Mustafa Akdoğan, kimlik sorduğu polislerin "Sen bizim resmi üniformalı olduğumuzu görmüyor musun, nasıl kimlik sorarsın lan" deyip kendisini Avcılar'da dövdüğünü anlatıyor.
İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah'ın "polise kimlik sorun" açıklamasından sonra bu olay gerçekleşiyor. atv'nin haberine göre Akdoğan "Bundan sonra polise kimlik sormayı hiç düşünmüyorum. Hatta karşılaşmamayı düşünüyorum" diyor. Radikal'in haberine göre, kafatası ve burnu çatlak, çenesi kırık durumda.
"Sivil polis" diye bir ayrım yok
Ne demişti Cerrah? "Sivil olarak ya da polis yeleği giyen, 'ben polisim' diyen kişilerden vatandaşlarımızın kimliklerini sormaları gerekiyor."
Dünkü (7 Aralık) Radikal'de Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin "Polis kimlik sorulduğunda göstermek zorundadır. Bununla ilgili mevzuatımız var. Polisler kimlik sorulduğunda ben göstermeliyim diye düşünecek. Vatandaşlar da polise kimlik sormak benim hakkım diyecek" diyor. 32. programında Polis Akademisi öğretim üyelerinden Önder Aytaç, sivil polisin kimlik göstermesi gerektiğini söylüyor.
Bu açıklamaların ortak yönü, polisin resmi üniformalı olmaması ve sorulması halinde kimlik göstermesi yönünde. Bu açıklamaların ortak yönü, hepsinin bizi yanıltıyor olması.
Çünkü yasa açık: Resmi üniformalı ya da sivil diye bir ayrım yapmıyor yasa. Polis "görevini yerine getirirken" kimliğini sorulmadan göstermek zorunda: "Polis, görevini yerine getirirken, kendisinin polis olduğunu belirleyen belgeyi gösterdikten sonra, kişilere kimliğini sorabilir" ve "Polis, durdurduğu kişiye durdurma sebebini bildirir."
Yani,
1. Polis, kıyafeti ne olursa olsun kimliğini göstermek zorunda.
2. Polis, önce kendi kimliğini göstermek zorunda.
3. Polis, neden durdurduğunu söylemek zorunda.
Bu açıklamaları yapanlar, yasayı bilmiyor olamaz; tersine hepimizden iyi bildikleri kesin. Yani, doğru açıklama, bu üç noktanın altını çizip polislere "kimliğinizi gösterin, neden durdurduğunuzu açıklayın, insanları dövmeyin" demek olmalı.
Başbakan, İçişleri Bakanı nerede?
Bu konu medyada da tartışılırken konuşmayan iki kişi var; aslında bütün polislerin ağzına baktığı iki kişi: Başbakan Erdoğan ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay. Hiç zaman kaybetmeden, gazetecilerin önüne çıkıp bu yasal zorunlulukları polislere hatırlatmak zorundalar.
Tutanaktan da söz etsinler
Ayrıca tutanak zorunluluğunu da hatırlatmalılar. Polis, yasaya göre, istenildiği halde, durdurduğu, kimliğini sorduğu kişiye "hangi polisin durdurduğu, kimi durdurduğu, hangi hallerden dolayı durdurduğu, durdurduktan sonra ne yaptığı, neden durdurduğu" bilgilerini içeren resmi tutanağı vermek zorunda.
İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) geçen hafta yayımladığı polis şiddetine dair raporda, bu tutanağın da istemeksizin verilmesi gerektiğini yazmıştı.
Doğrusunu Üskül söyledi
Bu arada, doğru açıklamayı Meclis İnsan Hakları Komisyonu başkanı Zafer Üskül söyledi: "Vatandaşlara polisin kimliğini sorması önerisini öğütlemek yerine polise önce kimliğinizi gösterin talimatı vermek daha doğrudur. Çünkü yasa kimlik sormadan önce polisin kendi kimliğini göstermesini emrediyor."
İstanbul Emniyeti'nden beklenen açıklama: Başını camlara vurdu
İstanbul Emniyeti, "Asılsız habere açıklama yapıldı" başlığıyla, polislerin Akdoğan'a kimlik gösterdiğini, ama Akdoğan'ın yumruk atıp kaçtığını, sonra da polis arabasında başını "üç beş kez" camlara ve kaportaya vurduğunu yazıyor. Ardından da "Cumhuriyet savcısının talimatıyla görevli polise mukavemet, hakaret, tehdit ve kamu malına zarar vermekten hakkında adli işlem yapılmıştır" geliyor.
Yani savcı, Akdoğan'ın işkence görüp görmediğini soruşturmak yerine, onu şüpheli kılan polis şikayetini işleme koyuyor.
HRW raporunun engellenmesi gerektiğini söylediği iki uygulama, yetkililerin insan hakkı ihlaliyle suçlanan polisleri aklayıcı açıklamaları ve mağdurlara polisler tarafından açılan karşı davalardı.
Örgütün hemen bağımsız polis şikayet birimi kurulması önerisineyse, Bakın Şahin şu yorumu yapıyor: "Gündemimizde böyle bir şey yok. Sadece saygıdeğer bir düşünce olarak görürüm."
Yani, ellerinde sorunun çözümüne dair tam reçete var; ama önlem önerilerine "saygıdeğer düşünce" deyip, şiddet uygulayan polislerin korunmasına devam edilecek. (TK)