Siz olsaydınız ne yapardınız? İki askeriniz ve bir memurunuz kaçırılmış ve siz de onları kurtarmak istiyorsunuz? Eğer yetki sizde olsaydı, ne yapardınız?
Tekrar gözden geçirelim: Kaçırma olayı 9 Temmuz 2011 akşamı Diyarbakır-Bingöl yolunda gerçekleşmiş. Olaydan sonra gerilla grubu ikiye ayrılmış. Bir grup batıya Hani ilçesine doğru devam etmiş. Rehineleri de alan diğer grup doğuya, Hazro'ya, yani 14 Temmuz Olayı'nın yaşandığı Dolapdere Mevkii'ne doğru uzaklaşmışlar.
Siz olsaydınız ne yapardınız?
Bütün 7. Kolordu'yu oraya yığmaz mıydınız? Diyarbakır'da ne kadar uçak, helikopter varsa, seferber etmez miydiniz? O bölgeyi onlara dar etmez miydiniz?
- Aman efendim, iki askerimiz ve bir memurumuz ellerinde, onlara bir zarar gelmesin?
Vatan Sağolsun!
- Aman efendim, söz konusu mevkii netameli bir coğrafya, kardeşlerimizi kurtarmaya giderken, pusuya düşürülmeyelim, yeni canlar kaybetmeyelim? Üst düzey tedbirler alınsın, son derece ihtiyatlı davranılsın...
Bir zayiatımız olursa da, sihirli cümle, Vatan Sağolsun!
Gelen haberlere bakılırsa, beş gündür "ihtiyatlı" hareket eden askeri birlikler alan daralttılar ve dün öğle saatlerinde, kaçınılmaz olarak, bir sıcak temas oldu. Bir asker hayatını kaybetti, diğeri yaralandı. Çatışma haberi üzerine Diyarbakır'dan helikopterler havalandı.
Sonrası karışıktı; ormanlık arazide bir yangın çıkıvermiş ve 12 asker ve yedi gerilla daha can vermişti ama nasıl olmuştu?
İçişleri Bakanı'nın açıklamasıyla taşlar yerine oturdu: "Yangın ya ateşle çıkar, ya bombayla çıkar, ya roketle çıkar, ya da benzinle çıkar."
Üstüne söz bulmak kolay değil ama bir madde de biz ekleyelim: e şıkkı) Bir de basiretsizlikten çıkar.
"Korkma" demiş cellat "her şey yolunda gidecek."
"Ben de bundan korkuyorum" demiş kurban.
Diyelim ki her şey TSK'nın (ya da TC'nin) istediği gibi gitti ve operasyonun gerçekleştiği bölgedeki gerilla grubunun tümü, TSK'nın diliyle "etkisiz hale getirildi." Peki TSK'nın kurtarmak için operasyonlar başlattığı iki asker ve bir memur ne olacaktı? Bu grupla beraber "şehit" mi olacaklardı? Daha güvenli bir yerde başka bir grubun elinde olsalar bile hayatları daha bir tehlikeye atılmış olmayacak mıydı?
Çıkan yangının müsebbibini bir yana bırakalım, görünüşe göre, operasyonun ne amaçla başlatıldığı da unutulmuş.
Yoksa insan eli değen yavrusunu kabul etmeyen baykuş misali, PKK eli değen çocuklarını artık kabul etmeyen bir devlet aklıyla mı karşı karşıyayız? Yoksa zaten gözden çıkarılmışlar mıydı? Sonunda onlar da bu çatışmanın kurbanı olmasınlar? 20 can daha gittikten sonra, bu operasyonların kaçırılan memurları kurtarmak için yapıldığını hatırlayan var mı?
Peki ama kaçırılan üç sivili kurtarmanın yolu gerçekten böyle operasyonlar düzenlemek mi? Bu sorunu, tek bir canı bile tehlikeye atmadan, diyalog kurarak pazarlık ederek çözecek yetişmiş yetkin adamları yok mu Ankara'nın? Eğer yoksa bir an önce yetiştirmeye bakması gerekiyor, zira Kürt sorununun çözümünde askere kenara çekil diyebilmesi için hamasi nutuklardan ziyade en azından sivil yollarla çözüme kavuşturduğu bu tür örnek vakalara ihtiyacı olacak.
20 haneye daha ateş düştü. Üç hane yüreği ağzında iyi bir haber bekliyor. Olsun; Vatan Sağ olsun! İyi de vatan zaten, sağ; bir de şu, onlar ölmezse vatan bölünebilir paranoyasının kuyruğuna zil takılsa, insan hayatının değeri olsa, bu kadar kolay tehlikeye atılmasa, üzerindekiler de sağ kalsa daha da sağ olacak. (BK/ŞA)