1980'li yıllarda ülkemizde uygulanmaya başlanan neoliberal politikalar çerçevesinde tarım ve hayvancılığı destekleyen, girdi ve teknoloji sağlayan kurumlar ya özelleştirildi veya tasfiye edildi. Kamunun üstlendiği rolü özel sektörün alması için birçok yasal düzenleme yapıldı, çeşitli teşvikler uygulandı.
Bu teşviklerden küçük ve orta ölçekli işletmelerden çok büyük işletmeler yararlandılar. Bunun en çarpıcı örnekleri hayvancılıkta gözlemlendi. Örneğin 2002-2010 döneminde 50 başın üzerinde büyükbaş hayvan barındıran işletme sayısı 5 kata yakın artarak 4.300'den 20.000'e çıktı.[2]
Uygulanan yanlış politikalardan dolayı son 30 yılda hayvan varlığı 85 milyondan 38 milyona düştü, et üretimi geriledi. Uygulanan politikaların yıkıcı etkisi, 2010 yılında hayvancılıkta açık bir şekilde ortaya çıktı. Et fiyatlarındaki artışları ithalatla kontrol etmeye, hayvancılığı ithalatla terbiye etmeye karar veren iktidar, 30 Nisan 2010 tarihinde Et ve Balık Kurumu (EBK) tarafından kasaplık canlı sığır ithal edilmesine karar verdi.
Daha sonra sırasıyla besilik hayvan, damızlık, koyun, kuzu ve sonunda karkas et ithalatı için kapılar açıldı. Canlı hayvan ithalatında yüzde 135, karkas et ithalatında yüzde 225 olan gümrük vergileri EBK'nin açtığı ihaleler için sıfırlandı. Sonra özel sektöre de ithalat izni verildi. Besi amacıyla hayvan ithalatında gümrük vergisi sıfırlandı.
Kasaplık hayvan ve karkas ette yüzde 30'a kadar düşürüldü. Cumhuriyet tarihi boyunca ilk kez kurbanlık hayvanlar ithal edildi. Hükümet 22 Aralık'ta ithalat iznini süresiz olarak uzattı. Yerli üretilen etin ithal etle rekabet etme imkânı kalmadığı gerekçesiyle birçok besi işletmesi (Banvit, Koç gibi) üretimini durdurdu. Böylelikle hayvancılık sektörü tümüyle ithalata bağımlı hale geldi. Dışa bağımlılığın faturası önümüzdeki yıllarda çok ağır bir bedelle ödenecek.[3] 2010 yılında ithal edilen kasaplık hayvan ve et ithalatının faturası ise 600 milyon dolara ulaştı.
İthalat odaklı hayvancılık politikaları; ithalat lobileri ve bu amaca yönelik olarak kurdurulmuş şirketlerle Türkiye'yi pazar haline getirmek isteyen çokuluslu tekellere yarar sağladı ve sağlamaya devam edecek. İthalat neredeyse ülkede besiciliğin sonunu getirdi. Bu süreçten perakende gıda sektörünün yerli ve yabancı tekellerin kontrolünde olması nedeniyle tüketiciler de kârlı çıkamadılar.
İthalat kararının yanı sıra Ziraat Bankası aracılığıyla hayvancılık yatırımları için sıfır faizli kredi uygulaması başlatıldı. Bu çerçevede 48.644 kişiye 3,6 milyar TL faizsiz kredi kullandırıldı.[4] Sektörün içinden çok, daha önce hiç hayvancılık yapmamış pek çok girişimci bu krediye hücum etti. Yurt içinde yeterli hayvan bulunamaması nedeniyle verilen kredinin önemli bir bölümü hayvan ithalatına gitti.
