Aile içi şiddet, “eşe, çocuklara, anne-babaya, kardeşlere, yakın akrabalara, eski eşe, kız-erkek arkadaşa, nişanlıya yönelik fiziksel, ekonomik, cinsel, sözel/duygusal ve sosyal, her türlü saldırgan davranış” olarak tanımlanıyor.
Aile içindeki güçsüz (!) üyelerden birine –veya tümüne- fiziksel güç ya da baskı uygulayarak zarar -bedensel ya da ruhsal- veren, onun acı çekmesine ve korkmasına neden olan güçlü (!) aile üyesinin ruh sağlığının yerinde olduğunu söylemek mümkün mü?
Aile içinde şiddet uyguladığı kişinin tepkilerini oku(ya)mayıp, şiddet dozunu ya da uygulama sıklığını giderek arttırarak sürdüren güçlü (!) aile üyesinin ruh sağlığının yerinde olduğu söylenebilir mi?
Güçlü (!) aile üyesi şiddete dayalı her türlü davranışını düzeltmeyip şiddet uygulamayı sürdürüyorsa, bu durumdan rahatsız olmadığı için uyguladığı şiddeti sonlandırmak, öfkesini denetim altına almak istemediğinden tedavi olmaktan kaçınıyorsa ve ailede ruh sağlığı tehlikeye giren kişi sayısı artıyorsa, sonuç giderek daha vahimleşebilir.
Vehameti engellemek adına yapılacak başka şeyler yok mu?
Şiddet konuşulabilmeli; evin duvarları arasına sıkışık kalmamalı. Aile içindeki hiçbir üyenin şiddet görmeyi hak etmediği bilinmeli. Aile içindeki hiçbir üyenin bir başka üyeye şiddet uygulama hakkı olmadığı da belletilmeli.
Sert ve saldırgan davranış geliştiren kişinin güçlü değil; aciz olduğu bilinmeli. Utanç verici olan şiddete maruz kalmak değil, asıl şiddet uygulamak olduğundan şiddet gerçeği yok sayılmamalı.
Bir evde şiddet yoluna sıkça başvuruluyorsa, her an yeni şiddet olaylarının yaşanması mümkün. Evdeki daimi gerginlik bulutlarının kişileri tedirgin kıldığı, şiddete tanık olmanın da en az uğramak kadar etki bıraktığı unutulmamalı.
Yukarıdaki satırları niye yazdım?
Şiddetin her türüne karşı bir insan olarak, uzun süredir aile içi şiddetin önlenmesine yönelik çalışmalarda gönüllü eğitici olarak görev yapıyorum. Mesleki kimliğimle ve bir anne olarak son zamanlarda medyada yer alan çocuktan anneye yöneltilen ve ölümle sonuçlanan;
gibi -sadece başlıklarını okumakla yetindiğim- haberler beni irkiltip ürpertiyor.
Annelerine bu denli ağır şiddet yöneltenlerin ruh sağlığının yerinde olduğunu söylemek olası değil. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’nün 2001 yılında açıkladığı;
gibi verilerin oluşturduğu fotoğraf yukarıdaki haber başlıkları kadar irkiltici. Eğer toplumu da oluşturan aile üyelerinin ruh sağlığını koruma -gerektiğinde tedavi ettirme- konusu ihmal edilmeye devam edilirse gazetelerde benzeri haberlerin ardı arkası kesilmeyecek gibi.
Ailemiz eğer bir orkestra ise bu orkestradaki bazı enstrümanların akortu yapılırken bazı notaların akordu unutulduysa veya ihmal edildiyse ya da bazı notalar akort tutmuyorsa o çalgı onartılmalı ki senkron bozulmasın, ileride de o orkestra dağılmasın.(ŞD/EÜ)
* Şadiye Dönümcü, Sosyal Hizmet Uzmanı.