İş sağlığı ve güvenliğinde 2013 yılı ile birlikte farklı bir anlayış başlayabilir. 6331 sayılı yeni İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, yükümlülükleriyle birlikte 1 Ocak 2013 tarihinden itibaren yürürlüğe giriyor.
Kanunun en önemli yanı, işyerlerindeki sağlık ve güvenlik önlemlerinin hayata geçirilmesinden sadece işverenleri yükümlü tutmaması.
Evet, 1 Ocak 2013 tarihinden itibaren, işyerindeki sağlık ve güvenlik önlemlerinin alınmasından nihai anlamda yine işverenler yükümlü olacak ama hayatın akışı içinde, işyerinde hizmet verecek işyeri hekimi, iş güvenliği uzmanı, yardımcı sağlık personeli gibi profesyonellerin, çalışan temsilcisi, destek eleman gibi asli görevleri yanında, sağlık ve güvenlik önlemleri konusunda görev almak üzere özel olarak donatılmış ve bilgilendirilmiş elemanların, ortak alanı paylaşan işverenlerin sağlık ve güvenlik önlemlerini alma konusunda işbirliği ve koordinasyon içinde bulunma yükümlülükleri, iş merkezi yönetimlerinin, sağlık ve güvenlik önlemleri bağlamında iş merkezinde kurulu işverenleri koordine etme, tehlike içeren aykırılıkların giderilmesini isteme, yerine getirmediğinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına bildirme gibi farklı yaklaşımlarla, işyerlerinde sağlıklı ve güvenli ortam yaratmanın alt yapısı oluşturulmak isteniyor.
İşverenler risk analizi yapacaklar, önlemleri alacaklar
6331 sayılı Kanunun en önemli yaklaşımı, işverenlerin işyerlerinden ve çevreden gelebilecek tehlikelerin risk olasılıklarını değerlendirerek alınacak önlemlerin belirlenmesine çalışacak olmasıdır.
Elbette, iş risk analizi ve önlemlerin tespitinde, doğrudan istihdam edilerek veya ortak sağlık ve güvenlik birimlerinden hizmet alınarak işyerlerinde görev yapacak işyeri hekimleri ve iş güvenliği uzmanlarından ve gereksinim duyulursa dışardan alınacak teknik hizmetin katkılarıyla, iş riski analizi yapılacak olsa da, bu yaklaşımın temel özelliği, tepkisel değil, önleyici bir anlayışın öne çıkmış olmasıdır.
Üstelik, iş riski analizleri belli periyodlarla veya işyerindeki riskleri değiştiren durumlar olduğunda yenileneceği gibi işverenler, alınmış önlemleri, günün koşullarına uygun hale getirecekler, mevcut durumun daha iyi olmasına çalışacaklardır. Yani risk tespitleri ve önlemleri her vesile ile gözden geçirilerek gereksinime göre yenileneceklerdir.
Çalışanları bilgilendirecekler ve eğiteceklerdir
İşverenler, 6331 sayılı Kanun uyarınca, çalışanlara yasal hakları ve sorumlulukları, mesleki riskler ve önlemleri konusunda bilgiler verecekler, sağlık ve güvenlik eğitimine tabi tutacaklar, bu eğitimleri değişen verilere göre, gereksinimlere göre tekrarlayacaklardır.
Çalışanların, önlemlerin alınması için uyarıda bulunabilmesi, öneriler yapabilmesi konusunda katılımcı olmaları sağlanacaktır.
Yani, işyerinde tehlike gösteren bir durumu tespit ederek önlem alması için işverene söylediğinde artık, işveren çalışana, "tamam sen işine bak" diyemeyecek, bu uyarıyı dikkate alarak derhal gidermeye çalışacaktır.
Sağlıklı ve güvenli çalışmaya yönelik seçimler yapılacak
İşverenler, 6331 sayılı Kanunla, işyeri binasının tasarlanmasından, iş ekipmanlarının seçimine, çalışma şeklinin ve üretim metodunun belirlenmesine kadar çeşitli konularda sağlık ve güvenlik koşullarına uygun olmalarına göre tercihlerde bulunacaklardır. Çalışanlara verdikleri görevlerin sağlık ve güvenlik açısından uygun olmasına dikkat edeceklerdir.
Yani, çalışanın sağlık ve güvenliğini bozacak bir görev verildiğinde veya çalışma şeklinin, üretim metodunun tehlike oluşturduğu yönünde tespitler yapıldığında bu uyarıların dikkate alınması ve gereğinin yerine getirilmesi gerekecektir.
