Kutlamaları Fransa ve Belçika'da çıkacağı turnelerle sürdürecek olan Aznavour, yaşam felsefesini Ara Toranyan'ın aracılığıyla sevenleriyle paylaştı.
Son derece formda görünüyorsunuz...
Buna mecburum. Farklı görünemem. Profesyonellikten kaynaklanan bir form bu!
Adeta kendinizle yarışıyor gibisiniz...
Peki ne yapmamı beklerdiniz? Eve kapanıp, emekliye ayrılmak... Hayır, hayır bu kesinlikle tarzım değil.
Zoru tercih ediyorsunuz...
Doğrusu bunu tercih ettiğimden de pek emin değilim. Sadece, çalışmak benim yaşam biçimim. Ben her zaman son derece aktif oldum. Bizim ailede her zaman bu böyle olmuştur. İnzivaya çekilmek tarzımız değil. Ben de yoluma devam ediyorum.
Pekala, ama ya stres?
Kabul, yoğun bir stres yaşıyorum... Peki benden de bir soru; bu yaşta ne yapmamı önerirsiniz? Kollarımı kavuşturup ölümü mü beklemeliyim? Doğrusu beklerken hareket halinde olmayı yeğliyorum, en azından beklerken üretiyorum.
Son zamanlarda Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) üyeliği Fransa'da yoğun tartışmalara neden olmaya başladı. Türkiye'nin AB'ye girmesine karşı mısınız?
Soykırımı inkâr ettiği sürece evet! Aslında son derece yumuşak, anlayışlı ve sabırlı bir kişiliğim var. Fakat artık Türkiye'nin de daha farklı davranması gerekiyor. AB'ye girip, geçmişe sünger çekmek olanaksız. Aslına bakarsanız AB'ye girmenin önkoşulu şeffaflık olmalı.
Bu temenni gerçekleşmeden Türkiye'nin AB'ye kabul edilmesi sizi şaşırtır mı? Bu durumda ne düşünürsünüz?
Türkiye'nin Osmanlı kaldığını, Türklerin hiç değişmediğini düşünürüm. Türkiye'nin atması gereken üç önemli adım var. Kıbrıs'la yeniden birleşmek, Kürt halkını tanımak ve Ermeni soykırımını inkârdan vazgeçmek. Sonuçta geçmişte gerçekleşen bu talihsiz olaydan hiç kimse bugünkü Türkleri sorumlu gösteremez. Bu durumda Türkiye de Cumhuriyetten önce olanları inkâr etmemeli. Bunu yapabildiği takdirde omuzlarından büyük bir yükün kalkacağı da kesin.
Gerçekten bu konuda ilerleme kaydedildiğine inanıyor musunuz?
Doğrusu zihniyetler hızla değişiyor. Türkiye'de de bu böyle. Ve son derece emin kaynaklardan edindiğimiz bilgilere göre, Türkiye'de geçmişte yaşananları kabul eden aydınların sayısı azımsanamaz. Ayrıca bu insanlar Ermeni sorununun bir an önce çözüme kavuşması yönünde çaba sarf diyorlar.
Önemli olan birbirine saygı göstermek. Acılar paylaşılmalı...
Türk büyükelçisi veya bir Türk resmi görevlisi sizinle birlikte yürümedikçe, 24 Nisan'da düzenlenen anma törenlerine katılmayacağınızı söylemiştiniz. Bu hâlâ geçerli mi?
Tabi ki hâlâ geçerli. Ben barıştan yanayım, insanlar biraraya gelmeli... Önemli olan birbirine saygı göstermek. Acılar paylaşılmalı...
Dünyadaki Fransız sanatçıların en ünlüsü sizsiniz. Fakat her fırsatta Ermeni kimliğinizi öne çıkarıyorsunuz...
Ermeni kökenli bir Fransızım. Fransız yanım Ermeniliğimden hiçbir şey kaybettirmedi.
Bu durum sizin milliyetçilikle suçlanmanıza neden oldu mu?
Fransa'da her zaman Ermeni kökenli olduğumu söyledim ve hiçbir sorun yaşamadım. Aksine Ermenistan'da Fransız olduğumu söylemem daha farklı algılandı. 1963'te Yerevan'a gittiğimde "Ülkene hoş geldin" dediler.
Ben ise: "Dikkat! Ben Ermeni kökenli bir Fransızım" diye cevap verdim. Ve bu sözlerim ise onları ve ailemi incitti. Ancak deprem zamanında yürüttüğüm çalışmaları izleyen, acılarını paylaşıp onları desteklediğime şahit olan halk, ülkeye hizmet etmemden büyük mutluluk duydu. Fakat doğruyu söylemek gerekirse bu beni yüz 100 Ermeni yapmıyor.
Fransa'da eğitim aldım, kariyer yaptım, frankofon çevrede yaşıyorum ve Fransızca'yı Ermenice'den daha iyi konuşuyorum. Ermenice okuma yazma bilmiyorum. Evet Ermeni kilisesine gidiyorum, fakat ayini anlamıyorum. Bu da Fransız yanımın daha ağır bastığını gösteriyor.
