“Moto kuryeler zırt diye her yerden çıkıyor”, “Sanki kurallar kuryeler için geçerli değil”, “Ne zaman nerden bir kurye çıkacak bilemiyor insan”, “Kuralları da takmıyorlar kendi hayatlarını da hiçe sayıyorlar”, “Yazık kar kış demeden dışarıda çalışıyorlar”, “Yine bir kurye ölmüş, Allah rahmet eylesin”… Bunlara benzer cümleleri sosyal medyada ve hayatın içinde hemen her gün duyuyoruz.
Bu cümlelerle polemik yapacak, bir kurye olarak “Siz bizim neler yaşadığımızı biliyor musunuz?” da diyecek değilim. Herkes tanık olduğu şeylere durduğu yerden bakar. Tam anlaşılamadığını ya da yanlış anlaşıldığını düşünenler, anlaşılmama yorgunu değillerse, değişim inançları ve değiştirme inatları varsa koşullarını ve taleplerini anlatmalı. Çalışma rejiminin yarattığı, kuryeleri ve trafikteki paydaşlarını etkileyen sorunlara moto kuryelerin talepleri üzerinden bakabileceğimizi düşünüyoruz. 1 Mayıs İşçi Bayramı vesilesiyle kuryelerin öne çıkan taleplerine biraz yakından bakalım istedik.
Kuryelik değil kuryelikler var
Moto kuryeliğin Türkiye’de ilk ortaya çıktığı 90’lı yılların başında kuryelik hakkında konuşmak daha kolaydı. Çünkü sadece gümrükten gümrüğe evrak taşıyan ya da ecza depolarında ilaç dağıtımı yapan kuryeler vardı. Ancak yıllar içinde kuryelerin sayısı da faaliyet yürüttüğü sektörler de çalışma biçimleri de arttı. Son 4-5 yılda öyle bir seviyeye ulaştı ki onlarca sektörde yüzlerce değişik iş/işletme de yüz binlerce kurye çalışır duruma geldi.[1]
Bu aynı zamanda tek bir kuryeliğin olmadığı kuryeliklerin olduğu anlamına geliyor. Yemek ve market ürünleri dağıtan, küçük ebatlı mağaza ürünleri ve elektronik eşya dağıtan, evrak ve ilaç dağıtan, altın, para ve yedek parça taşıyan, numune tekstil ürünleri taşıyan, evde denemeli kapıda ödemeli kıyafet ürünleri dağıtan, insanların unuttukları eşyalarını bir adresten diğerine götüren ve aklınıza gelebilecek envaiçeşitte ürün ve eşyayı dağıtan kuryelikler ortaya çıktı. Keza bordrolu çalışan, kendi şirketini kurup esnaf kurye olarak faaliyet gösteren, mevsimlik ya da kısa süreli çalışan, gün içerisinde müsait olduğunda paket atan, kayıtlı veya kayıtsız çalışan değişik tipte kuryeliklerden bahsediyoruz.
Kuryelik yalnızca gençlerin yaptığı bir iş sanılsa da her yaştan evli, bekâr, çocuklu kişilerin, göçmenlerin ve sayıları hala genel içinde az olsa da son dönemde artmaya başlayan çeşitli yaş gruplarından kadınların yaptığı bir meslekten bahsediyoruz. Haliyle bu çeşitlilik içerisinde kuryelerin ortak sorunları olduğu gibi çalışılan sektöre ve çalışma şekline bağlı özgün sorunlar da söz konusu.
Moto kuryeler ne istiyor?