Tahliye ve önleyici planlar
İşverenler, acil durum, ilk yardım, tahliye, yangın gibi olasılıklara karşı, önleyici planlar, tahliye planları oluşturacaklar ve ayrıca bir talimat olmaksızın planlarda yer alan uygulamaları yerine getirmeleri yönünde çalışanları talimatlandıracaklardır.
İşyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanından hizmet alma yükümlülükleri
6331 sayılı Kanun, "işçi" kavramı yerine "çalışan" kavramını kullanıyor. Çıraklar, stajyerler de çalışan kavramı içinde yer aldığından, işyerinde bir çırak veya stajyer de çalışsa, bu işyeri kanun kapsamına girecektir.
6331 sayılı Kanuna göre artık bir çalışanı olan işyeri işverenleri de, işyerinin ticari veya sınai işyeri olmasına bakılmaksızın girdiği tehlike sınıfına ve çalışan sayısına bağlı olarak hesaplanacak sürede işyeri hekiminden ve iş güvenliği uzmanından hizmet alacaklardır.
Tam zamanlı hizmet alma yükümlülüğü işyerlerinin girdiği tehlike sınıflarına göre, çok tehlikeliden tehlikeliye ve az tehlikeliye doğru sırasıyla 500, 750 ve 1000 çalışanın bulunmasına bağlı tutuluyor.
Bu nedenle, işyeri hekiminden ve iş güvenliği uzmanından genellikle kısmi süreli hizmet alma yükümlülüğü doğacağından ya, kısmi süreli olarak istihdam edilecekler ya da bu elemanları bünyesinde bulunduran, yeterli donanıma sahip, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'ndan tastikli Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimlerinden ücreti karşılığında hizmet olarak temin edileceklerdir.
Artık tüm işyerlerinde işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı hizmet vereceğinden bu profesyonel elemanlar, sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamı sağlamaya çalışacaklar, işyerinde iş riski analizi yapılmasına ve buna göre alınacak önlemlerin belirlenmesine yardımcı olacaklardır.
Çalışan temsilcisi ve destek eleman katkısı
Söz konusu profesyonellerin yanında, çalışanlarla işverenler arasında, sağlık ve güvenlikle ilgili konuları ele almak, önlemler konusunda uyarıda bulunmak veya öneri getirmek, işyerindeki iş sağlığı ve güvenliği kurulunda asli üye olarak görev yapmak üzere, çalışanlar arasından çalışan temsilcileri belirlenecektir.
Çalışan temsilcileri, işyerinde çalışan sayısına göre 1 ile 6 arasında değişecek sayıda öncelikle işçilerin kendi aralarından seçmesi yoluyla seçmiyorlarsa, işveren tarafından belirlenecektir.
Yine işverenler, asli görevleri yanında, iş sağlığı ve güvenliği açısından koruma, önleme, acil durum, ilk yardım, yangın hallerinde devreye girmek üzere, çalışanlar arasından yeteri kadar donatılmış ve bilgilendirilmiş destek elemanları aracılığıyla sağlıklı ve güvenli çalışma ortamı yaratmaya çalışılacaklardır.
Aynı ortamı paylaşan işverenlerin sorumlulukları
1 Ocak 2013 tarihinden itibaren ilk defa, aynı ortamı paylaşan işverenler, sağlık ve güvenlik önlemlerini işbirliği ve koordinasyon içinde alacaklar, diğer işyerlerini olumsuz etkileyebilecek riskler konusunda işverenleri ve çalışan temsilcilerine bilgi verecekler böylece, bir işyerinden diğerine ulaşabilecek tehlikeler önlenmeye çalışılmış olacaktır.
İş merkezi yönetimlerinin görevleri
Aynı şekilde organize sanayi bölgeleri, siteler, alışveriş merkezleri gibi iş merkezlerinin yönetimleri de, iş merkezinde yer alan işverenlerin sağlık ve güvenlik önlemlerini koordineli bir şekilde almalarını sağlayacak, birinde diğerini olumsuz etkileyecek bir tehlike tespit edildiğinde bunu gidermesini isteyecek önlem alınmazsa, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına bildirecektir.
