Dünya can çekişiyor. İklim krizi, çevre felaketleri, tükenen canlı türleri derken sonun başlangıcında olduğumuzu kavrayamıyoruz. Yetkilileri göreve çağırmak, protestolar düzenlemek şart ama problemleri kendi başımıza çözemediğimiz çok açık, her şey giderek daha da kötüleşiyor.
Bir durup doğaya bakmak, diğer canlıları izleyip dinlemek fark yaratabilir. Robin Wall Kimmerer de “bizden başka akıllı varlıklar da var, etrafımız öğretmenlerle dolu,” diyerek yola çıkmış.
Birey olarak kabul edilen tek türün insan olmasına itiraz ediyor. Geleneksel bilgiyle, bilimsel bilgiyi birleştirmenin öneminden bahsediyor. Çocukluğundan itibaren kendi yaşadığı deneyimlerden, yaptığı bilimsel araştırmalardan yola çıkarak diğer canlıların dilini anlama macerasını anlatıyor.
Ağaçlarla, çiçeklerle konuşur musunuz bilmem ama güllerle, menekşelerle dedikodu yapmak, sardunyalara, begonvillere şarkı söylemek insanın içini rahatlatır. İsterseniz deneyin. Meyveleri, sebzeleri de ihmal etmeyin. Manavdan ya da pazardan almış olsanız bile bir kulak verin. Yolculuklarını öğrenin.
Babaannem bahçesindeki patatesin, domatesin hatırını sorar, patlıcan, biber toplarken izin ister, ağaçlarda kuş hakkı bırakır, tüm bitkilerini hayvanlarla paylaşmaya özen gösterirdi. Ona göre, başkasına, ötekine, kendi dışımızdaki dünyaya nasıl davrandığımız önemliydi.
Kutsal otun serüveni
Kızılderili bir botanikçi, çevre ve orman biyolojisi alanında uzman Robin Wall Kimmerer, bana babaannemi hatırlattı. Mundi Kitap tarafından Mart 2022’de yayımlanan, Ayşe Başçı’nın çevirdiği Bitkilerin Ruhu – Modern bilimden kadim bilgiye şifa, son zamanlardaki başucu kitabım.
Kutsal otun serüvenini, Gökkadın’ın yerküreye düşmesiyle olup bitenleri anlatarak başlıyor kitap. John’yle, Sitka nineyle ve daha birçok harika insanla tanıştırıyor, Windigo’yu alt etmenin yollarını tartışarak bitiyor.
Hediye ekonomilerini öğreniyoruz. Doğayla hediye ilişkisi içinde olmak, eskiden belki kolaydı, ama artık özel çaba gerekiyor. Günümüz dünyasında toprağı yeniden bir hediye olarak görmenin yolunu yöntemini bulmak için birlikte düşünmeliyiz. Seçme şansımız var. Sadece ihtiyacın olanı al ve aldığın her şeyi kullan, ya da biriyle paylaş.
Herkes Robin gibi doğuştan botanikçi değil, ama onun yazdıklarını okuyabilir, hikayelerini dinleyebiliriz. Bilimde ilerledikçe yerli halkın öğretisinden uzaklaştığını fark edip incelikler, yenilikler keşfetmesi, herkese katkı sunabilir. Amerikan dağlarında dolaşan Kızılderili bir kadının Anadolu bozkırında kendini arayan kadınlarla benzerliği eşsiz.
Robin Wall Kımmerer hakkında bir anne, biliminsanı, ödüllü bir profesör, Potowatomi halkının resmî üyesi. İlk kitabı Gathering Moss (Yosun Toplamak), olağanüstü doğa anlatımıyla John Burroughs Ödülü kazandı. Makaleleri Orion, Whole Terrain ve çok sayıda bilimsel dergide yayımlandı. Syracuse, New York'ta yaşıyor. New York Üniversitesi'nde Çevre Biyolojisi profesörü, Yerli Halklar ve Çevre Merkezi'nin de kurucusu ve direktörü olarak görev yapıyor. |
Bitkilerle insanlar arasındaki alışverişin her iki türün de evrimsel tarihini şekillendirdiğini biliyor muydunuz, ya da mutluluğun sırrını fasulye toplarken bulabileceğinizi. Sepet örmenin incelikleri, unutulan yerli dillerinin tekrar canlandırılması için yapılanlar yine bu kitabın sayfaları arasında. Yağmur çeşitleri, Akçaağaç halkı, Kızılderili masalları, çocuk büyütürken yaşanan zorluklar Robin’nin kitabında yer alıyor. Bitkilerin uyum sağlamak amacıyla geliştirdikleri özelliklerle insanların ihtiyaçları arasında paralelliklerden bahsediliyor.
Canlılığın ilk adımı bitkilerdi. İlk nefes, ilk hayat, ilk kıpırtı ve envai çeşit bir zenginlik. Biz yokken onlar vardı. Toprağa tutunmak için her yöntemi denediler, hala deniyorlar. Beton bloklar arasında yağmurun, güneşin yardımıyla çatlak oluşunca biri başını uzatıveriyor, hatta kimse müdahale etmezse, zamanla o betonları işgal ediyorlar. İnsan ise doğaya ve birbirine kör, sağır, sadece hakimiyet, iktidar peşinde koşuyor. Ömürlerimiz savaşla, acıyla, açlıkla geçiyor. Doğaya hakim olmak değil de doğadan öğrenmek, hayvanlardan bitkilerden ders almak üzerine düşünmeli, bunun için diğer canlılarla konuşmalıyız. Yapraklarımız yok ama dilimiz var.
Kış geliyor. Sonbaharın renk cümbüşü bittiğinde hikaye, masal anlatma, kitap okuma zamanı artar. Uzun, soğuk gecelere hazırlıklı olmak lazım. Bizi zenginleştirecek, güzel kitaplar biriktirelim. İşte onlardan biri de Bitkilerin Ruhu. Tavsiye ederim.
(AB/EMK)
*Bitkilerin Ruhu – Modern bilimden kadim bilgiye şifa
Robin Wall Kimmerer
Çeviri: Ayşe Başçı
Mundi Kitap – Mart 2022