Çevrimiçi yemek/gıda sipariş şirketlerinin yaygınlaşması ve “hızlı teslimat” reklamları, müşteri puanlaması, paket başı pirim sisteminin yaygınlaşması, motosikletlilerin trafikte görülmemesi gibi sebeplerden ötürü ölümlü kurye kazalarının artması; hız baskısı, mesleki yeterlilik belgesinin zorunlu olmaması ve eğitimsizlik nedeniyle kuryelerin trafikte kuralsız davranışlarının öne çıkması; asgari ücretin açıklandığı süreçlerde özellikle kendi hesabına çalışan “esnaf kuryeler”in firmaların açıkladığı zam oranlarına karşı tepkilerinin sokağa taşması; uzun saatler, düşük ücret ve güvencesiz çalışma şartlarına karşı kuryelerin protestolarının artması gibi nedenlerden dolayı moto kuryelerin sorunları basında ve sosyal medyada bir nebze de olsa görünür hale geldi. Fakat moto kuryeler genel olarak taleplerinin basında yeterince yer bulduğunu ve yetkililere seslerinin ulaştığını düşünmüyor.
Moto kuryeler öncelikle yaşadıkları sorunları yetkililere duyurmak ve muhatap alınmak istiyor. İnsanca yaşayabilecek ücreti insani çalışma koşullarında kazanmak isteyen kuryeler çalışırken yaralanmak ve ölmek istemiyor. Son üç yılın verileri kurye ölümlerinin arttığını ve yeterli önlemlerin alınmadığını gösteriyor.
Çok tehlikeli meslekler statüsü ve mesleki yeterlilik belgesi
Kurye Haber ve İSİG Meclisi’nin 2021’de yayımladıkları raporlarda en az 32 moto kuryenin iş cinayetlerinde hayatını kaybettiği tespit edilmişti. Kurye Hakları Derneği’nin “2022 Moto Kurye Ölümleri Raporu”nda[2] iş cinayetiyle hayatını kaybedenlerin sayısı 58 olarak tespit edilmiş, “2023 Moto Kurye Ölümleri Raporu”nda ise bu sayı en az 68 olarak açıklanmıştı. Kurye Hakları Derneği’nin elindeki verilere göre 2024 yılının ilk dört ayında ise en az 20 moto kurye iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. Raporlardaki “en az” vurgusu alanın denetimsizliğine, kayıt dışılığına ve kaydı tutulmayan, haberi yapılmayan kurye ölümlerinin de olabileceğine atıf yapıyor.
TÜİK verilerine göre 2023 yılında trafiğe kayıtlı motosiklet sayısı 5 milyon 221 bin 760’ı bulmuştur. Bu sayı 2022’de 4 milyon 141 bin 914’tü. Trafik Şube Müdürlüğü’nün “Trafik İstatistik Bülteni”ne göre 2023 yılında ise 74 bin 92 motosiklet kazası meydana gelmiştir. Son yılların ortalamasına baktığımızda her ay ortalama 5 bin motosiklet kazası meydana geliyor. Bu kazalar içinde kuryelerin kazaları ayrı bir başlık altında incelenmemiş olsa da motosiklet kazalarının azımsanmayacak bir bölümünde moto kuryelerin taraf olduğunu söylemek mümkün. Ne yazık ki, ağır yaralanmalı ve uzuv kayıplarına neden olan moto kurye kazalarının yaygın olduğu da sahadaki gözlemlere dayanılarak söylenebilir.
Çalışma Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın yayınladığı “İş Sağlığı ve Güvenliğine İlişkin Tehlike Sınıfları Tebliği”nde 53 Kodlu, “Posta ve Kurye Faaliyetleri” altında 53.20.08 koduyla Gıda, mobilya vb. satın alınan şeylere ilişkin evlere dağıtım faaliyetleri (şehir içi yük taşımacılığı ve evden eve nakliyat vb. hariç) tanımı yapılmış ve tehlike sınıfı “tehlikeli” olarak tanımlanmıştır. 53.20.09 altındaki kurye faaliyetleri az tehlikeli olarak görülüyor.[3]
Türkiye’deki tüm moto kurye örgütlenmelerinin ve kuryelerin en önemli taleplerinin arasında moto kuryeliğin “Çok Tehlikeli Meslekler Statüsü”ne alınması ve Mesleki Yeterlilik Belgesi’nin zorunlu hale getirilmesi bulunuyor. İsteyen herkesin kurye olamaması, “İleri Sürüş Eğitimi” de dahil olmak üzere tüm eğitimlerin devlet tarafından ve ücretsiz olarak kuryelere sağlanması gerekiyor.