Diyebilirim ki, Fransa'da yaşayan Ermenilerin tümü de böyle bir manzara sergiliyor. Fakat bu durum, iyi bir Ermeni olmaya engel değil. Bilindiği gibi Ermeni halkının çıkarı doğrultusunda elimden gelen her şeyi yapıyorum.
Ermeni yöneticilerle ilişkileriniz hangi noktada?
Son derece iyi. Onlar politika yapmadığımı biliyorlar. Ermenistan totaliter bir rejim olmadığı müddetçe- siyasilerle görüşürüm. İyi ilişkilerde bulunmak her şeyi daha da kolaylaştıracaktır. Onların da bana ihtiyacı var. Tüm eski Doğu ülkelerinde görüldüğü gibi Ermenistan'da da bazen dünyanın hiçbir yerinde eşi benzeri olmayan çok farklı bakanlıklar karşınıza çıkabiliyor.
Örneğin fabrikamızı kurarken karşımıza "Süt Bakam" çıktı. O zaman çok gülmüştüm. Aslında hiç de komik değil. İşte bu gibi durumlarda devlet adamlarının yardımı gerekiyor. Koçaryan'la iyi anlaşıyoruz. Sportif bir tip ve benim gibi caz müziği hayranı. En son İsviçre'deki Montrö festivalinde görüştüm kendisiyle. Doğrusu eski başkanla da iyi ilişkilerim vardı, bundan sonra gelecek olanla da aynı şekilde devam edeceğini düşünüyorum.
Fakat her şeyden önce ben halkımın hizmetinde olduğumu vurgulamak isterim, sadece bir kişinin değil... Benim ne Ermenistan'da ne de Fransa'da politik bir rengim yok.
Geçtiğimiz aylarda Ermenistan'daki A1+ adlı televizyon kanalı kapatıldı. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Eski Doğu devletlerinde hep aynı şeyler yaşanıyor. Sanki Sovyet modeli devam ediyor. Bu durum zaman içerisinde ülkelerin gelişmesiyle tabi ki zorunlu olarak değişecek. Yine de Ermenistan'ın özelleştirme konusunda hızla yol aldığını düşünüyorum. Fakat bu arada medyanın hangi ellere düşeceği de önemli. Bunu A1+ için söylemiyorum. Maryadan söz ediyorum. İnsanlar iktidar peşinde.
Planlarınız arasında yakın bir gelecekte Ermenistan'a gitmek yer alıyor mu?
Önce sırada İran gezisi var. Ardından Ermenistan'a geçeceğim, gerekirse Gürcistan'a da uğrayacağım. Elimden geleni yapmaya çalışıyorum.
Paris Kongre Sarayı'nda ardarda konserler düzenlediniz. Tüm bunların bir amacı olmalı...
Biliyorsunuz Ermenistan'a yönelik projelerimiz var. Bugüne kadar 47 okulu yeniledik ve bazılarını yeniden inşa ettik. Elde ettiğimiz gelirin tamamı bu amaç uğruna harcanacak. Sadece bağışlar yeterli olmuyor...
Neden her zaman konserlerinizi Kongre Sarayı'nda düzenliyorsunuz?
Sanatçının kendi dünyasını yaratabildiği, özgünlüğü olan bir salon, Olimpia'dan daha fazla seyirci kapasitesi olması ise diğer bir neden tabi ki.
Ermeni şarkıları hakkında ne düşünüyorsunuz?
Ermeni müziğini çok severim. Özel bir tınısı var. Fransız bestecilerin Ermeni müziğini daha çok araştırmaları gerektiğini diye düşünüyorum. Herşeyden önce ünlü düdüğümüz var. "Gladyatör" filminden sonra daha da çok ünlendi. Sanatın ülkelerin tanıtımına katkıda bulunduğunu düşünüyorum.
Ermenistan'ın sanatsal yönünden çok politik yönüyle ilgileniyorsunuz. Böyle olması ilginç değil mi?
Sanatsal alanda çalışan çok arkadaşımız var. İyi şeyler yapılıyor. Örneğin Serj Avedikyan bu konuda çok aktif. Davoust ve Levon Sayan ise müzikle yakından ilgileniyorlar. Sinema ve televizyon filmleriyle ilgilenenler de var. Benim için önemli olan Ermenistan halkı. Sanatçılarla diğerleri ilgilensin.
Yeni projeleriniz neler?
Levon, benim için projeler geliştiriyor. Fakat ne olduklarını hiç bilmiyorum. Aslına bakarsanız öğrenmek de istemiyorum! Yoluma devam etmek. Evet benim projem sadece devam etmek... (MS/BB)
* Nouvelles d'Armenie Mayıs 2004 sayısından derleyerek Türkçeleştiren, Mayda Saris