Yargıtay Başkanlar Kurulu, Türkiye Barolar Birliği, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) ve Yargıtay Başsavcısı'nın ardından dün de Danıştay Başkanlar Kurulu, yeni yasalardaki düzenlemelerin ve AKP hükümetinin uygulamalarının yargının bağımsızlığını zedelediğine dikkat çekti.
Danıştay Başkanlar Kurulu, yapılan yeni düzenlemelerin AB normlarına aykırı olduğuna ve Cumhuriyet'in temel niteliklerine aykırı şekilde yargının siyasallaşması yolunun açılması endişesi yarattığını söyledi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç ise dün yasama yılına ilişkin yaptığı değerlendirme toplantısında isim belirtmeden yargı kurullarını eleştirdi.
Arınç, "Ülkedeki tartışmanın ana merkezi özgürlük. Bunun sınırını Meclis belirler. Ama siyasi sorumluluğu olmayan bazı çevreler, güçlerini ellerinde tutmak için gerilim yaratıyor" dedi.
"Yargı siyasallaşıyor"
Hâkimler ve Savcılar Kanunu nedeniyle hükümete yönelik bir sert bildiri de Danıştay'dan geldi.
"Yapılan reform değil"
Danıştay'ın dünkü basın bildirisinde şu görüşler dile getirildi:
"Hâkimler ve Savcılar Kanunu'nda değişiklik yapılmasını öngören tasarının genel gerekçesinde yapılan açıklamalarla gerçekleştirilen düzenlemeler arasındaki uyumsuzluk, yapılanın gerçekte reform olmadığı kanısını ve cumhuriyetin temel niteliklerine aykırı şekilde yargının siyasallaşması yolunun açılmasına neden olacağı endişesini yaratmaktadır.
Hâkimler ve Savcılar Kanunu'nda yapılan değişikliklerin, Birleşmiş Milletler, Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği metinleriyle anayasamızda yer alan yargı bağımsızlığı ve yargıç güvencesi için belirlenen normlara uygun olmadığı görüşündeyiz."
"Mülakat yöntemi yanlış"
Hukuk devleti anlayışının olmazsa olmaz koşullarından yargı bağımsızlığı ve yargıç güvencesi olmaksızın, insan hak ve özgürlüklerinin gerçek anlamda korunamayacağına ve hukuk devleti anlayışının gerçekleştirilemeyeceğine vurgu yapılan bildiride, hâkim ve savcı alımında mülakat yöntemi de şöyle eleştirildi:
"Objektif ölçütlere sahip olmayan mülakat yöntemi, bu özelliği sebebiyle, anılan metinde önlem alınması gereği önemle vurgulanan riskleri bünyesinde barındırmaktadır. Bu riskler arasında, yargıçların seçiminde, hükümet ile emrindeki idareye belirleyici yetki tanınması ve bu yolla, yargının ve yargıcın siyasi otoritenin etkisine açık hale getirilmesi de vardır."
Açıklamada, bu risklerin, AB Komisyonu'nca hazırlattırılan İstişari Ziyaret Raporu'nda "...uzmanların görüşüne göre mülakatı yürüten görevlilerini hâkim olması keyfiyeti, mekanizmayı korumamaktadır. Mülakat anında mülakatta görevli hâkimlerin Adalet Bakanlığı'nca istihdam edilen görevliler olması nedeniyle bunların hükümete ve idareye bağımlı olması keyfiyeti sürmektedir" şeklinde dile getirildiği anımsatıldı.
"Özgürlüklerin sınırını Meclis çizer"
TBMM Başkanı Bülent Arınç, Türkiye'de özgürlüklerin sınırını Meclis'in belirleyeceğinin Anayasa tarafından güvenceye alındığını söyledi.
Geçtiğimiz yasama yılıyla ilgili değerlendirme toplantısı yapan Meclis Başkanı Bülent Arınç, Türkiye'de özgürlüklerin sınırını kimin belirleyeceği tartışması yaşandığını belirterek, "bazı kurum ve kişiler Meclis'in özgürlüklerin sınırını çizmesine karşı çıkıyorlar" dedi.
Sözkonusu kurum ve kişilerin mevcut gücü ellerinde tutmak için halkı korkuttuğunu dile getiren Arınç, korku ve gerilim üzerine kurulan politikaların ülkeye zarar verdiğini söyledi.
Bu çevrelerin halkın iradesinin tek temsilcisi olan Meclis'e bile laf söylediğini vurgulayan Bülent Arınç, "TBMM'nin halk iradesinin tek temsilcisi olduğunu nedense bazı kurum ve kişiler kabul etmek istemiyorlar" dedi.
Hükümetin aldığı her kararın daha sonra halk tarafından sandıkta değerlendirildiğini dile getiren Arınç, bu nedenle Meclis'in aldığı her kararın halkın kararı olduğunu söyledi.(KÖ/EÜ)