Ölümcül reklamlar ve hız baskısı
Televizyonlarda, radyolarda, internet sitelerinde, billboardlarda, kullandığımız aplikasyonlarda “o reklamlar “ hayatımızın bir parçası haline geldi.
“Aklındaysa kapında”, “Dakikalar içerisinde getirelim”, “Uçarak kapında”, “Hemen” gibi reklam sloganlarına eşlik eden, aklından bir şeyi geçirir geçirmez kuryenin kapında olduğunu gösteren reklamlar bir pazarlama stratejisine dönüştü. Müşteriye vaat edilen en önemli şey istediği şeyin çok hızlı biçimde teslim edileceği! Ve bu reklamlarda tanınmış ve “sevilen ünlüler” oynatılarak inandırıcılık artırılmaya çalışılıyor. Büyük firmalarla rekabet içine girmek isteyen ve onları taklit eden orta büyüklükteki firmalar ve küçük işletmeler de hızlı teslimat stratejisinin ve söyleminin parçası haline geldiler. Hız temalı reklamlar sektörü o kadar etkisi altına almış durumda ki, mahalledeki kebapçı da pideci de sucu da lokal reklamlarında hızlı teslimatı öne çıkartıyor.
Müşterilere “süre puanlaması yetkisi”ni de veren firmalar reklamlarla puanlama arasında bırakır kuryeleri. Yeterince kurye istihdam etmeyen, dağıtım için kilometre sınırlarını oldukça geniş tutan firmalar, kuryeler için işçi güvenliğini hiçe sayan bir çalışma rejimini inşa etmiş olur. Sipariş verildikten sonra siparişin hazırlanması, paketlenmesi ve kuryenin paketi aldıktan sonra motosikletine kadar kat edeceği sürenin de teslimat süresinin içinde olduğunu düşündüğü müzde gerçekten de kuryelere teslimat için sınırlı dakikalar kalıyor. Düşük puan almak ve işveren mobbingine maruz kalmak istemeyen kuryeler paketi (ya da paketleri) aldıktan sonra zamanla ve Azrail’le yarışa başlar. Bu cenderenin içine giren kuryelerin trafik kuralı algısı da işçi güvenliği tedbir algısı da değişir!
“Ölümcül Reklamlar”ın denetlenmesi ve yasaklanması, hız baskısının sona ermesi moto kuryelerin en “can alıcı talepleri”nden birisi olarak ön plana çıkıyor.
Güvenceli iş, insanca çalışma koşulları, geçinebilecek ücret
Platform şirketleri ilk başlarda bordrolu kurye çalıştırırken ya da saat başı garanti ücret (ve paket başı pirim ve bonuslar) verirken zamanla saat başı ücreti kaldırarak “paket başı sistemi”ne geçti. Piyasada neredeyse saat başı garanti ücret veren firma kalmadı. Paket başı ücret verip gün içinde belli paket sayısına ulaşınca da ekstra bonus vermek kuryeleri zamanla ve Azrail’le yarıştırmanın bir başka yöntemi. Bir de buna günün belli saatlerine “alevli saatler” gibi çeşitli adlar takarak ekstra paket ücreti tanımlayınca kuryeler gün içinde zaten hız temelli çalışırken belli saatlerde daha fazla para kazanmak için ekstra risk alıyor..
Platform şirketleri, kuryelere şahıs şirketi açmayı zorunlu kılarak kendi sigortasını Bağ-Kur üzerinden ödemekten muhasebe ücretlerine, kendi motorunu temin etmekten benzin ve amortisman giderlerine, ekipmanlardan günlük yeme içme harcamalarına kadar birçok maliyeti kuryelerin sırtına yüklüyor. “Patron kuryelik”, “esnaf kuryelik” olarak adlandırılan bu çalışma modelinde kuryeler ay sonunda giderleri karşılayıp asgari ücretin bir tık üzerinde para kazanabilmek için 12-14 ve hatta bazen 16 saat çalışmak durumunda kalmaktadır. Yasal çalışma sürelerine uygun kurye bulmak neredeyse imkânsız! Yukarıda bahsi geçen raporlardaki ölümlerin en az yarısı esnaf kuryelerden oluşmaktadır. Kurye Haber sayfalarına ve Facebook, WhatsApp gruplarına her gün kaza haberleri yansıyor.
