"Arkasında durmak" kıymetli bir eylem biçimi, savunmak, başkaları "yan çizse de" ondan yana olmak, yarı yolda bırakmamak... "Yanyana" durmak, kulağa daha kolay geliyor ama öyle değil. Ya da "yanyana" durduğun kişiye göre göreceli davranabileceğin bir eylem biçimi.
"Yanyana" durmakta zorlanıyoruz çünkü korkuyoruz, çünkü egomuz elvermiyor, çünkü başkaları ne düşünür?!
"Azınlık Vatandaşları- Eşit Vatandaşlar" başlıklı Avrupa Birliği (AB) projeleri ile yolu açan Rum Vakıfları Derneği (RUMVADER) Kurucu Başkanı Laki Vingas ve Projeler Koordinatörü marina Drymalitou, Ermeni eş başvuranları Boyacıköy Surp Yerits Mangans Ermeni Kilisesi Vakfı ile ortak bir proje başlattı. Projenin adı "Yanyana."
Türkiye'de yaşayan azınlıkları ne kadar tanıdığımızı, o azınlıkların birbirini ne kadar tanıdığına, aşina olsa da yabancı gelen Süryanice, Ermenice, Rumca, Ladino dillerinde bakıyor.
"Birbirimizle artık daha az konuşuyoruz"
RUMVADER Başkanı Pandeli Laki Vingas ile konuştuğumuzda hedefin "Geçmişin kayıplarını telafilerini aşmak, geleceği ortak değerler üzerine koymak. Bizim hedefimiz buydu" diyor.
Vingas, "Logomuz çok köklü, tek gövdeli bir ağaç, azınlık toplumlarımız özellikle son dönemlerde daha az birbiriyle konuşuyor, belki konjonktür nedeniyle böyle. Ama birbirimizle konuşmaya ihtiyacımız var, birbirimizle tanışmalıyız" vurgusu yapıyor ve ekliyor:
"Tarihi eser gibi görülmek" istemiyorlar!
"Sosyal bir sürdürülebilirlik oluşturmak gerekiyor. Bunun kökü de eğitimle başlıyor. Her ne kadar sayısal olarak artık azınlık ya da farklı kadim topluluk diye adlandırılan insanlar olarak çok az bir nüfusa sahip olmamıza rağmen tadilata tabi tutulan bir tarihi eser gibi görülmek istemiyoruz.
Üreten, katma değerler yaratan, kültürlerinden endişe etmeyen, onu paylaşabilen ama aynı zamanda öteki değerlerle temas eden topluluklar olarak varlığımızı devam ettirmek istiyoruz."
Ortak geleceğimizi konuşarak, tartışarak yaratabileceğimizi söyleyen Vingas, projenin en önemli kısmını ise şöyle özetliyor: "Genç nesil insanlara diyalog imkanı sağlamak. Tarihsel yargıları kırma imkanına katkıda bulunmak..."
"Katılımcılar önyargılarını aşmak istediler"
Projeye katkıda bulunanlardan Prof. Dr. Elçin Macar ise katılımcıların bir nevi deneysel denebilecek bu çalışma sonrası nasıl tepkiler verdiğini anlatıyor:
"Katılımcıların çoğu Türkiye'de yaşayan azınlıklar hakkındaki bilgi eksikliğinin farkına varıyor, bundan da üzüntülerini ifade ediyorlar. Bununla beraber sahip oldukları önyargıları aşıp pek de iletişim içinde olamadıkları azınlık üyelerinden azınlık toplumları hakkında bilgi edinme gayreti içinde oluyorlar.
"Çoğu katılımcı konuya yoğunlaşıp azınlıklarla daha belirgin bir iletişim kurulması ihtiyacına vurgu yapıyor. Doğrusu şu ki; azınlıklar ve onların kültürel kimliğini oluşturan unsurlar hakkında bilgi eksikliği olduğunu biliyorduk bu nedenle bu durumun iyileştirilmesi projemizin amaçlarından biriydi de zaten. Bunların yanı sıra, tüm katılımcıların proje hakkındaki pozitif yorumları ve yeni temeller üzerinde bu toplumun üyelerini harekete geçirerek azınlıkların da bir parçası olduğu bu ülkenin kültürel çeşitliliklerini tanıyabilecekleri böyle bir projeye duyulan ihtiyacın farkına varmış olmaları bizi de olumlu yönde şaşırttı.
"Dileğimiz, yanı başımızda yaşayan insanların farkına varabilmek, onları olduğu gibi kabul edebilmek, misafir muamelesi yapılmamasını sağlayabilmek, YANYANA güzel bir gelecek inşa edebilmek." (ÇT)