12 Eylül ile birlikte Tekel'in özelleştirilmesi tekrar gündeme geldi. Bakanlar birbirleri ardına bakanlıklarından olmaya başladılar. Bakanlık azilleri birbirini izledi.
TEKEL'e bakan dayanmıyor!...
12 Eylül'den bu yana Tekel'in özelleştirilmesine karşı çıkan dört bakan bakanlıktan azledildi veya ayrılmak zorunda bırakıldı. Ulusu hükümetinin Gümrük ve Tekel Bakanı Recai Baturalp, Özal'ın ilk Gümrük ve Tekel Bakanı Vural Arıkan ve 1989'da dönemin Sağlık Bakanı Bülent Akarcalı, Tekel'in özelleştirilmesine, Türkiye tütün ve sigara pazarının ulus aşırı sigara tekellerine açılmasına karşı çıktıkları için bakanlıklarından oldular. Yine de, bu dönemde ulusaşırı sigara tekellerinin Türkiye pazarına girmesi ve yayılması için gerekli kolaylıklar sağlandı.
57. Hükümetin özelleştirmeden sorumlu Devlet Bakanı Yüksel Yalova'nın ulusaşırı sigara üreticileri Philip Morris ile BAT arasındaki çıkar çatışması sonucu istifa etmek durumunda kaldığı basına yansıdı. (2001)
1984'de Türkiye, dışardan Virginia ve Burley tipi yabancı tütün almaya başladı. Anadolu'nun her köşesine dağıtılan yabancı sigaralar Türk tiryakisinin sigara alışkanlığını değiştirdi. 1985 yılında Tekel; Düzce, Gönen, Hendek ve Trakya'nın verimli topraklarında yabancı tütün yetiştirmeye başladı.
Tekel'in tasfiyesini üreticilerin ve kamuoyunun benimsenmesi için irrasyonel fiyat alım ve stok politikaları uygulamaya konuldu. Tekel yatırımlarının 1980'den sonra yavaşlatılması ve 1984'te tamamen durması ile Türkiye'ye yabancı sigara ithaline izin verilmesi rastlantı olarak kabul edilemez.
1986'da sigarada devlet tekeli kaldırıldı. Devlet tekelinin yerini bir yabancı tekel aldı. Yapılan aslında özelleştirme değil, yabancı bir tekelin geri getirilmesi, toplum çıkarının yerini yabancı sermayenin çıkarlarının almasıdır. Tekel ile ilgili kim ne yaptı? Dönemleri ve isimleri ile bir bakalım.
Özal Döneminde...
12 Eylül'den sonra Özal ekonominin başındadır. 1983'te yapılan seçimler sonrasında Özal Başbakan olur. Bu dönemde;
* Sigara kaçakçılığını önleme gerekçesiyle Tekel'e bütün yurt düzeyinde yabancı sigaranın niçin dağıttırıldığı,
* Kendi tütünümüze kota konurken Burley ve Virginia tütününe niçin destek verildiği,
* Gece yarısı başka bir yasa görüşülürken tütün ve sigara üzerine ek maddenin niçin konulduğu,
Şimdilerde daha iyi anlaşılmaktadır.
Tekel dışında firmalar sigara üretimine başlamıştır. Ancak yabancı firmalar toplam sigara tüketimindeki payını yüzde 17'nin üstüne çıkarmayı sağlayamamıştır. Sigara üreticisi ulusaşırı şirketlerin gelişmiş ülkelerce insan sağlığı gerekçe gösterilerek pazarlarının yasaklar yoluyla daraltılmasından sonra Türkiye sigara pazarında Tekel'in de çok önemli yer alışı nedeniyle Tekel özelleştirmenin hedefi haline gelmiştir.
Ecevit muhalefetteyken...
