Bir süredir coğrafi olarak Türkiye'den uzakta ve Çin'e yakın yaşadığım için 216 özetini Çin odaklı yapayım.
2016 Çin için çok hareketli bir yıl oldu.
Öncelikle Trump’ın seçilmesi yeni yılda Çin ve çevre ülkelerde büyük değişikliklere yol açabilir. Tahmin edilemez bir kişilik olarak karşımıza çıkan Trump’ın seçim kampanyasındaki Çin karşıtı programı uygulayıp uygulamayacağını göreceğiz. Ancak, Çin ile ABD ekonomileri arasında karşılıklı bağımlılık ilişkisi olduğu için Trump’ın çok fazla pazarlık payı olamayacak. ABD, başkanın söz verdiği gibi yalıtılmış bir askeri ve ticari politika izlerse, ortaya çıkan güç boşluğunu Çin’in doldurması gecikmeyecektir. Çin’in ekonomik gücüne karşı ABD önderliğinde ekonomik bir hat örmeyi hedefleyen Pasifik Aşırı Ortaklık’ın Trump ile birlikte rafa kaldırılması bile, Çin’in yılı kazanımlarla kapattığını gösteriyor.
Latin Amerika ve Afrika
Bu yıl Çin’in Afrika ve Latin Amerika yatırımları arttı. Bu yatırımlar hükümetlerce çoğunlukla olumlu karşılansa da, kimi ülkelerde çeşitli gösterilere neden oldu. Bu projeler doğal yaşamı tehdit ettikleri ve yerlileri yerlerinden yurtlarından ettikleri için hak örgütlerinin hedef tahtasına oturmuş durumda. Öte yandan, bu yatırımlar ülkeler için istihdam sağladığı ölçüde daha olumlu algılanabiliyor. Bu süreçte Çin’in bu iki kıtadaki altyapı ağırlıklı projelerine ek olarak kimi fabrikalarını Afrika’ya kaydırması dikkate değer bir gelişme. Çin’de işçi ücretleri arttıkça Çinli kapitalistlerin başka iş gücü pazarlarına yönelecek olması bir sürpriz değildi; ancak Çin’in bu pazarlara Afrika’yı da katması, üstelik bu kadar hızlı hareket etmesi beklenmedik bir gelişmeydi. Afrika’nın eksiği altyapıydı; bu eksiğin ortadan kaldırılmasıyla Afrika’nın önemli bir üretim merkezine dönüşmesi sözkonusu. Ancak uluslararası kapitalistleri Afrika’dan kaçıran bir diğer neden, siyasal istikrarsızlıktı. Bu projelerin aynı zamanda bir nebze de olsa istikrar sağlaması umuluyor. Bugün ABD-Çin ilişkisinde de geçerli olduğu gibi, Çin ekonomisindeki bir yavaşlama Afrika ekonomisini yakından etkiliyor.
Pakistan'dan Arap Dünyasına geçiş
Çin’in küresel işgücü ve pazar atağı bununla kısıtlı değil. Çin, Pakistan ve Mısır gibi kilit ülkelerle de bu yıl ilişkilerini güçlendirdi. 2016’da, Çin’in lider kadrosunun ticaret anlaşması imzalamak için yurtdışına çıkmadığı bir hafta neredeyse yok gibiydi. Pakistan hem Orta Asya’daki Çin hegemonyası için hem Arap dünyasıyla Çin arasında altyapı bağı kurabilmek için hem de bölgedeki Hint etkisini hafifletmek için ideal bir müttefik olarak görülüyor. Aslında bu ideal durum yeni de değil. Pakistan’ın çift yumurta ikizi kardeşi Hindistan’dan ayrılmasından sonra, iki ülkenin de düşman tanımında okları birbirine çevirmesi, Çin’in işine yarıyor. Öte yandan askeri rejim nedeniyle dış ticareti zayıflayan Mısır da Çin’in ilişkilerini geliştirebileceği bir aday ülke.
Pire limanı artık bir Çin limanı
Çin’in bu dönem ABD’deki ve özellikle de Avrupa’daki atakları dikkate değer. Bir kere Yunanistan’dan Pire Limanı satın alındı. Bu liman, ‘Bir Kuşak Bir Yol’ projesinde, Avrupa’ya açılan kapı işlevi görecek. Obama'nın bir şirketin Çinlilere satışını askeri güvenliği gerekçe göstererek engellemesi, Avustralya'da ‘milli çıkarlar’a aykırı olduğu gerekçesiyle kimi şirketlerin Çinlilere satışının durdurulması, yine Avustralya’da elektrik hizmeti sağlayıcısını satın almak isteyen Çinli şirketlere izin çıkmaması gibi örnekler, Çin karşısında dünyanın büyük güçlerinin korkusunu gösteriyor. Bir yandan da, Brüksel'de işçiler Çin'den ithal ucuz çelik ürünlerini protesto ediyorlar.
