Sadako Sasaki 1945 yılında Hioşoma’ya atom bombası atıldığında iki yaşındaydı. Sasaki, bombadan yara almadan kurtuldu ama yayılan radyasyon yüzünden lösemiye yakalandı. Sasaki, uzun yaşam dileği gerçek olsun diye kâğıttan turnalar yapmaya başladı. Çünkü Japon efsanesi, bin tane turna yapanın dileğinin gerçekleşeceğini söylüyordu.
Sasaki, 12 yaşında öldüğünde başucunda 646 tane turna vardı. Sadoka Sasaki’nin Hiroşima Barış Parkı’ndaki heykeli ve mezarına öldüğü günden beri turnalar gönderiliyor. (Güncel Hukuk Eylül 2008/9–57)
Sasaki, Hiroşima Barış Parkında yaşıyor…
Birleşmiş Milletler (BM) Sasaki’ler, çocuklar, insanlar ölmesin diye kuruldu. Dünya üzerinde savaş çıkmasın diye devletleri örgütledi. Artık savaşları önleyemiyor…
BM Genel Kurulu 12 Kasım 1984 tarihli 39/41sayılı kararıyla “Halkların Barış Hakkına Dair Bildiri”yi onayladı.
Halkların Barış Hakkına Dair Bildiri’de Birleşmiş Milletler asıl amacının uluslararası barış ve güvenliği sürdürmek olduğunu yeniden ilan etti.
Birleşmiş Milletler Şartı’nda belirtilen temel hukuk prensiplerini akılda tutarak;
“Savaşın insanoğlunun yaşamından silinmesi ve her şeyden önce dünya çapında bir nükleer maceranın önlenmesi konusunda bütün hakların iradesini ve bilincini ifade ederek,
Savaşsız bir dünyanın, ülkelerin maddi anlamda ilerlemeleri ve gelişmeleri ile Birleşmiş Milletler tarafından ilan edilen insan haklarının ve temel özgürlüklerin uygulanması için öncelikli uluslararası önkoşul olduğuna kanaat getirerek,
Nükleer çağda, insan uygarlığının korunması ve insanlığın idame ettirilmesi için öncelikli şartın dünyada devamlı bir barışın kurulması olduğunun farkında bulunarak,
Halkların barışçıl bir yaşam sürdürmelerini sağlamanın her Devletin kutsal bir görevi olduğunu kabul ederek,
- Gezegenimizde yaşayan halkların kutsal barış hakları bulunduğunu ilan eder;
- Halkların barış hakkını korumanın ve bu hakkın uygulamasını sağlamanın her Devlet için temel bir yükümlülük oluşturduğunu beyan eder;
- Halkların barış haklarını kullanmalarını sağlamanın, Devletlerin politikalarını her türlü savaş tehdidinin, özellikle nükleer savaş tehdidinin tasfiye edilmesine uluslararası ilişkilerde zor kullanmaktan kaçınmaya ve uluslararası anlaşmazlıkları Birleşmiş Milletler Şartı’na dayanarak barışçıl vasıtalarla çözmeye doğru yöneltmelerini gerektirdiğini vurgular;
- Bütün Devletleri ve uluslararası örgütleri, hem ulusal hem de uluslararası düzeyde gerekli tedbirleri alarak, halkların barış haklarını uygulamaya yardım etmek için ellerinden geleni yapmaya çağırır.” (Osman Doğru. İnsan Hakları Uluslararası Mevzuatı. Beta Yayınları. İstanbul 1998)
II. Dünya Savaşını sona erdiren tarihlerden biri olan 6 Ağustos 1945 günü Hiroşima’ya atom bombasının atılmasından iki gün sonra 8 Ağustos 1945’te Avrupa’da Büyük Savaş Suçlularının Kovuşturulması ve Cezalandırılması Anlaşması’ndaki (Londra Anlaşması) imzalanıyor ve bu anlaşmada Nuremberg Kuralları sayılıyordu.
Bu kurallarda hangi eylemlerin suç olduğu gösteriliyor ve bu suçlardan birinin işlenmesi halinde bireysel sorumluluk doğuran suçlar olarak kabul edilerek Nuremberg Mahkemesinin yargılama yetkisi içinde olduğu kabul ediliyordu. Bir gün sonra Nagazaki’ye atılan atom bombasının ardından Japonya’nın kayıtsız şartsız teslim olmasıyla dünya üzerinde savaş sona erdi.
Londra Anlaşmasına göre; Nazileri yargılayan II. Dünya Savaşı galiplerinin mahkemesi olan Nuremberg Mahkemesi “Barışa Karşı Suçlar”, “Savaş Suçları” ve “İnsanlığa Karşı Suçlar”ı yargılama yetkisine sahipti…
“Barışa Karşı Suçlar”; yani bir saldırı savaşını veya uluslararası sözleşmeleri, anlaşmaları veya güvenceleri ihlal eden bir savaşı planlama, hazırlık yapma, başlatma veya sürdürme veya bunları gerçekleştirmek için ortak bir plan veya komploya katılmaktır.
Geçmişteki savaşları ve yarattığı sonuçları düşündükçe; barış için ne kadar uğraş verilse azdır diye düşünüyorum. Çünkü Devletler barışa karşı suç işlemeyi olağan hale dönüştürdü.(Fİ/EÜ)