Ecevit, muhalefetteyken Özal döneminde tütün tekelinin kaldırılması üzerine verdiği demeçte; (1) "Türkiye'de önemli bir yatırım konusu olan sigara fabrikaları ya atıl duruma düşecektir ya da düşük kapasitede çalışır duruma gelecektir, işsizlik sorununu yaratacaktır. Bir ülkeye Virginia tütünü alışkanlığı girdiği vakit, o, Doğu tütünü alışkanlığını ve zevkini kısa sürede eritir, veya alt eder. Böylece sigara piyasası yabancı sermayenin eline geçmiş olacaktır. Bu,Türkiye için gereksiz döviz kaybına neden olacaktır. Daha önemlisi, tütüncülüğümüzün yiyeceği darbedir. Türk tütünü genellikle kıraç topraklarda yetişir. Bu arazi başka ürünlerin yetişmesine elverişli değildir. Tarımsal üretim açısından da Türkiye bir israfla karşı karşıya kalmış olacaktır. Öte yandan işsizliğe de yol açacaktır" demişti.
Meğer o demeci ile Ecevit, ülke içindeki tütün üreticisi ve Tekel çalışanına değil ülke dışındaki sigara şirketlerine sesleniyormuş. "Tekel'i ben size daha iyi hazırlar, ağzınıza layık bir şekilde, bir de, altın tepside sunarım" diyormuş. Biz bunu anlamamışız...
Ekonomiden sorumlu Dünya Bankası (DB)/ABD patentli Kemal Derviş'in Tekel'i niye mutlaka 15 gün içerisinde çıkarılması gereken 15 yasa arasına aldığını, Özelleştirmeden Sorumlu Devlet Bakanı, Yüksel Yalova'nın hangi oyunlar-dönen dolaplar nedeniyle istifa ettirildiğini (2) de biliyor ve anlıyoruz!...
Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı'nın Tütün Mamulleri Alt Komisyonu'nu kimlerden (3) oluşturduklarını da biliyoruz... Memleketimizi sapı bizden olan baltayla kendilerine nasıl yontuklarını da gördük...
Sigara tekellerinin ülke pazarlarını ele geçirme yöntemlerini, Türkiye Tütün Müskirat Gıda ve Yardımcı İşçileri Sendikası (Tek Gıda-İş) hazırladığı "Tekel Neden Özelleştirilmemeli?" raporunda şöyle açıklamaktadır.
"Önce kaçakçılığı yönlendirip ülke tüketicisini kendi ürünlerinin damak zevkine alıştırmak, sonra yabancı sigara ithalatının serbest bırakılması için ulus devlet hükümetlerine (4) gerek kendi hükümetleri, gerekse uluslar arası finans kuruluşları aracılığıyla baskı yapmak, lobi faaliyetleri ile ülke içinde tanınmış yerli sanayicilerle ortaklıklar kurmak ya da devlet monopolü ortaklıklar kurmak, daha sonra modern teknoloji getirecekleri vaatleri ile kendi fabrikalarını kurmak, aşırı reklam kampanyaları ve çeşitli sosyal etkinliklere sponsorluk (5) yaparak tüketici kitlesini genişletmek, reklam yasalarını kaldırmaya çalışmak veya konmasını tehditle engellemek, en son olarak da artık devlet tekeline gerek kalmadığı gerekçesiyle özelleştirilmesi için baskı yapmak."
Bu aşamalar incelendiğinde bizim ülkemizde hangi evrelerin hangi hükümetler tarafından gerçekleştirildiği kolayca anlaşılır.
Şöyle ki;
10.10.1983'te "Kamu İktisadi Kuruluşu" haline getirilen Tekel Genel Müdürlüğü Ana Statüsü 11.3.1987 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanmıştır. Kısa adı Tekel olan kuruluş, 1177 sayılı Tütün Tekeli Kanunu ve bunu tadil eden 3291 sayılı, 4250 sayılı ispirto ve İspirtolu İçkiler İnhisarı Kanunu ve bunu tadil eden 6552 sayılı, 3078 sayılı Tuz, 196 sayılı Ekici Tütünleri Satış Piyasalarının Desteklenmesine Dair Kanunlar ve 1918 sayılı Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Kanun ve bunu tadil eden 2550 sayılı Kanunla kendisine verilen kamu görevlerini yapmaktadır.
