26 Kasım’da Suriye’de kaçırılan Milliyet gazetesi foto muhabiri Bünyamin Aygün’ün durumuna dikkatleri çekmeye çalıştığımız bu günlerde, Suriye’deki iç savaş bir meslektaşımızı daha aldı aramızdan. Hem de geri vermemek üzere…
Sadece 17 yaşında olduğu söylenen Suriyeli foto muhabiri Molhem Barakat, 20 Aralık Cuma günü Halep’te öldüğünde isyancılarla Beşar Esad yanlılarının Kindi Hastanesi’nin kontrolü için çatışmalarını takip ediyordu.Genç foto muhabirinin ölüm haberiyle beraber gördüğümüz, DitaaSely rumuzlu kullanıcının 21 Aralık’ta Twitter’da paylaştığı fotoğraftaki kanlı fotoğraf makineleri Molhem’e mi ait, bilmiyoruz ama bu kare hafızamıza bir yürek sızısıyla kaydoldu.
Şimdi birçokları sosyal medyada ve İnternet güncelerinde Reuters’ın neden ve nasıl 17 yaşında bir fotoğrafçıyla böyle tehlikeli bir ortamda çalışmayı kabul ettiğini sorguluyor. Ajans şimdilik resmi açıklamalarını kısa ve detaysız tutuyor.
BBC dış haberler kıdemli prodüktörü Stuart Hughes, ajansa gönderdiği sorulara tatmin edici bir cevap alamadığını TwitLonger vasıtasıyla paylaşmış. Hughes, Reuters’a şu soruları soruyor: - Molhem’in yaşını 17 ile 19 arasında belirten çelişkili haberler var; bunu netleştirme imkanınız var mı? - Eğer yaşını netleştirme imkanınız yoksa, Molhem’in 17 yaşında olduğu, dolayısıyla Birleşik Krallık ve Amerika Birleşik Devletleri kanunlarına göre reşit olmadığına dair haberlere Reuters ne yanıt veriyor? - Reuters, tehlikeli coğrafyalarda beraber çalıştığı serbest fotoğrafçıların yaşlarını hangi yöntemlerle kontrol ediyor? - Reuters, Molhem Barakat’ın herhangi bir düşmancıl çevre veya ilk yardım eğitimi alıp almadığından haberdar mı? Molhem’in kişisel korunma ekipmanı [kask, çelik yelek vs. kastediliyor] ya da ilk yardım çantası var mıydı? - Reuters’ın Suriye’deki serbest gazetecilerden hizmet almaya dair güncel politikası nedir? Hughes, Reuters’dan kendisine gelen cevabı da paylaşmış: “Reuters’a serbest olarak fotoğraf sağlayan Molhem Barakat’ın ölümünden dolayı derin üzüntü içerisindeyiz. Tehlikeli ve istikrarsız bu savaş bölgesinde halen bulunan birçok gazeteciyi korumak adına, bu aşamada daha fazla yorum yapmak uygunsuz olacaktır.” (Gerek Hughes’ın sorularını, gerekse Reuters’dan kendisine geldiğini söylediği cevabı çevirirken anlamı korumaya özen gösterdim; yine de çeviri olduğunu lütfen dikkate alınız. Orijinal metne buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.)
Gezi olaylarını belgelemek üzere Türkiye’ye gelen, Mısır ve Ukrayna’da da sokak protestolarını takip eden arkadaşım, Romanyalı serbest foto muhabiri Andrei Pungovschi’nin Facebook’ta açtığı bir başlık altında birkaç gazeteci bu konuda fikir alışverişi yaptık. Andrei, Perpignan’da her yıl düzenlenen uluslararası fotoğraf festivali Visa Pour L’image’ın direktörü Jean-Francois Leroy’un çok genç fotoğrafçıları savaşa gitmeye cesaretlendirmemek adına onların savaş bölgelerinde çektiği fotoğrafları yayımlamayı ve hatta yorumlamayı bile reddettiğini söylediğini hatırlattı. Andrei, “tabi ki ‘çok genç’ tartışmaya açık bir tanımlama ama yine de bir başlangıç,” diye ekledi.
Güney Sudan’da Reuters’la çalışan Andreea Campeanu tartışmaya katılan bir diğer meslektaşımız. Campeanu, çalışmalarını beğendiği iki foto muhabirinden Ali Ali’nin İsrail’in Gazze’yi işgali sırasında European Press Photo Agency (EPA) ile çalışmaya başladığında 17 yaşında olduğunu belirtti. Muhammed Muheisen’in ise İsrail-Filistin sorununu Associated Press (AP) için 19 yaşında takip etmeye başladığına dikkat çekti.
Campeanu Reuters’ın bu kadar genç bir fotoğrafçıyla çalışmasını savunmadığını söylüyor, “ancak Suriye’de ölen onca deneyimli gazeteciye bir bakın” diyor. “Bu iş biraz şans, biraz da dikkat; çok deneyimliler ölebilirken, hayatta kalan çaylaklar olabiliyor” diye ekliyor.
