Cumhurbaşkanının AYM kararı için söylediği “saygı duymuyorum, karara uymayacağım” sözleriyle anayasayı çiğnemiş olmasının vahametinin arkasında ne var?
Cumhurbaşkanı anayasayı çiğnemeyi göze alıyorsa, bu sözlerini üç günlük Afrika gezisine çıkarken söylüyor ve “Hadi bakalım şimdi ortalık karışsın” diye de ekliyorsa bunun için çok önemli sebeplerinin var olması gerekir.
Türkiye’de ne zaman garip ve afakî gündemler yaratılsa, ne zaman insanların kafaları garip söylemlerle bulanıklaştırılsa, ne zaman “bu kadar da olmaz” dedirten bir durum yaratılsa arkasından mutlaka önemli bir olay gelmekte. Tersinden söylersek, ne zaman Türkiye halkın istemediği bir rotaya doğru yol alacak olsa ve olumsuz durumlar yaratılsa, halkı çok farklı ve sıra dışı gündemler yaratarak oyalamaya, asıl yapılması gerekenler saklanmaya çalışılıyor.
Bu nedenle de Cumhurbaşkanı’nın yarattığı bu yeni gündemi bu açıdan görmeye, Türkiye nereye götürülmek isteniyor diye bakmaya çalışıyorum. Anayasayı çiğnemeyi göze alarak yaratılan bu gündem de yapılmak istenen çok önemli bir olayı gizlemek için olabilir mi?
Günümüzde hayati konumda bulunan iki gündem var. İlki, sokağa çıkma yasakları denilen akıl almaz, sınır tanımaz uygulamalar, bu uygulamalar sonucu yaşanan katliam düzeyindeki sivil ölümler, yıkım, kendi ülkelerinde sürgün olmak ve bu insanlık dışı dramın uygulayıcıları için çıkarılmaya çalışılan “dokunulmazlık” yasası. Diğeri ise “Suriye sorunu” olarak adlandırabileceğimiz, kapımıza kadar gelen/getirilen savaş ihtimali.
Gelinen konum itibarıyla baktığımızda; Rusya’nın, savaş uçağının Türkiye tarafından düşürülmesiyle savaşa çok aktif şekilde müdahil olarak katılması, IŞİD’e ve Türkiye’nin çıkarlarına oldukça büyük zararlar vermesiyle Suriye’deki savaş yön değiştirmeye başladı. Rusya’nın bu tutumu nedeniyle Türkiye güneyine savaş uçağı gönderemiyor, sınır ihlali yapamıyor.
Rusya’nın desteği ile rejim/Esat güçleri yaşanan iç savaşta önemli başarılar elde ediyor. İç savaşta muhalif güçlere destek olma şansı azalıyor.
ABD, YPG’yi, Türkiye’nin tüm itirazlarına rağmen, “ehil güç” olarak görerek, IŞİD’e karşı savaşmak/savaştırmak amacıyla ittifakına alıyor.
Halep ve gidiş yolları, Halep’e uzanan koridor kapanmak üzere. Suriye Kürtleri büyük başarılara imza attı. Kürtlerin yaşadığı alanların neredeyse tamamı özgürleşmek ve IŞİD’den temizlenmek üzere.
ABD ve Rusya, Suriye’de kalıcı ateşkes üzerinde anlaşmaya vardı ve taraflar bu ateşkese uyacaklarını açıkladı.
Buraya kadar her şey normal görünüyor ancak bu görünen taraf. Olayların arka planında neler var? Asıl bakılması gereken yer orası. Arka plan!
26 Şubatta Rusya BM’ye bir karar taslağı sunuyor. Taslak, Türkiye’nin, güney sınırına yığmış olduğu binlerce askerini ve zırhlı araçlarını, desteklediği militanları korumak ve Kürtlerin kuzey Suriye’de bir devlet/eyalet kurmasının önüne engel olmak için Suriye’ye göndermeyi planlamasının önüne geçme amaçlı bir karar alınmasını, ateşkesin sağlanması açısından istiyor.
Taslak ABD tarafından, ABD ve müttefiklerinin Suriye’deki jeopolitik amaçlarına uymaması gerekçe gösterilerek ret ediliyor.