Platform şirketleri dışında çalışan kuryelerin de tamamına yakını emeğinin ve göze aldıkları riskin karşılığını alamadıklarını düşünüyor. Mülteci ve çocuk kuryeler özellikle “mahalle arası işletmeler” olarak bilinen kebapçı, pideci, çiğ köfteci, sucu gibi yerlerde işçi güvenliği tedbirlerinden uzak, uzun saatler ve düşük ücretle çalıştırılıyor..
Kuryeler insanca çalışma saatlerinde ve koşullarında geçinebilecekleri ücreti hayatlarını riske atmadan kazanmak istiyor. Esnaf kuryeliğe dair kuryeler ve kurye örgütleri temsilcilerinin fikirleri farklılaşıyor. Tek bir talep varmış gibi sunmak yerine bu fikirleri dipnotta sunmak daha yerinde olacaktır.[4]
Mobbing ve angarya çok, saygı az
İşverenler tarafından hızlı teslimat baskısı ve müşterilerin sıkça ekledikleri “acele gelsin” notları, kuryeler üzerinde aşırı stres oluşturmakta ve güvenli sürüş alışkanlıklarını olumsuz etkileyebiliyor. Bu durum, kuryeleri trafikte daha riskli manevralar yapmaya itmekte ve kazalara daha açık hale gelmelerine neden oluyor.
Ayrıca kuryeler genellikle düşük ücretlerle uzun saatler çalıştırılıyor. Yeterli dinlenme molası verilmeyen kuryelerin büyük bir bölümünün sağlıklı dinlenme alanları bile yoktur. Kuryeler kötü hava koşullarında dahi çalışmaya zorlanmakta ve uzun yürüme mesafesi olan sitelere motosikletle giriş yasaklarından kaynaklı yaz-kış 500-600 metreyi bulan mesafeleri yürümek zorunda bırakılıyor. Özellikle çocuk ve genç kuryelere işletmelerde market alışverişi yapmak, meşrubat dolabı dizmek, masaları ve yerleri silmek, WC temizlemek gibi angarya işler veriliyor.
Kuryeler işletme sahipleri, müşterilerin bir bölümü ve trafikteki paydaşlardan saygı görmediklerini düşünüyor. “Üçüncü sınıf insan muamelesi gördüm” cümlesini birçok kuryeden duyabilirsiniz.
Moto kuryeler mobbing ve angaryanın son bulmasını, kuryeliğin mesleki saygınlık kazanmasını istiyor.
Motosikletleri fark edin, ekipmanlardaki ÖTV’yi kaldırın
Moto kuryelerin ve motosiklet sürücülerinin birçoğunun motosikletinde “Motosikletleri Fark Edin” stickerları bulunuyor. Trafikte iki teker sürücülerinin diğer araçlar tarafından çoğu zaman görülmediği, görüldüğünde de dikkate alınmadığı düşünülüyor. Araçların sinyal vermemesi ya da direksiyonu kırdıktan sonra sinyal vermesi, ayna kontrollerinin düzenli yapılmaması, sürüş yaparken telefonla ilgilenilmesi, park halindeki araçların kapılarının ayna kontrolü yapmadan aniden açılması, şeritlerin ortalanarak sürüş yapılması kuryelerin trafikteki paydaşlarına dair şikâyet ettiği konulardan bazıları.
“Kaportamız bedenimizdir” diyen moto kuryeler trafikteki araçlar tarafından sıkıştırılmak istemiyor, trafikte fark edilmek istiyor.