Beyrut’ta görevli Ana Maria Luca, Campeanu’nun tahlilini sorgularken, “hep şans mı, evet, belki kurşunun nerene saplandığı şans olabilir ama diğer durumlarda şansın bir önemi yok. Aracı ve çevirmen olarak kimi seçtiğin, kaynaklarının kim olduğu, seni kimin misafir ettiği ve tutsak alınırsan nasıl davranman gerektiği gibi şans ile ilgisiz noktalar var” diyor. Andrei de, “şans konusu tamam ama genç yaşta ne kadar dikkatli olunabilir?” diye soruyor.
Bense tartışmaya şöyle giriş yapıyorum: ajansın bu kadar genç bir fotoğrafçı ile çalışması beni de huzursuz etti ama bir taraftan da ‘hayatta’ ne yapacağı kararını Molhem kendisi vermiş. Molhem’den daha genç çocuklar, Suriye de dahil olmak üzere dünyanın bir çok bölgesinde bizzat savaşıyorlar. Başka birisinin ya da kendi yaşamını riske eden hiçbir kararı savunmuyorum, sadece objektif olarak şunu söylebilirim: Reuters, bu vakada, genç, adrenalin tutkunu, adını ‘savaş fotoğrafçısı’ olarak dünyaya duyurma heveslisi, Suriyeli olmayan bir çatışma turistini bu işe cesaretlendirmemiş. (Ki böyle bir yabancı bile olsa, bu karar nihayetinde yine o kişinin olurdu.) Savaş, Molhem’in evinde patlak verdi; belki belgeleyerek hayatını idame ettirmek istedi, belki de sadece belgelemek istedi ve böyle bir finansman yolu buldu.
Konu üzerine okunması şart bir diğer metin ise Britanyalı gazeteci Hannah Lucinda Smith’in “Youssef” isminde bir kişi hakkında 12 Mayıs’ta yayımlanan makalesi için buraya tıklanıyız.
Molhem’in ölümü üzerine dvafoto.com’da yazan M. Scott Brauer, Youssef ile Molhem’in aynı kişi olduğunu iddia ediyor. Guardian gazetesi de bu bilgiyi teyit etmiş gözüküyor. Smith’in söz konusu makalesinde arkadaşım diye bahsettiği Youssef, tanışmalarından bir süre sonra 11000 Suriye Lirası (yaklaşık 78 dolar) gelir umuduyla Al-Nusra’ya intihar bombacısı olarak katılmak istiyor, ancak kabul edilmiyor. Brauer’a göre Youssef, yani Molhem daha sonra Reuters’a fotoğraf çekmeye başlıyor. Smith’in Molhem’den o tarihte Youssef olarak bahsetmesinin nedeninin arkadaşının kimliğini gizleyerek onu korumak amaçlı olduğu söyleniyor.
Lucinda Smith arkadaşı Molhem’i, Halep’i terkedip, Türkiye’ye gelmesi için Facebook mesajlaşlamalarında ikna etmeye çabalamış; ancak, Molhem reddetmiş. Smith’e pasaportu ve parası olmadığını, ailesinin Suriye’de olduğunu, ailesini ve arkadaşlarını bırakmak istemediğini söylemiş.
Global Voices İnternet sitesine göre, Molhem, Suriye’de tanıştığı, Prag’ta yerleşik foto muhabiri Stanislav Krupar’a Reuters’ın kendisine günde 10 fotoğraf için 100 dolar ödediğini ve eğer verdiği fotoğraflardan New York Times’ın Lens güncesinin günün fotoğrafları seçkisine dahil edilen olursa, 50 ile 100 dolar arasında ikramiye de kazandığını söylemiş. Krupar, ayrıca, Molhem’in balistik koruma sağlayan yeleği ve miğferi de olmadığını belirtmiş.
Piyasadaki sıkıntıların gazetecilik mesleği üzerindeki ezici yükünün meslek mekanizmalarındaki işleyişlerde yarattığı etik sorunlar, tarihi fotoğrafla belgeleme tutkusu, adını dünyaya duyurma hırsı ya da karnını doyurma insani motivasyonu gibi konu öğelerini kenarlara itip baktığımızda, ortaya gencecik bir yüz çıkıyor.
Fotoğrafta parıldayan o gözlerde artık hayat ışığı kalmadığını biliyoruz. Alınan, verilen bir nefes yok. Gittikçe soğuyan, solan bir yüz. Ölümü kimseye yakıştırmak kolay değil tabi ama Molhem yaşlarındaki gençlere daha bir zor. Kimsenin hiçbir savaşı körüklememesi dilekleriyle, Molhem’in ailesi ve sevenlerine sabır diliyorum.(SG/EKN)
* Bu yazı www.fotomuhabiri.com adresinden alındı