1986 yılına gelindiğinde Tekel'in tekelliğinin kırılması tek çare olarak görüldü ve 3 Haziran 1986'da 1177 sayılı Tütün ve Tütün Tekeli Yasası değiştirildi. Bu değişiklikten 4 yıl sonra 8 Ağustos 1990'da İzmir Torbalı'da Philip Morris (6) -Sabancı Holding birlikteliğiyle- DPT'nin de iznini alarak- sigara fabrikası kurdu. 3 Mayıs 1991 tarihinde Resmi Gazete'de, Bakanlar Kurulunun "Sigara imalatı, ithali ve dağıtımı üzerindeki devlet tekelinin kaldırılması" kararı yayınlandı.
Çiller Dönemi...
Bundan sonra sırasıyla 3.11.1993, 28.04.1994, 7.03.1996 tarihlerinde alınan kararlar, Çiller hükümetinin Türk tütününe kota (sınırlama), yabancı tütüne teşvik getirilmesine ilişkin kararlardır.
REFAHYOL Hükümeti Dönemi...
Çiller hükümetinden sonra gelen REFAHYOL Hükümetinin 29.11.1996 tarih ve 8939 sayılı kararı da aynı amaçla alınmış bir karardı. Tekel'in resmen özelleştirilmesine ilk adım ise 15.12.1997 tarihinde Yüksek Planlama Kurulu'nun Tekel'in ortaklık kurabileceğine ilişkin görüşünü açıklamasıyla atıldı. Bundan sonra alınan 25.12.1997 tarihli Bakanlar Kurulunun "Tekel kendisine ait sigara markalarını, fabrikalarını ve diğer varlıklarını tahsis etmek suretiyle ortaklıklar tesis edebilir" kararı Resmi Gazete'de yayınlandı.
Bu dönem ülkeyi 54. Hükümet (ERBAKAN HÜKÜMETİ) yönetiyordu. Cumhurbaşkanı ise Süleyman Demirel'di.
55. Hükümetin Tekel'den Sorumlu Devlet Bakanı Eyüp Aşık Dönemi...
Tekel'den sorumlu Devlet Başkanı Eyüp Aşık'ın (Ulusu Hükümetinin Gümrük ve Tekel Bakanı Recai Baturalp, Özal'ın ilk Gümrük ve Tekel Bakanı Vural Arıkan, 1989'da dönemin Sağlık Bakanı Bülent Akarcalı, Tekel' in özelleştirilmesine karşı oldukları için Bakanlıklarından olurlarken) "altı ayda Tekel'i özelleştireceğim" diyerek işe başlamasından sonra Yeni Harman ve Samsun sigaralarının isim hakkı 49 yıllığına ve Akhisar tütün işletmesinin yüzde 52'lik kısmı süresiz olarak British American Tobacco (BAT) isimli şirkete satıldı.
Tekel'in özelleştirilmesine adım, adım yaklaştıran ödünler böyle bir, bir verildi. Üstelik ödünler verilirken tütün üreticileri ve Tekel çalışanları ile örgütlerinin görüşlerine başvurulmadığı gibi, itirazları da dikkate alınmadı.
Özelleştirme karşıtı eylemler ise hükümeti hiç etkilemedi. Hükümeti seçen sanki bu üreticiler değil de IMF ve DB'mış gibi onların direktiflerini yapmak için yoğun çaba içerisine girdiler. Oysa geçmişe bir bakıldığında, Reji dönemi hatırlandığında Tekel'in özelleştirilmesinin ulus aşırı şirketlerin kendilerine pazar açma ve yayılma stratejileri olduğu kolayca görülebilecektir. Ayrıca Tekel'i özelleştirmek masum bir iyileştirme çabası değil, ülke menfaatleri ile de çelişen bir durumdur.
55. hükümetin Tekel'den sorumlu Devlet Bakanı Eyüp Aşık tarafından Tütün Kanunu Taslağı hazırlandı. Bakanlar Kurulu'ndan geçen bu tasarı TBMM Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu'nda görüşme aşamasında kalmış, seçimle birlikte kadük olmuştur.