Bitkisel üretim yerinde sayıyor
TÜİK'in 25 Mart 2011 tarihli açıklamasına göre; 2010 yılında bir önceki yıla göre üretim miktarları tahıl ürünlerinde yüzde 2,5, sebzelerde yüzde 2,9 ve meyvelerde yüzde 0,1 oranında azalış göstermiştir.[5] Aşağıdaki tablodan da görüleceği şekilde son 8 yılda bitkisel üretim alanında yalnız mısır, çeltik ve ayçiçeğinde anlamlı üretim artışı vardır. Diğer ürünlerde üretim ya yerinde saymakta veya düşmektedir. Tarla bitkilerinde yeterli desteği bulamayan ve maliyetleri karşılayamayan üretici, çoğu zaman daha az emek ve maliyetle üretim yapabileceği meyveciliğe yönelmektedir.
BİTKİSEL ÜRETİMDE DEĞİŞİM (2002=100)
Ürünler | 2002 | 2003 | 2004 | 2005 | 2006 | 2007 | 2008 | 2009 | 2010 |
Buğday | 100 | 97 | 108 | 110 | 103 | 88 | 91 | 106 | 101 |
Arpa | 100 | 98 | 108 | 114 | 115 | 88 | 71 | 88 | 87 |
Mısır | 100 | 133 | 143 | 200 | 181 | 168 | 204 | 202 | 205 |
Çeltik | 100 | 103 | 136 | 167 | 193 | 180 | 209 | 208 | 239 |
K. Mercimek | 100 | 97 | 96 | 104 | 116 | 102 | 21 | 55 | 84 |
Y. Mercimek | 100 | 85 | 92 | 77 | 65 | 41 | 38 | 42 | 39 |
Nohut | 100 | 92 | 95 | 92 | 85 | 78 | 80 | 87 | 82 |
K. Fasulye | 100 | 100 | 100 | 84 | 78 | 62 | 62 | 72 | 85 |
Ş. Pancarı | 100 | 76 | 82 | 92 | 87 | 75 | 94 | 105 | 109 |
Pamuk | 100 | 92 | 97 | 88 | 100 | 89 | 72 | 68 | 85 |
Tütün | 100 | 73 | 88 | 88 | 64 | 49 | 61 | 53 | 36 |
Ayçiçeği | 100 | 94 | 106 | 115 | 132 | 100 | 117 | 124 | 155 |
Patates | 100 | 102 | 92 | 79 | 85 | 81 | 81 | 85 | 87 |
K. Soğan | 100 | 85 | 100 | 101 | 86 | 91 | 98 | 90 | 93 |
Karpuz | 100 | 92 | 84 | 87 | 83 | 83 | 87 | 83 | 81 |
Kavun | 100 | 95 | 96 | 100 | 97 | 91 | 96 | 92 | 89 |
Domates | 100 | 104 | 100 | 106 | 104 | 105 | 116 | 114 | 106 |
Tarım Türkiye'nin en istikrarsız sektörü
2000'li yılların başında IMF ve Dünya Bankası tarafından Türkiye'ye dayatılan ve siyasi iktidarlar tarafından kararlı bir biçimde uygulanan tarım politikaları, sektörde istikrarsızlığa yol açtı. Tarımın büyüme hızı GSYH'deki büyüme hızının oldukça altında kaldı. 2003-2009 yıllarını kapsayan dönemde tarım ancak yüzde 1,4 büyüdü. Oysa bu dönemde ekonominin genelinde yıllık büyüme oranı yüzde 4,9 olarak gerçekleşti. 2010 yılında da benzer şekilde GSYH değeri sabit fiyatlarla yüzde 8,9 oranında arttı; buna karşılık tarımdaki artış yüzde 1,2'de kaldı.
GSYH VE TARIMIN BÜYÜME HIZLARINDAKİ DEĞİŞMELER
Yıllar | GSYH (Milyon TL) | Büyüme hızı (%) | Tarım (Milyon TL) | Büyüme hızı (%) |
2003 | 76.338 | 5,3 | 8.476 | -2,2 |
2004 | 83.486 | 9,4 | 8.727 | 3,0 |
2005 | 90.500 | 8,4 | 9.275 | 6,3 |
2006 | 96.738 | 6,9 | 9.393 | 1,3 |
2007 | 101.255 | 4,7 | 8.737 | -7,0 |
2008 | 101.922 | 0,7 | 9.141 | 4,6 |
2009 | 97.003 | -4,8 | 9.477 | 3,7 |
2010 | 105.680 | 8,9 | 9.595 | 1,2 |
2003-2010 |
| 4,9 |
| 1,4 |
Tarıma 1, rantiyeye 10
2006 yılında çıkarılan Tarım Kanunu'nun 21. maddesine göre; her yıl tarımsal destekleme programları için bütçeden ayrılacak kaynak, gayrisafi millî hasılanın en az yüzde 1'i kadar olmak zorundadır. Ancak bu kanunun çıkışından sonraki 5 yılda tarımsal destekleme için bütçeden gayrisafi yurtiçi hasılanın binde 5-6'sı düzeyinde kaynak ayrılmıştır. Yani iktidar kendi çıkardığı Kanun hükmüne uymamıştır.
