Yeniden görülen Hrant Dink davasının 13. celsesinin üçüncü duruşması görülüyor.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın duruşmasında tutuksuz sanıklardan Celalettin Cerrah, Reşat Altay, Ahmet İlhan Güler, Faruk Sarı ve Muhittin Zenit ile tutuksuz sanıklardan Ramazan Akyürek hazır bulundu.
Duruşmada, tanıklardan, 2008 yılında Dink cinayetinin sorumlularına ilişkin rapor hazırlayan Başbakanlık Teftiş Kurulu Müfettişi Ayşegül Genç dinlendi.
Genç, Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Mütalip Ünal'ın (tanık) kendilerinden, dönemin İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek ile cinayet sırasında İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürü, cinayetten sonraysa İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Başkanı olan Ali Fuat Yılmazer'in isimlerinin rapordan çıkarılmasını istediğini, kabul etmediklerini söyledi.
Teftiş Kurulu RaporuGazeteci Hrant Dink'in eşi Rakel Dink'in Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a Nisan 2007'de gönderdiği mektubun ardından harekete geçen Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun inceleme raporu Kasım 2008'de tamamlanmıştı. 27 klasörden oluşan 200 sayfalık raporda, Dink'e suikast düzenleneceği ile ilgili istihbarat bilgisi olmasına rağmen jandarma ve polisin gerekli tedbirleri almadığına dikkat çekilmiş, görev ihmali bulunanlar hakkında yeni bir inceleme yapılması istenmişti. İncelemede Erhan Tuncel, Yasin Hayal, Ogün Samast ve Tuncel'in ev arkadaşı Tuncay Uzundal'la görüşülmüş, Yasin Hayal'le Ogün Samast'ın tanıştığı 2002 yılından bu yana yaşananlar kronolojik bir sırayla rapora yansıtılmıştı. Raporda "Dink'e koruma tahsil edilmemesi dikkat çekicidir" denmiş, "hedef isimler listesinde bulunduğu için zaten Emniyet Genel Müdürlüğü'nün genelgesi doğrultusunda Dink'e mutlaka koruma tahsil edilmeliydi" ifadesi kullanılmıştı. Raporda görev ihmali bulunan İstihbarat Daire Başkanlığı yetkilileri ve Trabzon Jandarma Komutanlığı görevlileri hakkında da inceleme yapılması istenmişti. |
"Hizbullah'tan dinlendik"
Genç'in ifadeleri özetle şöyle:
* Benim ve teftiş kurulundan Yasemin Tuğçe İnan'in telefonları usulsüzce, Hizbullah adı altında dinlenmiş. Bunu iki yıl önce öğrendik. Şu an yargı aşamasında. Heyetten sadece ikimizi dinlemişler. Dinlemeler dönemin İstihbarat Daire Başkanı Recep Güven'in [“FETÖ soruşturması” kapsamında tutuklu, Dink davasında tanık] başvurusuyla yapılmış.
"Faruk Sarı bilgisayarların merkeze çekildiğini söyledi"
* Kurul olarak çalışmamızın çerçevesini Başbakan [Recep Tayyip Erdoğan] belirler.
* Önce Ankara'da İstihbarat Daire Başkanlığı ile sonra Trabzon ve İstanbul ile görüştük. Trabzon'da Faruk Sarı [cinayet döneminde Trabzon İstihbarat Şube Başkanı, sanık] bize İstihbarat Şube'de değil, tam karşıdaki Terörle Mücadele Şubesi'nde (TEM) oda ayırdı. Bazı şeyler istediğimizde, o dönemli bilgisayarların Trabzon-İstanbul arasındaki çekişme nedeniyle koruma amaçlı merkeze çekildiğini söyledi. Çekişmenin nedeni Erhan Tuncel'in [Yasin Hayal'in Dink'i öldüreceği istihbaratını getiren Trabzon İstihbarat Şube'nin Yardımcı İstihbarat Elemanı, sanık] İstanbul'da 25 Ocak'ta alındığı, bazı itiraflarda bulunması nedeniyle İstanbul'un sorumluluğu Trabzon'a yıkma çabası olduğunu söyledi.