Ecevit (İktidardayken) -Devlet Bahçeli- Mesut Yılmaz Dönemi...
57.Hükümetin Tekel'den sorumlu Bakanı Rüştü Kazım Yücelen de kadük olan tasarıyı 1999 yılı içinde tekrar Bakanlar Kurulu'na sundu. İmzadan geçen tasarı Sanayi, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu'na sevk edilmişti; Komisyon da aynı yıl içinde tasarıyı gündemine alarak görüşmeye başladı. 18 Aralık 2000 tarihli IMF niyet mektubunda Tütün Kanunu'nun 2001 Ocak ayı sonuna kadar çıkartılacağı taahhüt edilip Tekel'in 4046 sayılı Özelleştirme Yasası kapsamına alınmasından sonra, komisyondaki bu yasa da geri çekilmiştir.
18 Aralık 2000 Tarihli Ek Niyet mektubu ile;
Tütün için destekleme alım politikalarını ortadan kaldıran, tütün alımlarında müzayede mekanizmasını oluşturacak Tütün Kanunun Ocak 2001 sonuna kadar çıkarılması,
2 Ocak 2001 Tarihli Ek Niyet Mektubu ile;
Tütün destekleme alımlarını kademeli olarak kaldıran bir kanunun Şubat 2001 sonuna kadar yürürlüğe konulması, kabul ve taahhüt edilmiştir.
Tekel'in özelleştirilmesini öngören Özelleştirme Yüksek Kurulu Kararı 2 Şubat 2001'de imzalandı.
Bu karar göre;
* Tekel Genel Müdürlüğü özelleştirme kapsamı ve programına alınmıştır.
* Tekel, mülkiyetin devri hariç olmak üzere özelleştirilecektir.
* Özelleştirme işlemleri 3 yılda tamamlanacaktır.
Tekel'in 5 şubat 2001'de Özelleştirme İdaresi'ne devrinden sonra ilgili Devlet Bakanı Yüksel Yalova ile Kemal Derviş'in ulus aşırı sigara şirketlerin çıkarları için birbirleriyle tartışmaları Yüksel Yalova'nın istifa etmesi ile sonuçlandı. Yerine atanan Yılmaz Karakoyunlu'nun Bakanlar Kurulu'na sunduğu Tütün Kanunu Tasarısı ilgili komisyonlardan geçerek TBMM Genel Kuruluna geldi.
Ve... 20.6.2001 tarih ve 4685 sayılı Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğü'nün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun 57. Hükümet tarafından mecliste çıkarıldı. Ancak, 6 Temmuz 2001'de Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından veto edilerek meclise iade edildi. Daha sonra Aralık 2001'de yasa tekrar meclis gündemine alındı. Cumhurbaşkanının tekrar veto etmesini engellemek için noktasına, virgülüne dokunmadan meclisten 3 0cak 2002'de geçirildi.
Cumhurbaşkanının vetosu ele geçmez bir fırsattı. Tekrar tekrar düşünmek için zaman doğmuştu. Tekel'in özelleştirilmesinden vazgeçilmesi ülkemiz için en doğru seçenek olacaktı. Tekel'i özelleştirilmek yerine üreticilerin ve Tekel çalışanlarının belirleyeceği tarzda derhal yeniden yapılanmaya gidilmeliydi.
Çünkü;
* Türkiye dünyanın en önemli şark tipi tütün üreticisi ülke olma konumunu muhafaza ederek, bu anlamda ekicisini gelişmiş ülke ekicilerine karşı korumaya almak; yanı sıra sigara üreticisi şirketlerin kendi ülkelerinde gerçekleştirmelerine izin verilmeyen tüketici artırma çabalarını sınırlandırmak; sağlığa zararlı ürünler olması nedeniyle de tüketimin artmasını engelleyerek toplumsal sağlığı korumak için;
* Yine ülkenin sosyoekonomik açıdan geri kalmış yörelerinde yapmış olduğu yatırımları ve işletmeleri ile bu yörelerin ekonomik gelişmesine katkıda bulunması, ekicisinden işçisine ve hatta yöre esnafı dahil pek çok insana geçinme imkanı sağlaması nedeniyle gerekliydi.