Yine 2007 ve sonrasına baktığımızda, bütçeden tarıma aktarılan desteklerin, faiz harcamalarıyla karşılaştırıldığında, devede kulak kaldığı görülüyor. Bu dönemde tarımın bütçeden aldığı pay yüzde 2'lerde iken faizinki yüzde 20 dolayındadır. 2011 için ise bütçe 312 milyar TL'ye çıkarılırken tarım transferleri 6 milyar TL'de tutulmuştur. Faiz farkı desteği gibi diğer desteklerle birlikte bile, bu toplamın, önceki yıllardan çok fark yaratmayacağı ve tarımda üretimi teşvik etmeyeceği ortadadır.
TARIM DESTEKLERİ VE FAİZİN BÜTÇEDEKİ PAYI (%)
Yıllar | Tarım desteklerinin GSYH'ye oranı | Bütçeden aldığı pay | |
Tarım | Faiz | ||
2007 | 0,6 | 2,7 | 23,9 |
2008 | 0,6 | 2,6 | 22,3 |
2009 | 0,5 | 1,7 | 19,8 |
2010 | 0,5 | 2,0 | 16,4 |
2007-2010 | 0,6 | 2,3 | 20,6 |
2011 | 0,5 | 1,9 | 15,2 |
Havza bazlı modelde destekler artmadı
Tarım havzaları modelinde belirlenen ürünlere 2011 yılı için birçok kalemde artış sağlanmazken, bazı ürünlerde sembolik artışlar yapıldı. Üretimi yaygın olmayan soya, kanola ve aspir gibi yağ bitkilerine verilecek primler artırılırken, pamuk, hububat ve bakliyata son 3 yıldır aynı destek veriliyor. Destekleme arz, talep, üretim, ihracat, ithalat, maliyet gibi temel kriterlere göre yapılmıyor. Örneğin Türkiye'nin 1 milyon ton üretim açığı olan pamukta fark ödeme desteği son 3 yıldır kilo başına 42 kuruşta kaldı.
FARK ÖDEMESİ DESTEKLERİ (Krş/kg)
ÜRÜNLER | 2009 | 2010 | 2011 |
Yağlık Ayçiçeği | 21 | 23 | 23 |
Soya Fasulyesi | 27,5 | 35 | 50 |
Kanola | 23 | 27,5 | 40 |
Aspir | 25 | 30 | 40 |
Zeytinyağı | 25 | 30 | 50 |
Buğday | 5 | 5 | 5 |
Arpa, Çavdar, Yulaf, Dane Mısır | 4 | 4 | 4 |
Çeltik | 10 | 10 | 10 |
Kuru Fasulye, Nohut, Mercimek | 10 | 10 | 10 |
Kütlü Pamuk | 42 | 42 | 42 |
Çay | 11,5 | 11,5 | 12 |
Çiftçi girdi maliyetlerini karşılayamıyor
2010 yılında 12 aylık ortalamalara göre TÜFE yüzde 8,6 arttı. Buna karşılık kırsal mazot, sığır yemi ve kompoze (20.20.0) gübredeki artış oranı yüzde 20'yi buldu. Çiftçinin eline geçen fiyatlar çeltik, arpa, kuru fasulye ve mercimekte geriledi; buğday, mısır, ayçiçeği ve şekerpancarında ise enflasyon artışının gerisinde kaldı. Yani tahıl ve baklagil üreticileri maliyetleri karşılayamadılar. Yalnızca pamuk, kavun-karpuz ve kuru soğan üretenler karlı çıktılar.