Yaralanmamak, sakat kalmamak, ölmemek için takılması, giyilmesi gereken motosiklet ekipmanlarının pahalılığı kuryelerin en çok şikâyet ettiği konulardan bir diğeri. Birçok üründe olduğu gibi moto kuryelerin iş sağlığı ve güvenliği için kullanması gereken ekipmanlardan da Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) alınıyor. Gerçekten koruyucu ekipmanların pahalı olması kuryeleri daha düşük kalitede ürünler kullanmaya yahut hiç kullanmamaya (eğitimsizliğin de etkisiyle) itiyor. İşletme sahipleri de “ekipman pahalı” diyerek ya kaliteli ekipman almıyor ya da koruyuculuğu kendinden menkul kasklar vermekle yetiniyor. Platform şirketleri de marka logolu ekipmanları kuryelere para ile satıyor.
Moto kuryeler ekipmanlardan alınan ÖTV’nin kaldırılmasını ve işletmelerin kendilerine kaliteli ekipmanlar sağlamasını istiyor.
Katil bariyer değil motorcu dostu bariyer
Klasik bariyer sistemleri otomobil ve daha büyük araçlar gözetilerek imal edilerek karayollarına montaj edilmiştir. Bu bariyerler büyük araçlar için pasif bir koruma görevi görse de motosiklet sürücüleri için ölümcül bir tehlike oluşturuyor. bariyerlerin altına ek plakalar takılarak boşlukların kapatılması kazalarda yaralanma, uzuv kayıpları ve ölümleri azaltacağı kaza tespit tutanaklarını inceleyen uzmanlar tarafından dile getiriliyor.
Yıllardır seslerini duyurmaya çalışan motosiklet sürücülerinin çabaları sınırlı olsa da kimi şehirlerde etkisini göstermeye başladı. Bazı şehirlerde pilot kavşaklar ve bölgelerde “Katil Bariyerler” “Motorcu Dostu Bariyerler”e dönüştürüldü.
Metal dikme bariyerlerin giyotinden farksız olduğunu söyleyen motosiklet sürücüleri ve moto kuryeler kaza risk analizleri yapılarak, o bölgedeki moto kurye örgütleri, motosiklet kulüpleri ve Türkiye Motosiklet Platformu ile koordineli olarak “Motorcu Dostu Bariyerler”in oranının arttırılmasını istiyor.
Kurye ölümü davalarında cezasızlık
30 Kasım 2023 tarihinde Avrasya Tüneli Aksaray çıkışında, Somali Cumhurbaşkanı’nın oğlu Mohamed Hassan Shekh Mohamud’un moto kurye Yunus Emre Göçer’e arkadan vurarak ölümüne neden olmasının ardından “taksirle adam öldürme” maddesi bir nebze de olsa kamuoyunda tartışıldı. Ne yazık ki, moto kurye ölümlerinin, iş cinayetlerinin tamamına yakının da asli kusurlu şoför(ler) olsa da çok az “cezalar” ile kurtulabiliyor. TCK’ye göre bir kişinin ölümüne neden olma suçunun cezası 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası olarak düzenlenmiştir. Oysa bu ceza takdir indirimleri ve başkaca düzenlemelerle çok düşük seviyelere indiriliyor ve hatta günlük 30 TL’lik adli para cezalarına çevrilebiliyor.
Son yıllarda moto kuryeler arkadaşlarının, aileler sevdiklerinin davalarına daha güçlü sahip çıkmakta ve cezasızlığa karşı mücadele etmektedir. Samet Özgül Davası’nda[5] zanlılardan birinin müebbet, ikisinin 12’şer yıl alması, İstinaf kararı bozmasına rağmen yerel mahkemenin kararında ısrar edip aynı cezaları vermesinde Samet’in ailesinin ve arkadaşlarının mücadelesi de önemli bir rol oynamıştı.
Moto kuryeler, kurye ölümü ile ilgili davalarda adeta cezasızlık anlamına gelen maddelerin yeniden düzenlenmesini, asli kusurlu olan “katiller”e caydırıcı cezalar verilmesini, takdir indirimleri ile kurye yakınlarının acılarını derinleştiren kararlardan vazgeçilmesini istiyor.