Arkasından da, mutabakata varılan ateşkes kararı içerisinde, taraf olarak alınmayan ve bombalanmalarına devam edilecek olan IŞİD ve benzeri örgütler içerisinde bulunan ve Türkiye tarafından “ılımlı muhalif” olarak görülen El Nusra örgütünün, IŞİD ve benzeri örgütler sınıfından çıkarılmasının, bizzat ABD tarafından Rusya’dan istenmiş olması, Rusya tarafından da kabul görmemesi oldukça garip görünüyor.
ABD yönetimi, 11 Eylül saldırısında 3 bin Amerikalıyı öldürmüş, on binlerce masum Suriyeli sivilin ölümünden sorumlu bir grubu neden korumak istiyor?
Karar tasarısının reddi ve El Nusra örgütünün IŞİD ve benzeri örgütler sınıfından çıkarılması isteği, ABD’nin Türkiye’nin Suriye politikasını desteklediği zannını verebilir. Türkiye, Suriye’ye müdahale ettiği taktirde karşısına çıkacak ilk güç Rusya olacaktır ki bu Rusya ile Türkiye’nin savaşa girmesi anlamını taşır.
ABD’nin planı bu yönde görünüyor. Bu planlama içerisinde Rusya’ya karşı çıkan ABD, Türkiye’yi desteklediği için değil, Rusya’yı savaşa sokmak için çabalıyor.
ABD, Türkiye’nin Suriye’deki isyancılara, özellikle de Kürt güçlere karşı savaşanlara destek verdiğini çok iyi biliyor ama göz yummayı tercih ediyor. Kürt bölgelerine karşı günlerdir devam eden top atışlarını “nefsi müdafaa” olarak görmesi de aynı. Bu durum, Türkiye’yi Rusya’nın karşısına koymaktan başka bir sonuç yaratmaz.
Bölgede yok edilmesi düşünülen/planlanan IŞİD ve benzeri örgütler, ABD’nin bölgeye girme amacının araçlarından başka bir şey değildir. Bugün IŞİD ve benzeri örgütler bölgeden temizlenirse, bölgede kalma ihtiyacı devam eden ABD yeni bir araç bulacaktır.
Kendisinin yarattığı ve kullandığı, IŞİD ve benzeri örgütleri istediği zaman yok edebilecek güce sahip ABD’nin, bu iş için YPG’ye destek vermesini askeri anlamda yorumlamak, ABD’ye haksızlık olur. ABD’nin YPG’yi desteklemekteki amacının Türkiye’yi Suriye’ye karşı kışkırtmak olduğunu anlamak zor değil.
ABD, Türkiye’yi Suriye’ye karşı kışkırtarak, bir taşla birkaç kuş vurmayı amaçlıyor gibi görünüyor. Eğer istediği sonuca ulaşır ve Türkiye Suriye’ye kara harekâtı düzenleyip işgale başlarsa; bu sonuç öncelikle, Rusya ile Türkiye savaşını doğuracak, Rusya’yı istemediği bir savaşın içine sürüklemeyi başarmış, Rusya’nın uzun sürecek bir sorunla iç içe yaşamasını sağlamış olacak ki böyle bir sonuçta NATO’nun Türkiye’yi desteklemeyeceğinin işaretleri de açık şekilde daha önceleri erilmişti.
Ardından, Türkiye’nin böyle bir savaşa girmesi, özellikle yönetimin yanlış ve baskıcı politikaları sonucu kırılma noktasına gelmiş olan Kürt sorunu nedeniyle, Türkiye’nin parçalanmasına neden olabilecek ki bu da ABD tarafından istenen ve beklenen bir sonuçtur.
Son olarak da artık kendisi için de sorun haline gelen yaramaz çocuğun iktidarının son bulmasını sağlamış olacak.
Bu karmaşa ve planlamayı Türkiye iktidarı ne kadar görüyor veya yorumluyor bilemem ancak iktidarın gözünü karartan amaçlar ve Suriye’ye girme hırsı nedeniyle asıl gündemi, Suriye sorununu gündemden uzaklaştırmak amaçlı gündem değiştirmek istediğini sanıyorum.
Bu kadar sıcak ve tehlikeli olan Suriye gündemi de ancak anayasa ihlali olarak görünecek bir gündemle karartılabilirdi. (NT/HK)
Kaynağın Türkçesi: Ankara’da rejim değişikliği ihtimali, düşündüğünüzden de öte – Mike Whitney
Kaynağın orijinali: Regime Change in Ankara? More Likely Than You Think
* Fotoğraf: Halil Fidan - İran/AA