"Türkiye'de eğitim sistemini eşitsizlik ve adaletsizlikler belirlemekte" diyen Dinçer "Parası olanların olmayanlara göre avantaj elde ediyor, milyonlarca çocuk eğitim hakkından mahrum bırakılıyor ve bunun tek sorumlusu, temel bir insan hakkı olan eğitim hakkını serbest piyasanın insafına bırakmak isteyen iktidarlar" diye ekledi.
"İktidar sorunları çözmeye niyetli değil"
Dinçer, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) eğitim politikalarının özünü "kamu kaynakları ile özel okulları desteklemek, kadrolaşma ve üniversiteleri etki altına almanın" oluşturduğunu söyledi.
Eğitim-Sen'in dönem dönem eğitim alanında yaşanan sorunları ele alan raporlar hazırladığını söyleyen Dinçer, sorunların raporlarda ele alınanlarla sınırlı olmadığını fakat bazı yapısal sorunların diğerlerinin önüne geçtiğini belirtti.
Dinçer, "Bu raporlarda yer alan sorunların çözümü zor değil; önemli olan bu çözümleri hayata geçirecek muhatapları bulabilmek" dedi.
Eğitimin her alanı sorunlu
Dinçer'in eğitim-öğretim yılı başlarken verdiği bazı rakamlar ve vurguladığı sorunlar şöyle:
* Türkiye'de, 30'ar öğrencili sınıflarda normal eğitim yapılabilmesi için yaklaşık 200 bin öğretmen, 135 bin dersliğe gereksinim var.
* Eğitimin niteliğini yükseltmek için 2005 yılında 50 bin kadrolu öğretmen ataması, 40 bin derslik yapılması gerekmekte.
* Hala 8 bin 325 okulda ikili, 17 bin 636 okulda ise birleştirilmiş sınıflarda eğitim veriliyor.
* Okullarda araç-gereç, kütüphane, altyapı donatım yetersizlikleri hala giderilemedi.
* Sınıf mevcutları büyük kentlerde ortalama 50-60 civarında.
* Her eğitim-öğretim dönemi başında, kayıtlarda sorunlar yaşanıyor. Velilerden "gönüllü bağış" adı altında paralar alınıyor. Alınan bağışlar kimi yoksul semtlerde 100 milyonken, ekonomik durumu iyi olan insanların yaşadığı kimi semtlerde 6 milyarı buluyor.
* Bütçeden eğitime ayrılan pay yetersiz. Her yıl öğrenci sayısı artmasına karşın, eğitime bütçeden ayrılan pay sürekli olarak azalıyor.
* Ders kitaplarının içeriği bilimsel olmayan, ırkçı-gerici-cins ayrımcı öğelerle dolu.
* AKP Hükümeti döneminde kadrolaşma eğitimin temel sorunu haline geldi.
* Yoksulluk sınırının 1,6 milyarı aştığı bir ülkede eğitim emekçileri ortalama 650 milyon aylık alıyor. Memur ve hizmetliler ise, açlık sınırının altında bir ücretle yaşamaya mahkum edildi.
* Sendikal örgütlenme önündeki yasal ve fiili engeller kaldırılmadı. ILO sözleşmelerine aykırı bir şekilde grevli-toplu sözleşmeli sendika hakkı yönünde herhangi bir adım atılmadı.
* Yeni müfredat programı ile yapılmak istenen değişikliklerle ilgili hazırlık ve katılım süreci yetersiz.
Eylemler başlıyor
Dinçer, eylem takvimlerini de açıkladı. 11 Eylül Cumartesi günü (yarın) Türkiye genelinde oturma eylemleri, basın açıklamaları yapılacak ve "Parasız Eğitim Hakkımıza Sahip Çıkalım!" başlıklı bildiriler dağıtılacak.
13 Eylül Pazartesi günü, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Danışma Meclisi üyeleri ile birlikte, toplu görüşme talepleri ve Eğitim-Sen'e açılan kapatma davasına karşı İstanbul'dan Ankara'ya yürüyüş başlatılacak.
Eğitim-Sen üyeleri 13-15 Eylül arasında işyerlerinde "Sendikama Dokunma" kokartları takarak derslere girecek.
15 Eylül Çarşamba günü, bütün Türkiye'de toplu görüşme taleplerini savunmak ve kapatma davasına hayır demek için, 11:30-12:30 arasında sokağa çıkılacak.(EÜ/BB)