/bağımsızlık ve gelecek güvencesi yani sağlıklı toplum ve güvenli gelecek perspektifiyle Cumhuriyet’in 100. yılını karşılamaya hazırlanılabilir. Demokratik, laik, eşitlikçi, özgürlükçü, bağımsızlıkçı, barışçı, halkçı, toplumcu/kamucu bir Cumhuriyet’te topluma “adanmış” bir mesleğin onurlu bir üyesi olarak yer almak, yaşamak isteğiyle sağlıkta şiddete karşı mücadele yürütülebilir. Bu kavrayışla sağlıkta şiddetin müsebbiplerini bilmenin ötesinde izledikleri politik çizginin de ideolojik okumasını yapmanın verdiği sadelikle güncel ve günlük mücadeleye herkes davet edilebilir, herkesle birlikte bu zeminde yer alınabilir.
Başlığa dönerek bitirebiliriz. 2023’ün eşiğindeyiz. 2023 tartışmasını ideolojik bir netlikle, bir program dahilinde ve hızla hekimlerin gündemine sokmak gerekiyor. Türk Tabipleri Birliği/tabip odaları bu merkezi gündem zemininde hekimlerle buluşmayı tartışmalıdır. (EB/TP)
* 2000-2020 Sürecinde Nasıl Bir Dünya, Türkiye, Sağlık, Tıp Ortamı Öngörülebilir, Oluşturulabilir? Türk Tabipleri Birliği Nisan 2002.
2015 yılında SD (Sağlık Düşüncesi ve Tıp Kültürü) Dergisi’nin 34. sayısında çıkan yazıdan da yararlanılmıştır. http://www.sdplatform.com/Dergi/856/2023-Turkiyesinde-mevcut-politikalarla-hekimligin-ve-hekimlerin-hali-ne-olabilir-nasil-olmalidir.aspx