Nesrin Karadağ

Belçikalı yazar Eric De Volder'in "Gece Sempozyumu" adı oyunu bizi, bir ailenin aslında trajedi sayılabilecek hikâyesinin son gecesine götürüyor.

Ele aldığı konu itibariyle son derece güncel ve ilgi çekici, ele alış biçimiyleyse eğlenceli ve bol kahkahalı bir oyun Timsah.

Çıkış noktası olarak Samuel Beckett’in Mercier ve Camier romanını alan, yer yer de diğer eserlerinden parçalarla zenginleştirilen “Yoruyorsunuz Bizi… Aferin size” Cazu Tiyatronun geçen sezondan bu yana oynadığı oyunu.

Sam Shepard “Aşk Delisi”nde diğer pek çok oyununda olduğu gibi Amerika’nın batısından hikâyeler anlatıyor. Shepard anlattığı hikâyelerle, Amerikan rüyasının yaldızlarını kazıyarak altında yatan gerçeği gösterir.

Yaşanan her vaka bir insan hikâyesi iken, kiminden hiç haberdar olamıyor kiminden de bir üçüncü sayfa haberi çıkarıyoruz. Antabus oyunu işte tam burada başlıyor.

Anouilh’in kurduğu yapı, içinde dramatiği de barındıran bir epik oyun. Yazar oyununun girişinde yer verdiği prolog ile oyunu bir çerçeveye alırken, oyun akışında yer yer seyirci duygusunu hedefleyen dramatik öğeler kullanmış.

Genç kadın kendini, aşkını ve suçsuzluğunu anlattığında anne ikna oluyor ve soruyor, “Suçlu o değil, ben de değilim. Suç kimde?” Bu soru tüm oyunun özeti gibi. Bu esnada seyirci de kendisine soruyor ve bir cevap arıyor. Cevap oyunda saklı.

Tiyatroadam Nazım Hikmet’in “İvan İvanoviç Var mıydı, Yok muydu" adlı oyununu seyirciyle buluşturuyor. Oyun güç sahibi olmanın, dalkavukluklarla insanın egosunun nasıl büyüyebileceğinin ve nasıl başka bir insana dönüşebileceğinin hikâyesi.