Ülkede etkili sekiz sendikanın çağrısına uyan Fransızlar, başta Paris olmak üzere, Marsilya, Toulouse ve Bordeaux gibi büyük kentlerde uzun kortejler oluşturdu.
TRW Fabrika çalışanlarının "300 kişinin işini kaybetmemesi için az çalışma haklarından feragat ettiği" Moselle Bölgesinin Metz kentinde 4 bin kişi sokakta hükümetin politikasını protesto etti.
Otomotiv sektöründe çalışan Force Ouvriere Sendikasının bir üyesi, bu pazarlığa sert tepki gösterdi : "İşçilerden, kol ile bacaklarının kesilmesi arasında tercih yapmaları istendi. Bu bir skandal!"
Philips'in Pont-à-Mousson'daki fabrikasında sekreter olarak çalışan Ghislaine, 35 saatini korumak istiyor : "Çalışma süreleri azaltıldığından beri patron angaryaları artırdı. Kaybeden o olmadı!" dedi.
CFTC Sendikası Genel Sekreteri Jacky Dintinger, genel hissiyatı şöyle özetliyor : "Yılda fazladan 220 saat, haftalık 35 saatlik sürenin öldüğü anlamına gelir. Oysa, Fransızlar vergilerle ve maaşlarının dondurulmasıyla bunun bedelini ödediler" diye konuştu.
Polise göre 284 bin 700 kişinin katıldığı eylemler, sadece kamu sektörünü değil özel sektörünü de kitlesel olarak sokağa çekti.
Eylemler, tek sesten üniversite hazırlık yasa tasarısını protesto eden binlerce liseli ve öğretmen için de fırsat oldu.
İlk kez sendikal hareketin eylemlerini değerlendiren Başbakan Raffarin, France Inter radyosuna verdiği demeçte, "Sağır değilim ama dinlediğim için de her şeyi kabul ediyor değilim" dedi.
Eylemlerin daha sonra Avrupa ile ilgili oylamaları birer "moral oylaması" haline getirmesinden çekinen Raffarin, bakanlarını göreve çağırdı.
Politikasında değişiklik yapmamaya kararlı olan Raffarin, "Demokrasideyiz. Eylemleri nefretle karşılamıyorum. Ancak, sendika liderlerinden de Meclisi nefretle karşılamalarını istiyorum" diye konuştu. (EÖ/EÜ)
(*) lemonde.fr sitesinde yer alan haberi Erol Önderoğlu özetleyerek Türkçeleştirdi.