Hükümete ve Meclise sesleniyoruz: 2011'de artık muş gibi yapmayı bırakın, düşünmenin suç olduğu, fikirleri açıklamanın aforoz edildiği bugünkü tabloyu değiştirmek için ortak ve samimi bir irade sergileyin ve buna neden olan tüm yasal düzenlemelere son verin!
Ekonomide hayli atılgan görünüyorsunuz ancak iş insanınızın en temel insan haklarına önem vermeye gelince kafa karışıklığınız tüm dünyaya rezil olmadıkça çözülmüyor!
Avrupa Birliği'nin yeni üyelerinden Macaristan da, Türkiye gibi yanlış yollara sapınca neler olmuş biliyor musunuz?
Macaristan, haberlerde "politik dengeliliği" göz ardı eden medyaya ağır para cezaları öngören yasayı kabul edince komşu Hırvatistan'da Yazarlar Birliği, PEN Yazarlar Kulübü yetkilileri ve bazı tanınmış yazarlar Macaristan hükümetini ortak bir mektupla uyarmış: "2011'de Macaristan'ı Türkiye mi benzetmek istiyorsunuz?"
Anlayacağınız dillere düştük!
Mektupta Türkiye, Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Orhan Pamuk gibi tanınmış yazarlarını mahkemelerde süründüren ve gazetecileri hakkında da onlarca dava açan bir ülke olarak tanımlanıyor; Macaristan'ın gelecek yıl Türkiye'yle birlikte anılmasından kokuluyor.
Korkacak ne oldu ki demeyin! 2010, Türkiye'nin Basın Özgürlüğü anlamında dünya ölçeğince gerilediği ve AB'yle üyelik müzakereleri yapan bir ülke olarak en azından yerkürenin kuzey batısında bu açıdan oldukça ümit kırdığı bir yıl oldu.
Türkiye, 178 ülke içerisinden bir önceki yıla göre 20 sıra gerileyerek 138. sıraya düştü!
Bir kere, Terörle Mücadele Yasası (TMY) en azından basın için sınırlandırılmadıkça Türkiye'de demokrasiye geçişten hiçbir zaman söz edilemeyecek. Kürt Sorunu'nun çözümü konusunda açık bir uzlaşma zemininden uzak duran hükümet bilmeli ki, bu yasa basın özgürlüğünün iradesini 2010'da adeta medyanın elinde aldı!
Sistematik şekilde PKK örgütüyle ilgili haber ve yazılara yer vererek "örgüt propagandası yaptıkları" iddiasıyla Kürtçe çıkan Azadiya Welat gazetesinin eski yazı işleri müdürlerine yüzlerce yıl hapis cezası verildi.
Vedat Kurşun 166,5 yıl, Emine Demir 138 yıl ve Ozan Kılınç 21 yıl 3 ay hapse mahkum edildi. Kurşun ve Kılınç hapiste; Demir'se içeriye tıkılmak için aranıyor. Heviya Jine gazetesinden Gurbet Çakar ve Berivan Eker, Hawar gazetesinden Bedri Adanır halen hapisteler. TMY'den yargılananların ve mahkum olanların listesi geçen gün BİA Medya Gözlem Raporu'nda sıralandı zaten...
Dillere düşmemize neden olan bir başka uygulama da şu İnternet Yasası garabeti! İnternet aleminde on binlerce Atatürk videosu varken onun anısına hakaret ettiği düşünülen on video yüzünden YouTube sitesini yüz binlerce kişiye neredeyse üç yıl süreyle haram ettik!
Ama şöhretimiz bitecek gibi değil...
Hükümet ve parlamento, onca uyarılara kulak tıkayarak yenilediği Ceza Yasası'nın (TCK) 20'yi aşkın maddesiyle "basın özgürlüğü düşmanı" olduğunu daha ilk yıl içerisinde anladıysa da bizden beş yıldır "idare etmemizi" istedi. Şimdiyse, kapsamlı bir reform ve vizyon değişikliği yerine "yama"ya niyetli. Neyi gizlemek için?
Yamayla Türkiye'de ayaklar altına alınan editoryal bağımsızlığı gizleyebilecek misiniz? Finans sektörüyle ilgili kaç eleştirel haber yayımlanabiliyor Türkiye'de? Devlet, yurttaş ve gazeteciye ne kadar bilgi sunmaya açık?
Düşünce dünyamız yamasız olsun
Yamanız sadece TCK'da iki maddeye rötuş getirecek; peki 700'ü aşkın gazeteciye açılan 4 bini aşkın dava bine inince ayıp ortadan kalkmış mı olacak? Akreditasyonda ayrımcılık rezaleti son bulacak mı?
Hükümetten, ana muhalefet partisinden, mecliste grubu bulunan ve bulunmayan tüm siyasi partilerinden, günümüz çağdaş dünyasının benimsediği temel hakları, herhangi bir pazarlığa oturtmadan yeniden değerlendirmeye, müzakere etmeye ve yurttaşın günlük yaşamına yansıtmaya çağırıyoruz.
2011 yılı, toplumun ve onun bir kesimi olarak gazetecilerin, birbiriyle zıtlaştığı, birbirini dışladığı değil, ortak yurttaş bilinciyle asgari haklarının peşine düşmede ortaklaştığı bir yıl olsun! (EÖ)