GİRDİ FİYATLARI VE YILLIK ARTIŞLAR
Girdi | 2009 | 2010 | Artış (%) |
Kırsal mazot (TL/lt) | 2,47 | 2,97 | 20 |
A.Sülfat %21 (TL/ton) | 325 | 347 | 7 |
A.Nitrat %33 (TL/ton) | 479 | 531 | 11 |
DAP (TL/ton) | 689 | 919 | 33 |
20.20.0 (TL/ton) | 520 | 617 | 19 |
Sığır besi yemi (TL/kg) | 0,431 | 0,511 | 19 |
Sığır süt yemi (TL/kg) | 0,446 | 0,531 | 19 |
ÇİFTÇİNİN ELİNE GEÇEN FİYATLAR (TL/kg)
| 2009 | 2010 | Artış (%) |
Buğday | 0,48 | 0,52 | 7,6 |
Mısır | 0,44 | 0,47 | 5,5 |
Çeltik | 1,25 | 1,17 | -6,8 |
Arpa | 0,41 | 0,40 | -0,7 |
Nohut | 1,44 | 1,60 | 10,7 |
Kuru Fasulye | 2,49 | 2,40 | -3,6 |
Kırmızı Mercimek | 1,99 | 1,49 | -25,1 |
Şekerpancarı | 0,11 | 0,12 | 4,6 |
Kütlü Pamuk | 0,79 | 1,23 | 56,4 |
Ayçiçeği | 0,77 | 0,82 | 6,8 |
Patates | 0,55 | 0,62 | 12,3 |
Kuru soğan | 0,54 | 0,89 | 63,1 |
Karpuz | 0,43 | 0,63 | 49,1 |
Domates | 0,85 | 1,30 | 53,8 |
Tarımda yoksulluk artıyor
Tarım ve hayvancılığın 1998 fiyatlarıyla katma değeri 2009'da 9,7 milyar TL'den 2010'da 9,9 milyar TL'ye çıkmış, yani yüzde 1,6 büyüme yaşanmış. Ancak, bu sınırlı büyümeye karşın tarım istihdamı, 2009'da 5,2 milyon kişiden 2010'da 5,7 milyona çıkmış görünüyor. Başka bir ifadeyle, tarım 500 bine yakın yeni istihdam yaratmış! Bu durumda 2010 yılında yaratılmış görünen 1,3 milyon kişilik istihdamın üçte biri tarıma ait görünüyor. Tarımda 2010 büyümesi yüzde 1,6'da kalırken istihdam artışının yüzde 8,5'e ulaşmasının açıklanabilir bir yanı yok.
TÜİK'in yayımladığı GSYH ve istihdam verilerinden hazırlanan aşağıdaki tablo; tarımda istihdam edilen nüfus başına düşen katma değerin 2008-2010 döneminde nasıl gerilediğini açıkça ortaya koymaktadır.
Yıllar | Tarım katma değeri (milyon TL) | Tarım istihdamı (bin kişi) | Çalışan başına katma değer (TL) |
2008 | 9.434 | 5.016 | 1.881 |
2009 | 9.769 | 5.240 | 1.864 |
2010 | 9.928 | 5.683 | 1.747 |
Öte yandan TÜİK tarafından 6 Ocak 2011 tarihinde açıklanan verilere göre; kırsal yerlerde yaşayanlarda 2008'de yüzde 34,6 olan yoksulluk oranı 2009 yılında yüzde 38,7'ye yükselmiştir.[6] Ancak Tarım Bakanı TÜİK'in kırsal kesim için açıkladığı yoksulluk verilerinin doğru olmadığını ve düzeltileceğini belirtmiştir.[7]
Sulama yatırımları geriliyor
Türkiye'de teknik ve ekonomik kriterlere göre sulanabilecek 8,5 milyon hektar arazi bulunmaktadır. Günümüze kadar ancak 5.4 milyon hektar alan (yani sulanabilir arazinin yüzde 64'ü) sulamaya açılabilmiştir. Ancak son yıllarda sulama yatırımları ciddi anlamda ihmal edilmektedir. 1995-2002 arasındaki 8 yıllık dönemde 508 hektar sulama yatırımı yapılmış olmasına karşın, 2003-2010 dönemini kapsayan 8 yılda ancak 387 bin hektar (yıllık 48 bin hektar) sulama yatırımı gerçekleşmiştir.
