Bugün yine bizim burada toplanacaklar anlaşılan. Daha onlar gelmeden yüzlerce polis, onlarca TOMA geldi. Belli, bugün bir şeyler olacak. Hafta içinin yoğunluğu olmadığından canım sıkılıyordu. Bana da seyirlik mevzu çıktı. Zaten başka da bir şey yapamıyorum.
Tepemde Bakırköy Adliyesi yazdığı için mi gelip benim hemen önümdeki alanda adaletten, özgürlüklerden, emekten söz ediyorlar anlamıyorum ki. Duymamış, görmemiş, bilmiyormuş gibi yapacağım. Gerçi gözümün önündeler.
Defalarca emekten, özgürlüklerden, adaletten söz ettiler. Bu kez 1 Mayıs için gelmişler. Adliyeyim ben adliye. tabiki bana gelecekler. Açlık grevindeki çocukları için gelen anneler de var, çocuğunun kreş hakkı için de. Biri de işyerindeki regl izninden söz ediyor. Oysa benim duruşum hep aynı: Görmedim, duymadım, bilmiyorum.
Buraya kadar gelmişler, bari biraz sessiz olun da dinleyeyim. Bakalım yine ne isteyecekler? Hem kimse seslerini duymuyor, ben neden duyayım? Of…
Ağaoğlu: Hukuk kuralları uygulansın
Bir grup kadın görüyorum. Boyunlarında beyaz tülbentleri var. Ellerinde de bir pankart. “Gazze’den değil Gebze’den geliyoruz.” O da neymiş? HDP yöneticilerinden Gülsüm Ağaoğlu anlatıyor:
“Başta Leyla Güven’in talebi olmak üzere açlık grevindekilerin taleplerinin kabul edilmesi için buradayız. PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması için bu eylemi yapıyorlar. Biz de bu alanda onların sesini duyurmak istiyoruz. Bir tane daha ölümle karşılaşmamak için, onların sesi sözü olmak için buradayız. Bu taleplerin acilen karşılanmasını istiyoruz. Arkadaşlar, bu taleplerinin karşılanmaması halinde geri adım atmayacak. Arkadaşlarımızın talebi tek. Basit hukuk kurallarının uygulanmasını istiyorlar.”
Camcı: Değişim gücü kadınlarda
Uzun zamandır bu alanda görmediğim bir kadını görüyorum. Akademisyen. Barış istediği için bir ara tutuklandı. Bakalım o ne diyor. Meral Camcı konuşuyor:
“Yaklaşık iki yıldır bu alanda yoktum. 1 Mayıs’ta burada olmak benim için çok önemli, bütün kortejleri tek tek geziyorum. Alanda kadınların yanında olacağım. Çünkü böylesi baskı dönemlerinde kadınların itici, dönüştürücü gücünün çok fazla olduğunu biliyorum. Değişim gücü kadınlar da.”
Sarı: Tutuklu meslektaşlarımız için alandayız
Türkiye Gazeteciler Sendikası’ndan (TGS) bir grup gazeteci geliyor. Önlerinde, “Gazetecilik suç değildir” yazıyor. Gazeteciler de bir komik. Benim duruşma salonlarımda kaç gazeteci yargılandı, çoğu da tutuklandı, herhalde haberleri yok. Ha bir de slogan atıyorlar; “Özgür basın susturulamaz.”
TGS’den Çağrı Sarı konuşuyor:
“Bütün gazetecilerin basın ve ifade özgürlüğü kapsamında düşüncelerini ifade etmeleri için buradayız. Kadın gazeteci olarak özel sorunlarımız da var. Habere konu olan kişinin tacizinden çalışma ortamında uğradığımız tacizlere karşı buradayız. Anne olan kadın gazetecilerin çalışma koşullarının düzeltilmesi ve regl izni için buradayız.”
“Birçok kadın sigortasız çalışıyor”
“Kadın cinayetlerine son” diyen bir grup kadın görüyorum. Bu kadınların da hiçbir şeyden haberi yok. Bu adliyeye gelseler görürlerdi. Kadınları öldüren erkekler hep serbest bırakılıyor, cezalarına indirim uygulanıyor. İstanbul Kadın Meclisleri’nden avukat Tuğba Torun'u dinliyorum:
“Her alanda en çok çalışan kadınlar. Kadınlar bu derece emek verdikleri halede maalesef yönetici konuma gelemiyorlar. Kadın emeği sömürüldükçe ülkedeki demokrasi ve ekonomi de gelişmiyor. Birçok kadın ev işçisi olarak çalışıyor, güvencesiz ve sigortasız çalışıyor. Birçok kadın bu şekilde canlarını kaybetmek uğruna evlerini geçindirmeye çalışıyorlar. Kadınlar için hukuki ve fili anlamda uygulamalar getirilmeli. Bugün 1 Mayıs. Bu bayramı kutlamak en çok kadınların hakkıdır. Umarım emekçi emeğinin karşılığını alır.”
Özkan: 1 Mayıs’a Mor katmaya geldik
Şimdi şu morla gelenlere bakın. Kadın demek mor demek ya kadınlar da mor giyinmiş. Kadın savunmasından Sezen Özkan isimli kadının sesine kulak verdim:
“8 Mart’ta alanlara taleplerimizi taşımıştık, o talepleri şimdi de 1 Mayıs’a taşıdık. Kadınlar öldürülüyor, çocuklar tacize uğruyor, doğa talanından yine en çok kadınlar etkileniyor. Bu eril bakış açısının sona ermesi için, taleplerimizi haykırmak için yine buradayız. 1 Mayıs’a mor katmaya geldik.”
Yoleri: Emeğin özgürleşmesi hayatın özgürleşmesi demek
İnsan hakları savunucusu da kadınları görüyorum. Kadınlardan biri, sanırım İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri şöyle diyor:
“Emeğin özgürleşmesi hayatın özgürleşmesi demek. Hayat hepimiz demek. Bu nedenle biz de buradayız. Hak savunuculuğunu emeğimizin savunmasından ayrı düşünemeyiz.”
Kadınları gördüm
Kadınlar işte, yine bütün talepleri sıraladılar. Emekmiş, iş gücüymüş, açlık grevindeki çocuklarmış, tutuklu gazetecilermiş. Bakın gördünüz siz de, ben adliye olarak burada tanığım. Taleplerini de dinledim.
Bizim burada avukatların anlattığı gibi konuşuyordu bir kısmı. Sorunlar çözülemeyecek gibi değil sanki. Sonuçta her alanda, hukuğun, uygulanması isteniyor. Yine de söyleyeyim. Duymadım, görmedim, bilmiyorum (EMK)