*1938 yılında gerçekleşen bir etkinlikte Tiflis'teki Ezidi Kürtler.(Kaynak: Kürt Tarihi) Yazının tamamı ilk olarak Kürt Tarihi dergisinin 47. sayısında (Ocak-Şubat-Mart 2022) yayınlanmıştır.
Julius Klaprot tarafından 1823 yılında Paris'te Almanca basılan ve 443 sayfadan oluşan "Asia Polyglotta"/Asya Dillen adlı eserde birçok Asya dilinin yanında Kürtçeye de yer verilmiş ve küçük bir sözlük derlemesi oluşturulmuştur. Dönemin güçlü ailelerinden Merian Ailesi üyesi ve Rusya Devlet Danışmanı Baron Von Merian destekleriyle yapılan çalışmanın editörlüğünü J. M. Eberhart üstlenmiştir.
1783 yılında Almanya'da doğan dilbilimci Julius Klaprot, 1804 yılında St. Petersburg Bilimler Akademisi'nden aldığı davet üzerine Rusya'ya gitmiştir. Orada akademik çalışmalar yapmış ve 1805 yılında Rusya'nın Çin elçiliğinde görevlendirilmiştir. Daha sonra 1807-1908'de Kafkaslarda etnografik ve dilbilimsel keşiflerde görevlendirilmiştir.
Bu dönemde Kürtçe ve Osetçe üzerinde de çalışmıştır. Bu sırada şarkiyat makaleleri yayımlamaya devam etmiştir. 1812'de Berlin'e, 1815'te Paris'e taşınmıştır. 1816'da Humboldtt tarafından Paris'te kalması için Prusya Krallığı'ndan transfer edilmiştir. Asya dilleri ve edebiyatları hakkındaki çalışmaları için Paris'te istediği kadar kalması temin edilmiştir. 1835'te Paris'te ölmüştür. Kürtçe ile ilgili çalışmasını Kafkasya'da bulunduğu dönemde kayıt altına almıştır.
"Asia Polyglotta" adlı eserinde Kürtçe; Sanskritçe, Afganca, Sganca2, Osetçe/Alanca, Zend/Pehlevicece, Farsça, Belucice ve Ermenice ile beraber İndo-Germanen/ Hint-Alman dilleri grubu altında yer bulmuş. Yazar bu dil grubuna Avrupa'nın ve Asya'nın birçok dili ile Slav dillerini ve Latin dillerini de dahil eder. Yukarıda saydığım 8 dil hakkında küçük sözlüklere yer verir ve bazı yakın dillerdeki karşılıklarına yer verir. Eserde Kürtçe dışında onlarca dilde küçük sözlük derlemesi mevcut.
Kürtçe bölümüne giriş kısmı
Kürtler ve Kürtçe Dili İndo-Germanik ailesinin dördüncü büyük bölümün oluşturur. Yaşam alanı olarak Kürdistan, Fars ülkesinin batı ve kuzey bölgeleri, Mezopotamya, Suriye, Küçük Asya'nın (Türkiye) doğusuna dağılmışlardır. Kendilerini Kürt veya Kurmanc olarak tanımlarlar. Anlam olarak Farsçadan geldiği tahmin edilen Kürt kelimesi güçlü, cesur, dayanıklı anlamlarını ifade etmektedir. Slavcada Gord-gururlu ve Gürcü dilinde Kurd -Haydut (Hırsız veya kaçakçı da olabilir), anlamlarına gelmektedir.
Dilleri: Söz ve gramatik olarak Farsçaya çok yakın olmakla beraber komşuları olan Suriye ve Keldaniler'den yani Sami dillerinden kelimeler almışlardır. Bu aşağıdaki sözcük derlemesini 1808 yılının ilkbaharında Kura Nehri'nin doğusunda Kürtlerin de yaşadığı Tiflis'in Avlabari semtinde yapmıştım. İsmi Oannes Ben Davut4 olan Muş doğumlu bir adamın ağzından duyup not aldım ve akraba olan dillerle karşılaştırdım.
