Kadının bedeni, giysisi ve davranışının erkeğin namusu olduğundan hareketle kadın cinayetlerine ardı ardına haksız tahrik indirimi uygulandı ve birçok kadın namus cinayetleri ile katledildi. Yani ağır tahrik gitti haksız tahrik geldi, kadınlar açısından değişen hiçbir şey olmadı. 2006’nın sonuna yetişen şiddete karşı Başbakanlık genelgesinin ve 4320 sayılı yasanın gerekleri çoğunlukla yerine getirilmedi ve bundan sonra getirilmeyeceği ortada.
Yasal kazanımlarımız için mücadele noktasında önemli olan "Anayasa Kadın Platformu"nu kurduk. Kadınlara ve erkeklere hak ve fırsat eşitliği sağlayan, insanlar arasında cinsiyet, cinssel yönelim ve medeni hal sebebi ile ayrımcılık yapmayan bir anayasa talebi için kurulan, 200 civarında kadın örgütünden oluşan platform cinsiyetçi olmayan bir anaya için çalışmalarını sürdürüyor.
Yangında ölen dört işçi kadın
Bursa 4. Ağır Ceza Mahkemesi çalışmaya bir an bile ara vermemeleri için fabrikanın kapılarını ve yangın çıkışlarını kilitleyerek beş işçi kadının katili olan Özay Tekstil patronuna verdiği komik hapis cezasının bile gereksiz bularak paraya çevirdi ve yanan beş işçi kadının canına 182 bin YTL değer biçti. Bu olay karşısında yine çeşitli illerde basın açıklamaları yapıldı.
Hemen 2008 başında Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası tasarı ile yeni bir saldırıyla karşı karşıya kaldık. Bu saldırı yasası, kadınların koşullarını daha da fazla kötüleştirdiğinden bu yasaya karşı çeşitli illerde bulunan kadın gruplarınca bir dizi eylem yapıldı. İstanbul’da "Kadınların sosyal haklar platformu" kuruldu ve yasa tasarısının geri çekilmesi için mücadele başlatıldı.
2008'de gündem konularımız
2008'de gündemde Anayasa değişikliği, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasa Tasarısı, sınır ötesi ve sınır içi operasyonlar ve yerel seçimler elbette ki biz kadınların da gündeminde olacak.
Bu yıl için belki de en önemlisi yerli/yabancı sermayenin "piyasaya ucuz işgücü arzedin" talebi ve gittikçe yoksullaşan toplumda haneye gerekli olan ikinci bir gelir için, kadınlar işgücü piyasasına süratle çekilmeye devam edilmesidir.
Ancak sosyal güvenlik reformu kadınları, çok daha kötü koşullarda çalışmak zorunda bırakırken, bir yandan da aile içerisindeki babaya ve kocaya olan bağımlılığını arttırıyor. Kadınlar olarak dışarıda patronların içeride ise evdeki erkeğin insafına terk ediliyoruz. Bu yıl çifte sömürüyle mücadeleyi daha da fazla yükseltmemiz gereken bir yıl olacak diyebiliriz.
Yine bu yıl da yasal kazanımlarımızın patriarkal ilişkiler dolayısıyla kadük edilmesine karşı savaş vermek ve kazanımlarımızın gerçek karşılığını almak için bir kampanya yürütmek şart.
2008 yılında feminist mücadelenin yönelmesi gereken iki nokta var...
Birincisi, toplumun temeli olduğu iddia edilen ve dini muhafazakarlık, milliyetçilik , militarizmle güçlendirilmiş olan ailenin dokunulmazlığı. İkincisi, neoliberal kapitalist politikalar bağlamında piyasada patriarkal güç ilişkilerinin damgasını taşıyarak yer almış olan kadın emeği.
Bizler patriarkaya ve kapitalizme karşı mücadelemize devam edeceğiz. Bununla birlikte feminist politikanın yaygınlaştırılması, yasal hakların kapsamlı bir şekilde yasalarda yerini alması ve uygulanması için 2008 yılını da örgütlülüğe olan inancımızla mücadele ile geçireceğiz. (FH/NZ)
* Fatoş Hacıvelioğlu, Sosyalist Feminist Kollektif üyesi