Bir şişe büyük rakı = 1 kg tütün...
IMF öncesi çiftçiler tütün fiyatı açıklanmadan bir kilo tütüne ne kadar fiyat verileceğini biliyorlardı. Bir şişe büyük rakının fiyatı o an piyasada ne ise bir kilo tütünün fiyatını da hükümet öyle belirlerdi.
IMF güdümüne giren hükümetler fiyatları IMF' nin telkinleri ile belirlemeye başladı ve tütün üreticisinin felaketi IMF ile birlikte başladı.
1994 yılında tütün alım fiyatları üretim girdilerinin neredeyse 4'te biri oranında belirlendi. Fiyatların böyle belirlendiği dönemde Başbakan Çiller'di. Ecevit - Bahçeli - Yılmaz Hükümeti dönemi olan 1999-2000-2001 yıllarında da tütün alım fiyatları, yine maliyetin çok altında belirlenerek üretici iyice yoksullaştırıldı. Tüccar ve ulus aşırı sigara şirketleri lehine oluşan bu fiyatlar tütün üreticisinin aleyhine oldu. Dış etkenlerle belirlenen bu fiyatlar sonucunda yalnızca tüccar ve ulus aşırı şirketler kazançlı çıkmadı, tarımdan sanayie kaynak aktarıldı.
Hükümetler;
* Tütün alım fiyatlarını IMF'in istediği oranda belirlediler.
* Hükümetler üreticiyi taraf kılacak mekanizmaları hiçbir zaman oluşturmadılar.
* Tütün üreticisi yok sayılarak adına kararlar alına gelindi.
* Tütün alım fiyatlarının oluşmasında kökü dışarıda politikalar (IMF) belirleyici oldu.
Ve nihayet, 4685 sayılı yasa çıktıktan sonra da devlet alım fiyat belirlemekten çıktı. Örgütsüz üreticiler tüccarın insafına terk edildi.
Çizelge-1: Tütün* ve Girdi Fiyatları
Yıl
Tütün fiyatı
Yıllara göre artış (%) Fiyat
Gübre(%)
Mazot(%)
1991
24.307
1992
32.144
32.2
55.0
39.6
1993
53.038
65.0
54.6
30.5
1994
113.600
114.2
386.8
170.0
1995
250.000
120.1
35.7
67.6
1996
500.000
100.0
78.9
112.6
1997
900.000
80.8
82.4
73.1
1998
1.400.000
55.6
19.4
32.0
1999
1.750.000
25.0
39.2
84.7
2000
2.200.000
25.7
73.8
94.9
Kaynak: TZOB
*Ege tütünü
Çizelge 1'de görüldüğü gibi,1994-1999-2000 yıllarında üretim girdilerine yüksek oranda zamlar yapılırken alım fiyatları düşük tutularak çiftçi üretemeyecek noktaya getirildi. Dışarıdan dayatılan bu yaptırımlar, içerden de hükümetler tarafından uygulandı. (BB)
1 Sertaç Eş - "Ecevit Kendisiyle Çelişti" başlıklı yazısından alınmıştır. Cumhuriyet Gazetesi-S,4-8 Temmuz 2001.
2 "Tütün Yasa Tasarısı'nda 'Türkiye'de marka bazında sigara için en az 2 milyar adet, başka tütün maddeleri için en az 1 milyon adet üreten ve satanlar aynı markadan olmak üzere serbestçe ithalat yapabilirler, fiyatlandırabilir ve satabilirler." diyor. Bu yasa tasarısı ile getirilen kritere Yabancı tekeller şirketlerin Türkiye işbirlikçileri olan Sabancı'nın uyduğu, Koç'un ise yeterli olmadığı, Devlet Bakanı Yüksel Yalova'nın da birisi lehine taraf olduğu hemen tüm basında yer aldı.