Tiflis'in Avlabari Banliyösü
Tiflis'te 16. yüzyıldan itibaren Kürtler göçebe olarak var olmuşlar ve 1800'lerden itibaren yerleşmeye başlamışlardır. Günümüzde Tiflis şehrinde çoğunluğu Ezidi 10 binden fazla Kürt yaşamaktadır. Yazarın bahsettiği Avlabari Banliyösü Tiflis'in merkez banliyölerinden biri, Ermenice ise Havlabar olarak geçer. Eskiden Ermenilerin yoğun yaşadığı bir yerdi. Asıl adı Arapça kökenli olup surların (çit-avlu) dışındaki alan anlamına gelmektedir. Avlabari geçmişte, Ermeni aydınlarının Gürcistan topraklarındaki yerleşim merkeziydi. Avlabari aynı zamanda Keldanilerin ve Kürtlerin yaşadığı Tiflis'in önemli bir banliyösü idi. Bu bölgedeki pazarlarda, Osetler, Yahudiler, Kürtler, Tatarlar, Türkler, Ermeniler, Farslar yoğun bir ticaret içerisindeydiler. Tiflis'te yaşayan Kürtlerin önemli bir kısmını Ezidiler oluşturmaktadır ve bugün de varlıklarını sürdürmektedirler.
Tarihçi yazar Rohat Alakom'un 2008 yılında Nefel'de yayımlanan "Mîsyoneren svvedî li Serhede (1898-1921-) Serhad Bögesinde İsveçli Misyonerler" yazısında İsveçli Misyonerlerin Gürcistan'daki Kürt Ezidiler ile 19. yüzyılda temasa geçtiklerini ilk olarak da İda Öberg adlı kadın bir misyonerin Ezidi Kürtlere yardımda bulunduğundan bahseder. Bu dönemde Tiflis'in Avlabari gibi varoş semtlerin yaşayan Kürtlerin durumunun hiç de iyi olmadığı hamallık ve temizlik işleri ile uğraştıklarından söz eder. İda Öberg 15 yıl kadar Gürcistan'daki görevini sürdürür ve iyi bir Ezidi dostu olur. Ayrıca kız kardeşi Maria Anhom de Ezidiler ile iyi ilişkiler kurar. Maria Anholm Ezidiler için uzun süre bölgede kalır ve 1902 yılında "Jesiderna-Ezidiler" adlı bir kitap da yayımlar. Yine Wilhem Sarwe 1896 yılında Tiflis'te İda Öberg ile Ezidiler üzerine çalışmalar yürütür. Elin Sundval ve Olga Moberg gibi Hıristiyan misyonerler de Ezidi Kürtler üzerine değerli çalışmalar yürütürler. Ezidiler ile iletişim kurmalarında ise Kürtçe bilen aslen Asuri olan Kascha İbrahim Temros ve aslen Ermeni olan M. A. Ter-Asaturiantz gibi tercümanlar yardımcı olmuşlardır.
Derlemenin içeriği hakkında
279 Kürtçe kelimeden oluşan derleme Kürtçeye akraba olan Osetçe, Zendçe, Pehlevicece ve Farsça gibi dillerin Kürtçe ile ortak yönlerini ortaya koyması bakımından önemlidir. Sözlükte ilk sütunda Almanca kelimeler yazılmış ikinci sütunda Kürtçelerine yer verilmiş üçüncü sütunda ise Kürtçeye yakın dillerdeki karşılıkları verilmiştir. Biz de dördüncü sütun olarak Türkçe meallerini yazdık.
Kelimelerin günümüz Kürtçe-Almanca anlamları birbirini tutmayabilir. Aynı zamanda kaynak kişiden alınan kelimeler hatalı yazılmış olabilir. Kaynak kişi olan ve aslen Muşlu olan ama Tiflis'in eski yerleşimlerinden Avlabari'de yaşayan Oannes Ben Davut muhtemelen Kürtçe bilen bir Ermeni ya da Keldani'dir. Zayıf ihtimal ama din değiştiren bir Kürt de olabilir. Fakat biliyoruz ki Avlabari banliyösünde yoğun bir Ermeni ve biraz da Keldani nüfus vardı. Kürtçenin 200 yıl önceki kullanımına dair bir kaynakça olan eser ilk Almanca-Kürtçe sözlük derlemelerindendir.
(UDA/AÖ)