Almanya'da Çin korkusu
Artık ‘serbest piyasa’ gibi anlayışlar geçer akçe olmaktan çıkıyor ve bunun başını ‘Batı’nın çekmesi dikkat çekici. Benzer kaygılar Almanya'da da var. Alman teknoloji şirketlerinin 'meslek sırrı' olan bilgilerinin hızla Çinlilerin eline geçmesinden korkuyorlar. Bir Alman robot şirketinin Çinlilerce satın alınmasını önlemek için Avrupalı sermaye sahiplerinden oluşan bir birlik işe koşuluyor. İngiltere'de Fransız-Çin ortak yatırımıyla ülkenin son yıllardaki ilk nükleer santrali inşa ediliyor. Çin’in Frankfurt Havaalanı’nın yeni sahibi olması, Çinlilerin Fransa'da tarım için toprak satın alması, ejderha ülkenin Doğu Avrupa yatırımları vb. gibi örnekler Çin’in küresel ekonominin başat oyuncularından biri olarak daha çok konuşulacağını gösteriyor. Zaten Çin'in yakında dünyanın en büyük ekonomisi olması bekleniyor. Beijing milyarder sayısında New York'u sollamış durumda. Çin’in bu tür doğrudan dış yatırım, birleşmeler ve satın almalar dışında, Bir Kuşak Bir Yol, Asya Altyapı Yatırım Bankası ve Şanghay İşbirliği Örgütü gibi küresel ölçekli girişimlerle büyük etkileri olmakta. Çinli turistlerden medet uman birçok ülke var. Çinliler gezmek için, doğal olarak yakın ülkeleri yeğliyor; ancak gelir artışıyla birlikte yolculuk mesafeleri de uzuyor. İnterpol başkanının Çin'den çıkması da Çin’in hegemonik yükselişi adına not edilmeli. Bu gelişme, Çin’de yolsuzluğa karşı mücadelenin güçleneceğine yoruluyor; ancak tersine, Çin sistemi, İnterpol’ü kendi çıkarlarına ve ihtiyaçlarına göre dönüştürebilir bile. Çin’in bir süper güce dönüşmesinin bir diğer belirtisi olarak uzay çalışmalarındaki ilerlemeler anılabilir.
Hollywood
Çin’in yükselişi, küresel kapitalizmin kurallarının yeniden yazılmasını gerektiriyor. Bir Çinli şirketin Hollywood'da önemli satın almalar gerçekleştirmesi de, Amerikan kültür dünyasında kaygı yarattı. Bunun Çin ve Çinlilerle ilgili Hollywood hegemonyasının kırılması gibi bir etkisi olması bekleniyor; ‘Batı’, ötekini kendi lensinde temsil ederken, ona konuşma hakkı vermiyor. Ancak ‘Batı’dan bakınca, Çinli şirketlerin sahaya inişiyle Hollywood’da ifade özgürlüğünün kalmayacağı gibi bir algı oluşmuş durumda.
Çin uluslararası arenada sporda da etkili olmaya başladı. Çinli bir şirket, FİFA'nın sponsorluğunu aldı. Çin'de spora ve özellikle futbola ayrılan kaynakların astronomik rakamlara ulaşması sözkonusu. Milan Spor Klübü'nün Çinlilere satılmasını da burada not edelim.
Çin odaklı gerilimler
Yeni yıl Çin’e sorunlu bölgeleri ve çevre ülkelerle ilişkileri açısından yeni zorluklar getiriyor. Güney Çin Denizi (diğer adıyla, Doğu Vietnam Denizi) anlaşmazlığı, Çin’in komşu ülkelerle ve ABD'yle ilişkilerini geriyor. Aynı biçimde, Japonya-Çin arasındaki ada ve kara suları anlaşmazlığı ve iki ülkenin de daha militarist ufuklara doğru yol alması zaten gergin olan ilişkileri daha da kötüleştiriyor. Filipinli Duterte'nin Çin'le yakınlaşması beklenmedik bir gelişmeydi. Bu, bölgedeki Amerikan egemenliğini kırmakta bir domino taşı işlevi görebilir. Öte yandan, yargısız infazları savunması ve belediye başkanı olduğu dönemde bizzat kendisinin de kimi suçluları infaz ettiğini söylemesi, ileride onun toplu cinayetten ömür boyu hapse atılması gibi sonuçlar doğurabilir. Dolayısıyla, Duterte’nin Çin desteğinin temellerinin pek de sağlam olduğu söylenemez.
