2020’de Covid-19 virüsü bütün hayatı değiştirirken, yakından tanıdığımız erkek şiddeti ve cinsiyetçilik hep aynı kaldı. Pandeminin ve tedbirlerin etkileri, yaşamın her alanında olduğu gibi, erkek şiddeti üzerinde de gözlemlenebilir etkiler yarattı. Ancak günlük yaşamın durduğu noktalarda bile toplumsal şiddetin kadına yönelmesi durmadı.
TIKLAYIN - bianet erkek şiddeti çetelelerinin tamamı
İşte bianet Erkek Şiddeti Çetelesi için her gün okuduğum binlerce erkek şiddeti haberinden yola çıkarak pandeminin farklı dönemlerinde erkek şiddetine yönelik gözlemlerim.
Erkekler 2020’de en az 284 kadını öldürdü
Erkek şiddetinin 2020 videosu ve grafiği
"Pandemi kürtaj yapmamanın bahanesi oldu"
2020’nin değiştirmediği tek şey: Erkek şiddeti
Nisan'dan Haziran'a birinci kapanma
Koronanın ve onun yayılmasını azaltmak için alınan tedbirlerin ilk önemli etkisi, hastalık vakalarının yoğunlaştığı 11 Nisan’dan 1 Haziran’a kadar süren, sokağa çıkma yasakları ve kısıtlamalarının olduğu, işletmelerin kapatıldığı birinci kapanma döneminde erkek şiddeti vakalarının görünürde azalması oldu.
Erkekler 2020’nin Ocak ayında 21, Şubat ayında 20, Mart ayında 25 kadını öldürdü. Çetelede cinayetlerin toplam sayısı sokağa çıkma yasaklarının başlamasıyla Nisan’da 17’ye düştü. Mayıs ayında ise erkekler 19 kadını öldürdü.
Belirli kurumlar ve medya bu dönemde ülkede kadın cinayetlerinin azaldığını söyleyerek bunu “coşkuyla” kutladı. Ancak aslında sokağa çıkma yasaklarının olası failleri fiziksel olarak, somut bir şekilde engellemesi, daha az kadının öldürülmesi ile sonuçlanıyordu. Bu, şiddet eğiliminde bir azalmaya denk gelmediği için şiddetle ilgili uzun vadede bir anlam taşımıyordu.
Çeteleye yansıyan yaralama, darp, taciz, cinsel saldırı ve tecavüz, çocuk istismarı vakaları da benzer şekilde önemli derecede azaldı. Tedbirlerin failleri fiziksel olarak kısıtlaması dışında, bu “azalmayı” medyanın korona dışında bir konuda haber yapmamasından kadınların şikâyetçi olmak için karakollara gidememesine birçok faktörün etkilediği açıktı. Bu konudaki yorumlarımı 5 Haziran tarihli yazımda paylaşmıştım.
Haziran'dan Kasım'a “eski normal”
Haziran ayında sokağa çıkma yasakları ve kısıtlamalarının kaldırılması ile işletmelerin, kafe ve restoranların tekrar açılması ile sosyal hayat mesafeli bir şekilde “yeni normal”e döndü. İnsanlar yavaş yavaş “yeni normal”e geçerken Haziran ayında cinayet sayısı 21’e çıktı.
Bu “yeni normal” erkek şiddeti açısından aslında “eski normal”den çok farklı olmadı. Birçok kişinin korona tamamen bitmiş gibi davranmayı seçtiği Temmuz ve Ağustos aylarında erkek şiddetinde de “eski normal"e dönüş oldu.
Erkekler 2020’nin Temmuz ayında 32, Ağustos ayında 31 kadını öldürdü. Yaralama, darp, taciz, tehdit, cinsel saldırı ve tecavüz, seks işçiliğine zorlama, çocuk istismarı aynı şekilde, koronadan önceki ayların seviyesine çıktı.
Aralık'tan bugüne ikinci kapanma
1 Aralık’ta sokağa çıkma kısıtlamalarının tekrar başlaması ve işletmelerin kapanması ile ikinci kapanma başladı. Ancak medyaya yansıyan erkek şiddeti haberlerinin günlük sayıları azalma göstermedi. Bu dönemde birinci kapanma döneminde olduğu gibi cinayetlerin toplam sayısı 20’nin altına düşmedi. (Erkekler Aralık ayında 24 kadını öldürdü.)
2020 yılına genel olarak bakıldığında ise 2019 yılına göre azalma söz konusu oldu. Belirli kurumlar ve medya bunu yine coşkuyla kutladı. Ama 2019 zaten bianet Erkek Şiddeti Çetelesinin tutulduğu on yıllık zaman diliminde en çok cinayetin kaydedildiği yıldı: 328 cinayet
TIKLAYIN - Erkekler 2019'da En Az 328 Kadını Öldürdü
Erkekler 2020’de en az 284 kadını öldürdü
Yani evet, teknik olarak erkekler cinayet rekoru kırdıkları önceki yıla kıyasla daha az kadın öldürdüler. Ama bunu cinayetlerin ya da erkek şiddetinin azalması olarak nitelendirmek ister istemez “Bu yıl sadece 284 kadın öldürüldü” anlamını çağrıştırıyor. Sonuçta toplumsal şiddetin kadına yönelmesinde nitelikli bir değişiklik söz konusu olmadı.
Tabii ki korona döneminde de uzun vadeli araştırmalarda da cinayetleri ve diğer şiddet vakalarını istatistik olarak ele aldığımızda aynı bulgularla yapabilecek birçok farklı yorum var.
Ancak 2020’de şiddetin niteliğinin, eril kültürün her şeye nüfuz etme gücünün ya da bazen sadece günlük hayatın kadınlar üzerindeki ağırlığının genel anlamda aynı kaldığını söylemenin yanlış olmayacağını düşünüyorum.
Cinayetlerin bahaneleri yine boşanmalarının üzerinden yıllar geçtiği halde “kıskançlık”, erkeğin kendisinden ayrılmak isteyen kadını “sevmesi”, ekonomik krizlerin sorumlusu kadınlarmış gibi sıkıntılı dönemlerde hep kadına yönelen şiddetin ismi olan “ekonomik sıkıntılar” ya da indirim kovalamak üzere uydurma bir bahanesi bile olmayan “Sinirlendim, öldürmüşüm.”
Kısacası 2020’de de erkek şiddeti, aynı niteliklerle ve aynı şiddetle devam etti, erkekler kadınları sırf kadınlar kafalarında “insan” konumunda olmadığı için öldürdü, darp etti, onlara taciz ya da tecavüz etti, baskıladı, dışladı, ayırdı, kınadı, yargıladı.
Sonra da yaşadıklarını anlatan kadınlara inanmadı. Kısacası 2020 gibi her şeyi zorla dönüştüren, değiştiren, izole eden olağanüstü bir yılda bile erkek şiddeti aslında hiç değişmedi. (EÖ/EMK)
Görsel:csgorselarsiv.org / Dilek Sarıgül