Görüleceği üzere 6331 sayılı Kanunun en önemli farkı, iş riski analizi yapma ve alınacak önlemlerin belirlenmesinde, işverenleri tek başına bırakmaması, çalışanların, profesyonellerin, ortak alanı paylaşan işverenlerin, iş merkezi yönetimlerinin müşterek çabalarıyla sağlıklı ve güvenli çalışma ortamını sağlamaya çalışmak istemesidir.
Kanun Kapsamı
6331 sayılı Kanuna göre, artık "işçi" statüsü değil, çıraklar, stajyerler dahil, işçiler, gazeteciler, gemiciler, devlet memurları, kamudaki sözleşmeli personeller "çalışan"lar kapsamına alınmıştır. Bu nedenle sayıya bağlı yükümlülükler belirlenirken, işyerinde çalışan bu elemanların tamamı dikkate alınacaktır.
6331 sayılı Kanun, kamu ve özel kesim ayırımı yapmaksızın tüm işyerlerinde ve faaliyetlerde uygulanacaktır.
İstisna tutulan faaliyetler
Sadece, fabrika, dikimevi, bakım merkezleri hariç Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK); Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT); Kolluk Kuvvetleri; acil durum ve ilk yardım birimlerinin müdahale faaliyetleri; ev hizmetleri; yanında eleman çalışmayan kendi adına ve hesabına mal veya hizmet üretenler; hükümlü ve tutuklulara uygulanan infaz hizmetleri bağlamında meslek edindirme, eğitim vb faaliyetler, 6331 sayılı Kanun uygulamasından istisna tutulmuşlardır.
Hizmet almada erteleme
6331 sayılı Kanuna göre, işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanından hizmet alma yükümlülüğü, elli ve daha fazla çalışanı olan işyerlerinde 1 Ocak 2013 tarihinde, 50'nin altında çalışanı olan tehlikeli ve çok tehlikeli işyerlerinde 1 Temmuz 2013, az tehlikeli işyerlerinde ise 1 Temmuz 2014 tarihinde yürürlüğe girecektir.
Kamu kurumlarındaki yürürlük süresi ise, çalışan sayısına bakılmaksızın 1 Temmuz 2014 tarihi olarak belirlenmiştir.
Keza, iş güvenliği uzmanları işyerlerinin tehlike sınıfına göre farklı kategoride belge sahibi olacaklardır.
Az tehlikeli işyerlerinde (C) sınıfı, tehlikeli işyerlerinde (B) sınıfı, çok tehlikeli işyerlerinde ise (A) sınıfı belge sahibi iş sağlığı ve güvenliği uzmanı çalışabilecektir.
Ancak, sayısal yeterlilikleri dikkate alınarak iş güvenliği uzmanlarının belgelerinin seviyeleri açısından da geçici kolaylık sağlanmıştır. Buna göre, üç yıl süresince (C) sınıfı belgeye sahip iş güvenliği uzmanları tehlikeli işyerlerinde; (B) sınıfı belgeye sahip iş güvenliği uzmanları ise dört yıl süresince çok tehlikeli işyerlerinde hizmet verebileceklerdir.
Mali destek
Kamu işyerleri hariç, dokuz ve altında çalışanı olan tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfa giren işyerlerinde doğrudan, az tehlikeli işyerlerinde ise Bakanlar Kurulu karar alırsa, sağlık ve güvenlikle ilgili olarak yapılacak harcamalar Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından karşılanacaktır.
Bu amaçla SGK, kısa vadeli sigorta dallarından yapılacak kesinti ile bir fon oluşturacaktır. SGK tarafından yapılacak mali desteğe karşın işyerinde kayıt dışı çalışan belirlenirse, yapılmış yardımlar faizi ile birlikte geri alınacağı gibi söz konusu mali destekten işverenler üç yıl boyunca yararlanamayacaklardır.
İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulu
50 ve üstünde çalışanı olan her işyerinde ticari veya sanayiden olup olmadıklarına bakılmaksızın altı aydan fazla süren işyerlerinde,"İş sağlığı ve güvenliği kurulu" kurulacaktır.
Bu yükümlülüğün başlangıç tarihi 1 Ocak 2013 olarak belirlenmiştir.
Bu kurullar, işyeri hekimi, iş güvenliği uzmanı, çalışan temsilcisi ve işverenin başkanlığında faaliyet gösterecek olup, işyerine ilişkin mesleki riskleri, alınacak önlemleri belirleyecekler ve yazılı iç talimatlara dönüştüreceklerdir. Yakın ve ciddi bir tehlike iddiası ortaya çıktığında bunu inceleyip sonuçlandıracaklar, çalışanların sağlık ve güvenlik eğitimlerini yapacaklardır.