Hong Kong'da anakara Çin'i karşıtı protestolar; Tayvan'da Amerikan yanlısı bir başkanın seçilmesi, Trump'la telefonlaşması ve bağımsızlık yanlısı hareketin ivme kazanması; Dalai Lama’nın dünya liderleriyle görüşmesinin ve Hindistan başta olmak üzere çeşitli ülkelere ziyaretlerinin Çin’le sözkonusu ülkeler arasındaki ilişkileri bozması; Myanmar’da önceki askeri rejimin tersine ülkenin yeni hükümetinin Çin yanlısı olmaması, ancak yine de ‘Batı’ ile Çin arasında bir denge tutturmaya çalışması gibi olgular yeni yılda da Çin’i meşgul etmeye devam edecek. Endonezya Çinlilerini zor günler bekliyor. Başkent Cakarta'nın Çinli Hıristiyan valisine yönelik büyük çaplı protestolar ve sonrasındaki gelişmelerin 1998'de olduğu gibi ülkedeki Çinlilere yönelik saldırılara yol açmasından korkuluyor.
İki çocuk politikası yürür mü?
Şimdi de iç gelişmelere bakalım: Bu yılın en önemli gelişmelerinden biri, tek çocuk politikasının iki çocuk politikasına dönüştürülmesiydi. Ancak kentlerde anne-babaların, ikinci bir çocuğa bakmak çok masraflı olacağı için tek çocuğu yeğleyecekleri düşünülüyor. Bu politikanın çıkış noktası, yaşlanan toplumun yaş dağılımını dengelemekti. Ancak, Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde olduğu gibi çocuk için sosyal destek sağlanmadığı sürece, bu politikanın başarılı olma olasılığı pek de yüksek değil.
Sosyal medya sansürü
Bir diğer nokta, sosyal medya sansürüyle ilgili. Çin’de Google, Facebook, Twitter vb. bloklanmış durumda. Çin, dünyanın en çok internet kullanıcısına sahip ülkesi olsa da, ülke nüfusunun neredeyse yarısı internet kullanmıyor. Facebook'un hükümetin sansürüne uyarak Çin'e girme girişimleri etkili olacak gibi görünüyor. Zuckerberg’in eşinin Çinli olması bu ilişki sürecini hızlandırmış olabilir. Twitter'ın yeni atanan Çin müdürünün daha önce Çin ordusunda yazılımcı olarak çalışmış olması, daha fazla sansür beklentisi yaratıyor. Yeni yılda Çin’de sosyal medya sansürünün hafiflemesi gibi bir durum söz konusu değil; aynen devam edecek gibi görünüyor.
Hava kirliliği
Birçok Çin şehrini cehenneme çeviren hava kirliliği, Çin’de daha çok konuşulacağa benzer. Hükümetin bu konuda çeşitli girişimleri olsa da, bu, kısa erimde çözülmesi zor bir sorun. Çin, hak arama mücadeleleri açısından da pek iç açıcı bir tablo sergilemiyor. Jiangxi’de bir iş kazasında (aslında ‘iş cinayeti’ demeli) onlarca işçinin ölmesi ve başka bir olayda onlarca madencinin yer altında can vermesi gibi örnekler sıradanlaşıp kanıksanıyor. Dahası, kendisini ‘insan hakları ihlaliyle’ suçlayan ABD’ye Çin’in artık vereceği bir yanıt var: “Asıl siz insan haklarını ihlal ediyorsunuz. Amerikan askerleri üs kurulan ülkelerde yerel halka kötü muamele yapıyor.” Yine de, Çin’de binlerce protesto gerçekleşmesi önemli. Özellikle, isyancı bir balıkçı köyü olan Wukan hakkında çok konuşuluyor.
Neler konuşulmadı?
Peki Çin'de konuşulması gerekirken neler konuşulamadı?
Öyle çok şey var ki. Panama Belgeleri konuşulamadı örneğin. Sansür, ifade özgürlüğünü hedefliyor. Mümkünse düşünme; düşünüyorsan ifade etme; ifade ediyorsan eyleme geçme vb. vb. Çin’in bir küresel güce dönüşmesinin ülkenin siyasal yapısında yumuşamaya yol açacağı düşüncesi gerçekçi değil. Tam tersine, daha zorlu bir dönem bekliyor özgürlük ve demokrasi tutkunlarını. Yine de şöyle bir gerçek var: Artık üç lafımızdan biri, Çin hakkında olmak zorunda olacak. Bu sürece iyi hazırlanmalı. (UBG/HK)