Moto kuryeler hakları için örgütleniyor, seslerini yükseltiyor
Güncellenen verilerle[6] söyleyecek olursak; Türkiye’de 8’i federasyon, 1’i konfederasyon ve 16’sı ilçe düzeyinde olmak üzere 71 kurye derneği; 3’ü işçi konfederasyonlarına bağlı 6 taşıma ve hizmet sendikası; 1 esnaf kurye odası[7] ve dayanışma ağı, birlik ve komite adları altında örgütlenen 4 oluşumla birlikte toplam 82 kurye örgütlenmesi bulunuyor. Bazı bölgelerde yeni dernekleşme çalışmaları yürütüldüğü de biliniyor
Pandemide nasıl ki moto kuryelik yaygınlaştı ve daha görünür hale geldiyse kurye örgütlenmelerinin de hem sayısı hem de çeşitliliği arttı. Kuryeler bazen kimi örgütlenmelerin çağrısı ile bazen de WhatsApp grupları üzerinden bir araya gelip seslerini yükseltiyor. Son bir yılda öne çıkan protesto talepleri ücret artışı, kurye ölümlerinin son bulması, kurye davalarında adalet arayışı, ölümlerin ardından yas ve protesto konvoyları, kötü hava şartlarında siparişlerin durdurularak ücretli izin verilmesi oldu. Sitelerdeki uzun yürüme mesafelerine ve işten atılmaya karşı teşhir videoları çekip sosyal medyadan destek istemek de öne çıkan tepki biçimlerindendi.
1 Mayıs Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü’nde de moto kuryeler hem sipariş dağıtmaya hem de talepleri için alanlarda olmaya devam edecek.
Dipnotlar:
[1] Her ne kadar bazı basın organlarında moto kuryelerin sayısı 1 hatta 1,5 milyon diye geçse de bu konuda güvenilir ve denetlenebilir verilerle oluşturulmuş bir bilgi mevcut değildir. Biz yaygınlık, platform, restoran ve evrak kuryeliğinin dağılımına ve kamuya açık kaynaklardaki bazı bilgilere bakarak moto kuryelerin sayısının yüz binleri bulduğunu düşünüyoruz. Ayrıca kuryelerin sayısının tespit edilmesinin önemli bir ihtiyaç olduğunu inanıyoruz.
[2] https://kuryehaklari.org/kategori/rapor/
[3] https://kuryehaklari.org/moto-kurye-olumleri-raporu-2023/
[4] “Moto kurye örgütlenmelerinin temsilcilerinin esnaf kuryelik ile ilgili fikirleri esasen iki nokta da yoğunlaşmaktadır. Bazı temsilciler esnaf kuryelikte kuryeler lehine düzenlemeler yapıl malıdır derken bazıları da esnaf kuryeliğin tamamen kaldırılması gerektiğini ifade etmektedir. Esnaf kuryelerin işçi statüsüne alınması da savunulan fikirler arasındadır. Esnaf kuryelerin işçi sayılması da kuşkusuz esnaf kuryeliğin mevcut haliyle ortadan kaldırılması anlamına gelecektir. Zira birçok temsilcinin de söylediği gibi esnaf kurye modeli, şirketlerin işçi maliyetlerini üzerlerinden atmak için başvurduğu, düzenli maaş yerine kuryeye teslim ettiği sipariş kadar para verdiği bir çalışma rejimidir. Bu çalışma rejimi esnaf kuryeliğin hem doğası hem de yapısal sorunudur.” https://kuryehaklari.org/wp-content/uploads/2023/11/Kurye-Orgutlerine-Genel-Bakis.pdf
[5] https://www.instagram.com/kurye_haber/reel/C4IndS4NJef/
[6] https://kuryehaklari.org/wp-content/uploads/2023/11/Kurye-Orgutlerine-Genel-Bakis.pdf
[7] Esnaf Kuryeler Odası “Yük Taşımacılığını Destekleyici Hizmet Verenler Esnaf Odası” resmi adıyla 29 Eylül 2023’te Ankara’da kurulmuştur.
(MÇ/VC)