Haberin Kürtçesi için tıklayın
Başbakan Binali Yıldırım ABD Başkan Yarımcısı Mike Pence’le yaptıkları görüşmede Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) ile mücadele, Suriye’de El Bab operasyonu sonrası ve Fethullah Gülen’in iadesi konuları hakkında konuştuklarını söyledi.
Yıldırım, ayrıca 16 Nisan’da yapılacak anayasa değişikliği referandumu hakkında da konuştu.
53. Uluslararası Münih Güvenlik Konferansı’nın son gününde gazetecilerin sorularını yanıtlayan Yıldırım, özetle şunları dile getirdi:
“PYD/YPG unsurlarıyla DEAŞ mücadelesi doğru bir yöntem değil. Bir terör örgütüyle bir başka terör örgütünün yok edilmeye çalışılması doğru değil.
“Dolayısıyla bu işin stratejik ortaklığa, NATO ortaklığına yakışır şekilde yürütülmesi gerekir. Onların da bu hassasiyetimizi dikkate alacaklarını düşünüyorum.
“ABD'nin Rakka'ya yönelik operasyonunda YPG'yi dayatacağı izlenimini edinmedim. Bir değerlendirme sürecindeler, sonucu görmemiz lazım.
“Münbiç ile ilgili niyetimiz çok net. Münbiç, PYD unsurlarından temizlenmeli. Bunu DEAŞ'tan ayrı değerlendiriyoruz. ABD'nin bize bu konuda taahhüdü var ama yerine getirmedi.
"Rakka'da, El Bab'daki mücadele stilimiz neyse aynısı olacak. Bölgede zaten Özgür Suriye Ordusu'na destek veren askeri unsurlarımız var. Muhtemelen onlar destek verecekler.
“ABD yönetimiyle yeni bir sayfa açıyoruz, 'New day' (Yeni bir gün) diyorlar.
"(Moskova’da düzenlenen Kürt Ulusal Konferansı hakkında) Ne konferansı düzenlenirse düzenlensin, bizim nazarımızda PYD terör örgütüdür.
“Kürtlerle PYD'yi birbirine karıştırmamak lazım. Kürtler, Suriye'nin yerleşik nüfusu. Suriye'de bütün etnik grupların söz söyleme hakkı var.
“Yaşanan kaostan PYD'nin avantaj sağlaması söz konusu olmamalı.
“Gülen'in iade konusunda önceki yönetim 'Bu, yargının işi' diyerek kestirip atıyordu.
“Dolayısıyla burada yeni bir anlayış var. Ben de 'Bu sorun çözülmediği sürece Türklerin ABD algısı düzelmez, bu algıyı olumluya çevirmek için mutlaka ciddi bir adım atılması lazım' dedim.
"(MHP ile referandum süreci hakkında) Bizim bir amaç birlikteliğimiz var. Bu anayasa değişikliğini birlikte yapmaya karar verdik. Meclis aşamasını da birlikte gerçekleştirdik.
“Ayrı siyasi partiler olduğumuz gerçeğini de göz ardı etmememiz lazım. Onlar kendi, biz kendi kampanyamızı yapacağız. Bu söylemlerimiz 'Evet' noktasında benzer olacaktır.
“Birlikte program yapmanın önünde bir engel yok. Uygun şartlar oluşursa, birlikte program yaparız ama adı konmuş bir şey yok. Onlar kapalı değil, biz de kapalı değiliz.
“Olur veya olmaz. Ne zaman olur, hangi formatta olur bu, önümüzdeki süreçte netlik kazanır. Ortak mitingden ziyade bir etkinlik gibi olabilir. Kısa vadede bir şey öngörmüyoruz.
"2007'de 363 milletvekili ile AK Parti'ye, vesayet odakları CHP'yi kullanarak cumhurbaşkanı seçtirmediler.
“Biz her zaman çözümün milletin elinde olduğuna inanmış bir partiyiz. 2007'de başlayan bir sürecin gereğini yapıyoruz.
“Biz dedik ki 'PKK, hayır' diyor, 'Hayır verilmesi için her şeyi yapacağız' diyor. FETÖ de DEAŞ da onlara katıldı. Benim vatandaşlarımın terör örgütlerinin kampanyasına kayıtsız kalmayacaklarını düşünüyorum. Terörü sevindirmeyeceklerini sanıyorum.
“Yoksa vatandaşın kararı kendi kararı. Yoksa bizim ne haddimize?
“PKK, 'Evet çıkarsa biz bittik' diyor. Doğru bilmiş. Biz de onu yapıyoruz.
“Bir yanlış anlaşılma varsa bu vesile ile onu düzeltmiş olayım. Bizim vatandaşın tercihine müdahale etmek, onları terör örgütünün yanına koymak gibi bir düşüncemiz olamaz. Biz bir hassasiyetten bahsediyoruz.” (EKN)