Toplantı özgürlüğü hakkı nedir?
Bir kahvenin önünde sekiz yıllık kesintisiz eğitimi ve zamları protesto etmek amacıyla masaya koyduğu 25 adet çiğ yumurtayı yiyen bir kişinin 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanuna muhalefet etmediğine ve ilginç bir tepki yöntemi olarak sergilenen bu eylemin suç olmadığına karar verilmiştir (Yargıtay 8 Ceza Dairesi E.1999/12623, K.2000/1357 sayılı ve 2.2.200 günlü kararı).
1997'de alıcıların düşük fiyat vermesi üzerine zarar eden 500-600 kişilik domates üreticisinin ürünlerinin tarlada çürümeye bırakıldığını yetkililere duyurmak ve çözüm aramak amacıyla remörklü traktörleri karayoluna çekip domates dökerek karayolunu kısmen kapatmışlar ve yaptıkları konuşmalardan sonra eylemin amaca ulaştığı belirtilerek kendiliklerinden dağılmışlardır.
Yerel mahkeme 2911 sayılı Kanununa aykırılıktan mahkumiyet kararı vermişse de, Yargıtay suçun oluşmadığına ve domates üreticilerinin güvenlik güçleri tarafından "zor kullanılmadan" kendiliklerinden dağıldığını ve bu eylemin demokratik hakların elde edilmesine yönelik olduğuna karar vermiştir (Yargıtay 8. Ceza Dairesi 1997/10518- 11621 sayılı ve 9.9.1997 Tarihli kararı).
Aslında bu kararlar, demokrasinin varlık koşulu olan toplanma özgürlüğünün hukuka uygun olabilmesi için şekli yasal koşulların yerine getirilmesine gerek olmadığını gösteriyor. Güvenlik güçleri bu tür olaylarda kamu düzeninin devamı ile toplanma özgürlüğü arasında denge kurabilecek bir ölçütü tutturmalıdır.
Domates üreticilerinin yolu trafiğe kapatmaları ve yumurta yiyerek protestosunu gösteren kişinin eyleminde kamu düzeni bozulmuş olsa bile, kolluk güçlerinin "dengeli bir tutumla" toplanma özgürlüğü hakkını engellemediği anlaşılmaktadır.
Herkesin barışçı toplanma hakkı var
İnsan Hakları Evrensel Bildirisi'nin (İHEB) 20. maddesinin 1. fıkrasında, herkesin barışçı toplanma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Birleşmiş Milletler Siyasi ve Medeni Haklar Sözleşmesi nin 21. maddesine göre; "Barışçıl bir biçimde" toplanma hakkı hukuk tarafından tanınır.
Bu hakkın kullanılmasına ulusal güvenliği veya kamu güvenliğini, kamu düzenini, sağlık veya ahlakı veya başkalarının hak ve özgürlüklerini koruma amacı taşıyan, demokratik bir toplumda gerekli bulunan ve hukuka uygun olarak getirilen sınırlamaların dışında başka hiçbir sınırlama konamayacağı hükmüne yer verilmiştir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 11. maddesinin 1. fıkrasında; "Herkesin asayişi bozmayan toplantılara" katılma hakkına sahip olduğu, 2. fıkrasında ise, bu hakkın demokratik bir toplumda, zorunlu tedbirler niteliğinde olarak, ulusal güvenliğin, kamu emniyetinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amaçlarıyla ve ancak yasayla sınırlanabileceği belirtilmiştir.
Avrupa İnsan Hakları Komisyonu'nun 10 Ekim 1979 tarihli kararında; Sözleşmenin 11. maddesinde gösterilen "barışçı toplanma hakkının" demokratik toplumda temel bir hak olduğunu belirtmiştir. "Bu hak bu niteliğiyle hem özel toplantıları, hem de cadde, yol ve geçitlerdeki toplantıları kapsar" ve tıpkı ifade özgürlüğüne benzer bir biçimde korunmalıdır.
Komisyon bu nitelikteki bir hakkın demokratik toplumun temellerinden biri olduğunu kabul etmiştir (Başvuru No: 8191/78 Rassamblement jurassien-İsviçre Davasında). O halde toplantı özgürlüğü temel bir haktır.
2001'de değiştirilmiş olan Anayasanın 34. maddesinde ise, AİHS'nin 11. maddesi ile örtüşecek şekilde; herkesin, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Bu hakkın ancak, milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla ve kanunla sınırlanabileceği ve kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usullerin kanunda gösterileceği öngörülmüştür.
1 Mayıs'ın sorumluları kim?
Gösteri yürüyüşü düzenleyenler fiziksel şiddete maruz kalma korku ve endişesi duymadan hakkını kullanabilmelidir. Devlet toplantı özgürlüğünü sınırlandırmaya, iptal etmeye veya askıya almaya yetkilidir. Buna karşılık; bu hakkın etkili bir biçimde kullanılabilmesini sağlama konusunda pozitif yükümlülüğü vardır. Toplantı özgürlüğünü sağlamalıdır. Devlet bu hakkı kullanmak isteyenlerin hakkını korumakla görevlidir.
Toplantı ve gösterinin, bu düzenlemeler ve hakkın genel niteliği dikkate alınarak, Devletin müdahale etmemesi gereken bir özgürlük olduğu yorumu yapılabilirse de, Devlet bir yandan geçerli bir neden olmaksızın toplanma özgürlüğünü ihlal etmekten kaçınırken, diğer yandan da bu hakkın kullanılmasını sağlamak için gereken önlemleri de almak zorundadır. (Yargıtay Ceza Genel Kurulu Kararı E. 2004/8-65 K. 2004/117 T. 11.5.2004)
Hukuka göre toplantı ve gösterilerin sınırlandırılmasında "gerçek bir tehlike"nin var olup olmadığına bakılmalıdır. Ancak o zaman devletin bu hakkı kısıtlaması haklı görülebilir. Çünkü; gösterilere uygulanan genel bir yasaklama, ancak bu gösterilerin daha az zorlayıcı tedbirlerle engellenemeyecek türden asayişsizliğe yol açması konusunda gerçek bir tehlike varsa haklı görülebilir. Yoksa, zor kullanma hukuka aykırıdır.
O halde 1 Mayıs 2008 olaylarında sorumluluk nasıl belirlenmeli ve kimlere ait olmalıdır? (Fİ/GG)