* Dink'in 2003'te Sydney'e gidecekken ülkücülerce öldürüleceği bilgisi geldiğini Faruk Sarı'dan öğrendik.
"Dinç, Tuncel'i dinlemeye başladıktan sonra tayin edildi"
* McDonalds bombalamasından o güne süreci inceledik. Erhan Tuncel'in rolünü anlamaya çalıştık. Hakim ve savcılarla, Jandarma'yla görüştük. Trabzon'daki jandarmaları cinayet mahallinde bulunmuşlar mı diye listeye koyduk. Tapeleri kontrol ettik. Hayal ve Tuncel'in aileleriyle, arkadaşlarıyla görüştük. “Yasin daha açık ama Erhan sinsidir” dediler. Erhanı Tuncel'i döveceklermiş Yasin Hayal engellemiş. Hayal'in babası bize oğlunun karnelerini, Teşekkür Belgelerini gösterdi. Bir döneme kadar Hayal'in başarılı biri olması bize dikkat çekici geldi. Erhan Tuncel ile cezaevinde görüştük. “Beni burda öldürecekler” dedi.
* Engin Dinç'in [cinayet öncesinde Trabzon İstihbarat Şube Müdürü, Tuncel'i makamına çağırıp birebir görüştü, daha sonra İstihbarat Daire Başkanlığı yaptı, sanık] 1 Temmuz 2006'da Egin Dinç'in Erhan Tuncel'i dinlemeye aldırmış olması dikkat çekiciydi. Çünkü hemen ardından Trabzon'dan ayrıldı. Dinç'in neden tayini çıkarıldı?
Eksik tape
"Yılmazer işbirliği yapmadı"
* Ali Fuat Yılmazer ile ilk görüşmemizde kendisinden bir takım bilgiler isteyeceğimizi sakin bir şekilde ifade etti. Ali Fuat bey ilginç tepki gösterdi, “Başbakana söyleyin sizi göndereceğine Ergenekon soruşturmasının arkasında dursun” dedi. Şaşırdık. “Sayın başbakanımızın talimatları var, yanlış anladınız galiba” dedim. Yine aynı tavrı gösterince tepkili bir şekilde “bize işimizi öğretemezsiniz ,isizden de bunu istiyoruz ne verebilirseniz görüşelim” dedim. Devamındaki süreçte de beklediğimiz şeyi alamadık. Bir toplantı yapalım istemiştik. Basında yer alan hususlar, özellikle bir şema meselesi [Dink davası sanıklarıyla Ergenekon davası sanıklarını irtibatlı gösteren Emniyet kaynaklı şema] vardı. Ergenekon ile bağlantı var ise yakalama peşindeydik. Selim Kutkan ne varsa çıkardı odaya bütün klasörleri yığdı. Ama İstanbul İstihbarat Şube'den hiçbir bilgi alamadık.
* Cezaevindeki Yasin Hayal'in arkadaşı bize “Yasin bombalamayı yaptıktan sonra kaçarken bir inşaatta saklandı saklandığı süreçte bir ekip otosu geldi, doblo gibi beyaz, hafif kır saçlı birisi, çıktı Yasini aldı” dedi. Bizim çok ilgimizi çekti. Bu konuda helen faruk sarıyı aradık. O da heyecanlandı. veri bulabilir miyiz dedik. gerçekten ordan yasini alan birileri mi var diye. O konuları netleştiremedik.
* İstihbarat Bubeyle tıkandığımızı da Başkanlığımıza söylemiştik. Görüştüğünü önümüzün açılacağını söylemişti. O süreçte de bir şeyler olmamıştı. “Çok kaldınız bir an evvel geri dönün” dediler.