Gübre kullanımı azalıyor
Türkiye, kimyasal gübre üretiminde kullanılan hammadde kaynaklarına sahip değildir. Doğalgaz, fosfat kayası, potasyum tuzları gibi ana girdilerin yüzde 90'dan fazlası dış pazarlardan sağlanmaktadır. Ülkemizde gübre sanayii iç pazara yönelik olarak kurulmuş olup, iki ana mal (kompoze ve triple süperfosfat) dışında kurulu kapasite iç talebi karşılamamakta; tüketimin yarısı (kimi yıllar daha fazlası) ithalatla karşılanmaktadır.
KİMYASAL GÜBRE TÜKETİMİNDE İTHALATIN PAYI
Yıllar | Üretim (Bin ton) | Tüketim (Bin ton) | İthalat (Bin ton) | İthalatın payı (%) |
2002 | 3.472 | 4.529 | 1.740 | 38,4 |
2003 | 3.318 | 5.094 | 2.126 | 41,7 |
2004 | 3.192 | 5.175 | 2.710 | 52,4 |
2005 | 3.158 | 5.199 | 2.478 | 47,7 |
2006 | 3.133 | 5.367 | 2.661 | 49,6 |
2007 | 3.114 | 5.148 | 2.377 | 46,2 |
2008 | 2.961 | 4.129 | 2.078 | 50,3 |
2009 | 2.878 | 5.276 | 3.007 | 57,0 |
2010 | 3.447 | 4.968 | 2.284 | 46,0 |
Türkiye tarım ve hayvancılıkta da ithalat ülkesi haline geldi
1980 sonrası Türkiye'nin tarımsal üretim yapısı ve dış ticaretinde büyük değişiklikler meydana geldi. Tarımda kendi kendine yetebilen bir konumda olan Türkiye, uygulanan neoliberal politikalarla bu özelliğini yitirerek, pek çok ürünü ithal etmek zorunda kaldı. Tarımda net ihracatçı konumdan net ithalatçı konuma gelindi.
Son 8 yıldan 6'sında tarım ürünleri ithalatı ihracatı geçti. 2008'de yılında tarımsal ithalat 6,4, tarımsal dış ticaret açığı ise 2,3 milyar doları bularak Cumhuriyet döneminin rekoru kırıldı. 2009'da küresel kriz nedeniyle gerileyen ithalat 2010'da yeniden tırmanışa geçti ve 6,5 milyar dolara ulaştı. İthal edilen başlıca ürünler yağlı tohumlar, bitkisel ham yağ, pamuk ve hububattır.
USSS'YE GÖRE TARIM ÜRÜNLERİ DIŞ TİCARETİ(*)
(Uluslararası standart sanayi sınıflamasına göre, Milyon $)
Yıl | İhracat | İthalat | Denge |
2003 | 2.201 | 2.538 | -337 |
2004 | 2.645 | 2.765 | -120 |
2005 | 3.468 | 2.826 | 642 |
2006 | 3.611 | 2.935 | 676 |
2007 | 3.883 | 4.672 | -789 |
2008 | 4.177 | 6.433 | -2.256 |
2009 | 4.537 | 4.625 | -89 |
2010 | 5.097 | 6.490 | -1.393 |
(*) Tarım + ormancılık + balıkçılık toplamıdır |
GDO'lu ürünlerin girişine izin verildi
Genetiği değiştirilmiş organizmalar(GDO)'a ilişkin Biyogüvenlik Yasası, 26 Mart 2010'da Resmi Gazete'de yayımlandı, daha sonra ilgili yönetmelikler çıkarıldı. Yasa ve yönetmelikler 26 Eylül 2010 tarihinde yürürlüğe girdi. GDO konusunda yetkili Biyogüvenlik Kurulu oluşturuldu. 32 çeşit GDO'lu ürünün ülkeye girişine izin verildi. Mevzuata göre GDO'lu ürünlerin etiketlenmesi zorunlu hale getirildi. Ancak henüz etiketleme yapan yok.