3 "Türkel Minibaş, 23 Nisan 2001 tarihli Cumhuriyet Gazetesindeki GÖZUCUYLA köşesinde yazdığı, 'Özel Tütün Yasası' adlı yazısında açıklıyor: "...Geçen haftalarda Dış Ticaret Müsteşarlığı'ndaki hazırlık toplantısına katılanlar arasında Philip Morris ve Rj Reynolds'ın (Japon tobacco) temsilcilerinin bulunması... 8'nciBeş Yıllık Kalkınma Planı'nın Tütün mamulleri Alt Komisyonu Başkanı, raportörü ve iki üyesi, Özel ihtisas Komisyonu üyeleri de Philip Morris-Sabancı ortaklığının görevlilerinden oluşmaktadır..."
4 Yabancı tekeller sigara tekellerinden Philip Morris firmasının, "www.pmdocs.com" sitesinde yayınlanan iç yazışmalarında, piyasalara egemen olmak için oynadığı oyunlar acık bir şekilde görülüyor. Türk tütüncülüğünün öldürülmesine dönük planlarında yer aldığı yazışmalarda, dönemin Başbakanı Turgut Özal'la ilişkilerin geliştirilmesi isteniyor. Bir yazışmada: "Philsa'nın yüzde 25 hissesini elinde tutan Sabancı ile iyi ilişkilerimiz var. Bildiğiniz gibi, Sabancı'yı Turgut Özal ile iyi ilişkileri olduğu için tutmuştuk. Ancak bugün Sabancı'dan daha iyi odaklanmış hükümet ilişkilerimiz var." deniliyor.
Belgeler, reklam yasağına ilişkin tasarının geçmesini önlemek için dönemin Başbakanı Süleyman Demirel, Maliye Bakanı Sümer Oral ve Devlet Bakanı Tansu Çiller'e mektup gönderilmesine kadar varan lobi faaliyetleri yürütüldüğünü gösteriyor. Bu iç yazışmalarda, 1996-1998 arasındaki dönemde firmanın Türkiye için hedefleri şöyle sıralanıyor: Tekel'in daha fazla ithalata izin vermesi için lobi faaliyetleri, Bürokrasi ve Başbakan Özal ile ilişkilerin geliştirilmesine devam etmek, İran ve Irak sınır bölgelerinde satış yapmak (kaçakçılık yorumuna açık), Sultan Süleyman Sergisi'nin National Gallery of Arts'da 4 ay sponsorluğunu yapmak.
Şirkete ait "20232272592" sayılı belgede de Niki Hauser'in Türkiye gezisi notları yer alıyor. 26-29 Kasım 1984 tarihli notlarda, dönemin siyasal iktidarı ile iyi ilişkiler kurmak için yapılanlar " Büyükelçi Varol Özkoçak ve Haşim Öğüt ile yemek yedim. Tarım ve Sağlık Bakanları ile iyi ilişkileri olan Öğüt bize yaklaşım ve içerik açısından yardımcı olabilir. Büyükelçi Öğüt, ilk olarak Tarım ve Sağlık Bakanlarından randevu alınmasını sağlayacak" şeklinde aktarılıyor. (Kaynak: http://garildi.cumhuriyet.c.../c0404.htm, 21.04.2001)
5 Sultan Süleyman Sergisi'nin National Gallery of Arts'da 4 ay sponsorluğunu yapmak. Son olarak da Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 500 bin dolar karşılığında restore edilmesi için ABD'li Philip Morris firmasının sponsor olması. Birinci TBMM binasının restorasyonu için ABD'li Philip Morris şirketinin sponsor olmasına tepkiler artıyor. ANAP İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı, eski TBMM binası için bir sigara firmasından para alınmasını "utanç verici ve gurur kırıcı" diye tanımladı. (Kaynak: http:// garildi.cumhuriyet.c .../ c0404.htm, 21. 04. 2001)