“Ankara: Bu işi karıştırmayın’”
* İstanbul'da Volkan Altunbulak'la görüştük. Bize cinayetten sonra Yasin Hayal'i araştırdığını ve McDonalds bombalaması öncesinde ve sırasında Hayal’in Sinan Raşitoğlu isimli biriyle ve yurtdışından görülen telefon numaralarıyla sık görüştüğü söyledi. Altunbulak, bunu Erhan isimli bir polis memuruna bildirdiğini ve Ankara'dan “bu işi karıştırmayın” dediklerini anlattı. Bunu resmi olarak ifadesinde söyleyemeyeceğini de anlattı. Bu durumun bizim de başımızı ağrıtacağını söyledi. Sonrasında İstanbul’a gelince Erhan'la da görüşmek istedik ama eğitimde olduğu söylendi. İstanbul emniyeti açısından, bizim açımızdan Volkan Altunbulak'ın verdiği bilgiler önemliydi. Hukuki bir değeri yoktu ama Savcı Berna Altay'la görüştük ve bilgisi olduğunu söyledi.
* İstanbul'a Trabzon'dan gelen istihbarat raporuyla ilgili, İstanbul'da bu yazının gereğini yapıp yapmadıklarına dair çalıştık. İstihbarat tekniklerini kullanarak İstanbul'a gelemediğini, telefonun İstanbul'da sinyal vermediğini tespit ettiklerini söyledi. Bu bilgiyi bize mülkiye müfettişi Şükrü Yıldız söyledi. Kendileri kullanamadığını bizim araştırabileceğimizi söyledi.
* İstanbul'da kafamıza yatmayan şuydu: Ermeni meselesi gündemdeydi ve dikkat çekiyordu. Dink neden akla gelmez diye düşündük. Ahmet İlhan Güler, bir ifadesinde, bir tamimden bahsediyordu. Bizim o ifadeyi okuyana kadar tamimden haberimiz yoktu. Tamimi çıkartan Sabri Uzun'la görüştük. Bunu bir yazıyla Daire Başkanlığına sorduk. Eylem yapılacağı bilgisi geldiğinde neden İstihbarat operasyonuna dönüşmedi. Bu da kafamızı karıştırdı. Daire Başkanlığı tamimin iç bir yazışma olduğunu söyledi. Bizim anladığımız ilgili merkezi haber alma şubesi, koruma istemese dahi İl Koruma Komisyonu'na bildirilmesi gerektiğini düşündük.
MİT: Biz bu konuda yokuz, Erhan elemanımız değil
* MİT, “biz bu konu içinde yokuz, bizde belge bilgi yok” dedi. Bize Tuncel'in MİT ya da Jandarma'ya çalışmış olabileceği söylenmişti. YİE'liği kaldırılıp yerine kimse konmaması bizi şaşırtmıştı. Bu nedenle MİT yazıyla Erhan Tuncel'i sorduk. “Bizimle irtibatı yok” dediler.
* Trabzon açısından dikkat çekici nokta şu ki belli bir noktaya kadar Erhan Tuncel'i raporlaması alınmış fakat belli bir süre sonra, Akyürek ayrıldıktan sonra, Tuncel'in Hayal'le işbirliği içinde olunduğuna ilişkin şüphe oluşmuş.
* Raporlama sürecinin sonuna doğru Mütalip bey bizi çağırdı, Akyürek ve Yılmazer'in isimlerini rapordan çıkarmamızı söyledi. Bunun olamayacağını söyledik. Raporu 7 Ekim'de İçişleri Bakanlığı'na yolladık, 7 Kasım'da iade edildi.
* Raporda Akyürek ve Yılmazer'in görevi ihmal ettiklerini değerlendirdik. Başkanlık bunu kabul etmedi. Raporu aynen geri yolladık.
* Başbakanlık onayladığı raporda içişleri bakanlığının ön incelemeye itirazının gerekçeleri ve bizim ısrarımız yoktu. Bunu 2009'da gördüm.
* Tuğçe hanımla [Yasemin Tuğça İnan, Başbakanlık Teftiş Kurulu Müfettişi, tanık] dinlendiğimizi 2015'te öğrendik. Kurul başkanı “Kendinize dikkat edin” diye uyardı bizi. Ramazan bey onu aramış.
* Başbakanlık Teftiş Kurulu'nda 19 kişi FETÖ soruşturmaları kapsamında görevden uzaklaştırıldı. Bize tavır almışlardı o dönemde.
Duruşma öğle arasının ardından devam edecek. (EA)