İçinde küçük bir kız çocuğuyla yaşayan 36 yaşında, büyümeye direnen biriyim ben. Yo yo hayır, bundan tam dört buçuk yıl önce içimde yaşattığım kız çocuğu, ete kemiğe bürünüp dünyaya geliverdi.
Kendimden çok sevdim onu. Huzur perileri onun doğumuyla beraber bana, dünyanın en sihirli anahtarını verdi. Bu anahtar neydi biliyor musunuz? Çocuk kitapları. Bir kitapta, zürafayı evde besleyebilmenin mümkün olup olmadığını deneyimledik, birinde alevini kaybetmiş bir ejderhanın alevini bulma yolculuğuna eşlik ettik. Kimi zaman meyvelerle sebzelerin atışmasına kahkahalar attık, patatesle bezelyenin rekabetini hiç ciddiye almadık. Bu liste nasıl da uzar gider biliyor musunuz? Kendimi bunları anlatmaya daha fazla kaptırmayayım da, tutayım fikrimi firar etmesin…
Ben bugün size felsefesi olan bir çocuk kitabından bahsedeceğim. ‘Hugo Ve İmkansız Şey’. Nasıl da meyilliyiz değil mi bir şeyin imkansızlığını kabullenip denememeye? Deneyecek olanı da ayaklarından geri çekmeye… Cesaret edemediğimize kimse cesaret edemesin isteriz. Çünkü imkansız diye kabullendiğimiz şeyin yapılabilirliğini görmek bizi kendimizle hesaplaşmaya iter.
‘Hugo Ve İmkansız Şey’, Beyaz Balina Yayınları’ndan çıkan bir kitap. Rene Felice Smith ve Chris Gabriel'in birlikte yazdığı kitabı, Sydney Hanson resimliyor. Beyaz Balina Yayınları’ndan çıkan pek çok kitap gibi bunu da Nurten Hatırnaz çevirmiş. Sıcak, tatlı bir üslubu var kitabın. Dizinin dibine oturtup kendini dinleten bir kitap. Arka kapak tanıtım yazısında şöyle diyor:
Hayvanlar, ormanın kenarındaki İmkânsız Şey’in ardında ne olduğunu çok merak ediyormuş. Ama onu geçmenin "imkânsız” olduğunu düşündükleri için denemiyorlarmış bile. Derken bir gün Hugo adındaki küçük, cesur bir köpek denemeye karar vermiş. Kararlılık ve biraz yardımla kim bilir belki de imkânsız gibi görünen şeyler mümkün olabilirmiş…
Beni bugün bu kitabı anlatmaya iten şey neydi biliyor musunuz? Hugo’nun imkansızı başarmak için seçtiği yöntem. Hugo hikaye boyunca çeşitli hayvanların fikrini alıyor bu imkansız şeyi başarıp başaramayacağı konusunda. Hiçbiri de ona başarabileceğini söylemiyor ama bunu anlatırken gayet kibirli bir dil kullanıyorlar. Mesela belki kimilerimiz kahramanlığı kimseyle paylaşmak istemezdi bunu başarırken. Ancak Hugo öyle mi? O, ona başaramayacağını söyleyen bütün o hayvanlara kendi güçlerini keşfettiriyor. İşte ben, seçtiği bu başarı yönteminden dolayı bilge ilan ettim Hugo’cuğumu kafamda. Çünkü cesur olabilecek kadar meraklı bir köpekcik o. Mesela diyor ki: “Eğer şimdiye kadar kimse onu geçmeye çalışmadıysa, imkansız şeyin imkansız olduğunu nereden biliyoruz?”
Eminim sonunu hepiniz tahmin ediyorsunuz, ama geleneği bozmayayım ve sonunu yazmayayım ben. Belki kuzucuklarınızla bir an önce okumak için çok heyecanlanıp, pır pır bir kalple hemencecik alıverirsiniz kitabı. Belki yorumlarınızı yazarsınız sonrasında. Ben şu an kendi kalp atışlarımı hissediyorum bunları yazarken. Çünkü ilk kez bu kadar geniş bir kitleye hitap eden bir yere bir şeyler yazıyorum. Çocuk kitaplarının içime yaydığı sıcaklığı, enerjiyi, her şeye rağmen direnen umudu satırlarıma yansıtmaya çalışıyorum. Becerebildiğimi iddia etmiyorum, ama becerebilmeyi çok istiyorum. Fark ettim ki yazarken gülümsüyorum. Çünkü çok keyifli bir çocuk kitabını anlatıyorum. Umarım yepyeni kitap anlatılarında buluşuruz.
Hayatımızdan çocuk kitapları ve yaktıkları şenlik ateşleri hiç eksik olmasın.
*Künye: Hugo ve İmkansız Şey/Renée Felice Smith & Chris Gabriel/Beyaz Balina Yayınları/2023/48 sayfa
(AG/RT)