Gıda güvenliği ve halk sağlığı tehlikeye atıldı
Avrupa Birliği'nin "Gıda güvenliği" faslında müzakerelerin başlatılabilmesi için belirlediği 6 açış kriterinden birisi olan Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu kabul edilerek 13 Haziran 2010 tarihli Resmi Gazete'de yayımlandı. Kanuna göre çoğu dalda 30 beygir altında motor gücü bulunan veya toplam 10 kişiden az personel çalıştıran işyerlerinin sorumlu teknik eleman tutması gerekmiyor. Gıda güvenliğine aykırı uygulamaların ağırlıkla bu işletmelerden kaynaklandığı dikkate alınırsa; yasanın uygulanmasının gıda güvenliği ve halk sağlığı için ne denli tehlikeli sonuçlar yaratacağı ortadadır. Aslında küçük işyerlerini tasfiyeye yönelik olan bu yasa ile gıda denetiminin özelleştirilme tehlikesi söz konusudur.
Sebze ve meyve halleri özelleştirilmek isteniyor
Kamuoyunda Hal Yasası olarak bilinen Sebze ve Meyveler ile Yeterli Arz ve Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun, 16 Mart 2010 tarihli Resmi Gazete'de yayımlandı. Bu yasa ile alt belediyelerin hal işletebilme yetkisi ellerinden alınıyor ve hallerin özelleştirilmesi amaçlanıyor.
Kooperatiflere tasfiye yolu açıldı
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 90. maddesini değiştirerek, kooperatiflerin genel kurullarca seçilmiş yöneticilerinin ilgili bakanlık tarafından görevden alınabileceği hükmünü getiren yasa 13 Haziran 2010 tarihli Resmi Gazete'de yayımlandı. Böylelikle savcı ve yargıçların yerini bakanlığın görevlendireceği memurlar alacak; böylelikle küçük ve orta üreticilerin ekonomik örgütü olan kooperatiflerin tüccar ve sanayiciler karşısında pazarlık güçleri daha da azalacaktır.
Domateste güve faciası yaşandı
2009'da yılında Ege Bölgesi'nde domateste saptanan domates güvesi (Tuta absoluta) zararlısı karantina önlemlerinin yetersizliği nedeniyle 2010 yılında Antalya'ya kadar ulaştı. Özellikle açık alanda üretilen domatesler önemli ölçüde zarar gördü. Domates ihracatı ve salça üretimi ile ihracatı olumsuz etkilendi. Üretimi azalan domatesin kilosu 10 liraya kadar çıktı.
Çözüm emek ve üretim odaklı programda
Türkiye'de uygulanan neoliberal politikalarla küçük toprak sahibi çiftçiler tasfiye edilmekte; sonuçta bu sürecin kazananı, hâkimiyetlerini tüm dünyada sürdüren çokuluslu tarım-gıda şirketleri olmaktadır. Tarımın bu sarmaldan kurtulabilmesi; kendi insanımızın ihtiyaçlarına ve ülkenin iklim, toprak gibi özgül ekolojik koşullarına uygun; emek ve üretim odaklı bir program uygulanmasına bağlıdır.
[1] TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Bursa Şubesi
[2] http://sgb.tarim.gov.tr/yayimlar/turkiye_tariminin_dunu_bugunu.pdf
[3] http://www.tarimdunyasi.net/?p=1999
[4] http://sgb.tarim.gov.tr/yayimlar/turkiye_tariminin_dunu_bugunu.pdf
[5] http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=8470
[6] http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=6365
[7]http://ekonomi.milliyet.com.tr/tuik-yanlis-yapiyor-fatura-bakan-a-cikiyor-/ekonomi/ekonomiyazardetay/15.02.2011/1352310/default.htm