6331 sayılı Kanuna göre, altı aydan fazla süren asıl işveren alt işveren ilişkisinde, her ikisi de 50'nin altında çalışanı olduğu için iş sağlığı ve güvenliği kurulu kurma yükümlülüğü içinde bulunmasalar da, toplam çalışan sayısı 50'yi geçiyorsa, o zaman asıl işverenin sorumluluğunda birlikte iş sağlığı ve güvenliği kurulu kurulacaktır.
Çalışmaktan kaçınma ve müdahale hakkı
6331 sayılı Kanuna göre, işyerinde ciddi ve yakın bir tehlike olduğunda çalışanlar bunu işverene veya varsa iş sağlığı ve güvenliği kuruluna bildirecekler, konu incelenecek doğru olduğu anlaşılırsa ve önlemi alınamamışsa, çalışanlar iş görme borcunu askıya alacaklar ve önceden hazırlanmış planlara göre güvenli yerlere çekileceklerdir.
Önlem alınıncaya kadar çalışma borçlarını askıya alan çalışanların ücretleri, sözleşmeden veya kanundan doğan hakları aynen ödenecektir. Hatta, ciddi ve yakın tehlike önlenemez nitelikte ise, çalışanlar yukardaki prosedüre uymadan güvenli bir yere çekilmek üzere işi bırakabileceklerdir.
Daha da önemlisi, yakın, ciddi ve önlenemez bir tehlike ortaya çıktığında bildirilecek amir yoksa, çalışanlar kendi donanımları ve bilgileri çerçevesinde müdahale ederek tehlikenin büyümesini önlemeye çalışacaklar, ihmal ve dikkatsizlikleri olmadıkça sonuçlarından sorumlu olmayacaklardır.
Faaliyetin durdurulması
İş denetimlerinde faaliyetin durdurulması kararını veren müfettişin raporu, üç iş müfettişinden oluşan heyet tarafında değerlendirilecek ve uygun görülürse gereği için mülki amirliğe gönderilecek ve mülki amirlik faaliyeti durduracaktır. Ancak acil ve hayati durumlarda, komisyon incelemesine kadar müfettiş faaliyeti bizzat durdurabilecektir.
Metal, maden, yapı işleri, tehlikeli kimyasalların kullanıldığı tekstil işyerleri ile büyük endüstriyel kazaların olma olasılığı olan işyerlerinde, iş riski analizi yapılmamışsa, faaliyetleri durdurulacaktır.
Büyük endüstriyel kazaların önlenmesi
Büyük endüstriyel kaza olma olasılığı olan işyerleri, kaza önleme politika belgesi veya güvenlik raporu hazırlayıp Bakanlığa sunmadan faaliyete geçemeyeceklerdir. Bakanlık güvenlik raporunu içerik ve yeterlilik açısından inceleyecektir.
Hedef
Görüleceği üzere, 6331 sayılı Kanun, sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamının sağlanabilmesi için pek çok açıdan düzenlemeler yapıyor, sağlık ve güvenlik işinin salt işverenlere ait bir yükümlülük olmadığını, iş kazalarının ve meslek hastalıklarının tüm rol alan oyuncuları tarafından birlikte yapılacak çalışmalar sonucunda iyileşebileceği gerçeğini gündeme getiriyor.
Bu düzenlemeler ışığında, işverenler, çalışma ortamını hazırlarken dikkatli olacak, çalışanlar sağlık ve güvenlik koşularını sağlamak için alınmış önlemlere uygun hareket edecek, profesyoneller, destek elemanlar, aynı ortamı paylaşan işvereneler, iş merkezi yönetimleri el birliği ile sağlıklı ve güvenli çalışma ortamı yaratmaya çalışacaklardır.
Böyle davranıldıkça, Tuzla olaylarının önüne daha etkin olarak geçebilme olasılığı belirecek, sadece işyerindeki değil çevreden gelebilecek tehlikeler de risk olarak değerlendirileceğinden, iş merkezi yönetimleri de yükümlü olacağından bunların hep birlikte sağlıklı ve güvenli ortam oluşturmaya çalışmaları halinde bu yaklaşımı içselleştirmeleri oranında, Davutpaşa'daki patlamanın bir daha olmaması için daha uygun bir hukuki alt yapının var olduğundan söz etmek sanırım fazla iyimser bulunmayacaktır. (DK/BA)