Verginin yarısı savaşa gider
15 Nisan ABD'de vergi günü. Bu nedenle nerdeyse tüm eyaletlerde protestolar yapıldı. Protestoların en başta gelen sebebi toplanan vergilerin yüzde 50'den fazlasının askeri harcamalara gitmesi.
2003 yılında bütçeden ayrılan 396 milyar doların yanında Irak savaşı için 80 milyar dolar ek kaynak yaratılmaya çalışıldı. İşgal devam ettiği sürece her yıl 5 ila 20 milyar dolar kesinti de devam edecek.
Savaş vergisi direnişçileri öngörülen vergileri barış ve insani yardım komitelerine bağışlıyorlar. Bu çarkın kendi paralarıyla döndüğünü anlayan Amerikalılar apolitizasyonlarından ve benmerkezciliklerinden sıyrılmak zorunda kalıyor.
Vatanseverlik Kanunu
Amerikan militarizmi kendi sınırları içinde de inanılmaz boyutlara ulaşmış, vergilerin sosyal servisler yerine askeri amaçlarda kullanılması dışında, okullarda da askere yazılmayı artırmak için propagandalar başlamış.
Amerika'da seslendirilmeye başlayan diğer bir kaygı da 11 Eylülden sonra çıkmış "vatansever kanunu"nun devamıyla ilgili. Adalet bakanlığı'nın kongreden gizli hazırladığı bu kanun toplumdan bilgi saklama, mahkemelerin takibini kısıtlama, terörist olduğundan şüphelenilenlerin dinlenmesi, alıkonulması ve cezalandırılmasında yürütmeye daha geniş özgürlükler tanıma gibi konular üzerindeydi.
Şimdi bu kanunun bir yenisinin gelme olasılığı söz konusu, varolanın 2005'te sona ermesi yerine süresizleştirilmesi önerisi de dahil. Yeni kanun "terörist organizasyon" olduğu düşünülen gruplara maddi destek sağladıkları düşünülen Amerikalıların vatandaşlıktan çıkarılmasını da içeriyor.
Amerikalılar sivil özgürlükleri ve haklarının bu şekilde kısıtlanması karşısında dehşete kapılıyor ve muhafazakarlar ve liberaller bu uğurda beklenmedik bir şekilde birleşiyor.( http://www.unitedforpeace.org)
"ergi ödeme" kampanyası
ABD'de federal gelir vergisi Nisan 15'ten itibaren alınmaya başlıyor, savaşı finanse etmek için vergilerden pay alınması ise tepkilere yol açıyor.
Irak'taki savaşa ve uygulanan ekonomik ambargoya karşı olan "Voices in the Wilderness" (Vahşetin Sesleri) topluluğunun Chicago Voices ofisi pek çok üyenin vergilenebilir olanın altında gelir kazandığına dikkate çekerek, diğer üyelerin de federal gelir vergisinin tamamını veya bir bölümünü ödemeyi reddettiklerini açıkladı.
Örgütün bu kararı almasının nedeni, toplanacak vergi gelirinin kabaca yarısının savaş makinesinin finansmanı için kullanılması. Örgüt vergi direnişinin ABD yurttaşlarının bu savaşın bir parçası haline gelmemeleri için varolan en doğrudan yol olduğuna dikkat çekerek, bu sene için vergi bildiriminde bulunmuş olanlara da gelecek senelerde yeni savaşlara finansal destek olmamaları için vergi direnişine katılma çağrısı yaptı.
Chicago ofisi ayrıca herkese 15 Nisan Salı günü Federal Bina önünde savaş vergisi direnişi toplantısına katılma çağrısı yaptı. (Voices in the Wilderness)
Portland: Barış Kampı Adiye önüne
Portland'daki barış aktivistleri tepkilerini federal hükümete yönlendirip haftalardır nöbet tuttukları barış kampını şehir merkezinden Hatfield'daki Adliye binasının önüne taşıdılar.
Aktivistler Irak'ta barışı ve adaleti istemeye devam edeceklerini, ayrıca şehir merkezindeki eylemlerini Portland'daki evsizler için adaleti kapsayacak şekilde genişleteceklerini bildirdiler.
Savaş karşıtı eylemlerde yöresel ve iç sorunların da seslendirilmesi protestolar için izlenen değişik stratejilerden birini oluşturuyor. (http://portland.indymedia.org)
Askerlerimizi desteklediğimiz için
Bir katılımcı, Portland'daki gösterilerden birini anlatıyor:
* Protesto yürüyüşünün bir parçası olmak mükemmel bir duyguydu. Acının canına okumanın en iyi tedavisi, yerinizden fırlayıp karşı çıkmaktır. Güneşli bir 12 Nisan sabahı 4 bin insan savaş karşıtı yürüyüşlerini gerçekleştiriyorlardı ve umutsuzluğa kapılmış değildi hiçbiri.
* Son büyük yürüyüşte 25 bin insan vardı ve oradaki ruh tuttuğunu koparacak cinstendi. Savaşın işgal safhası artık sona erdiğinden ve Beyaz Saray bize kulak asmadığından sadece birkaç yüz kişinin geleceğinden korkuyordum. Ama bir hayli insan vardı orada. Washington'daki insan sayısını, Roma ve İspanya'dakilere ekleyince bu geniş karşı hareketin gerçekten "var" olduğunu anlıyoruz.
* Yürüyüşümüz sırasında bazıları askerlerimizi desteklememiz gerektiğini söylediler ve onlara şöyle dedik: "Askerlerimizi destekliyoruz, bu yüzden onların evimize dönmelerini diliyoruz."
* Yahudi renklerinin altında yürüyen protestocuların sayıca arttığını görmek de güzeldi. Yahudi düşmanları bu savaşı da Yahudilerin üzerine yıkmaya çalışıyorlar, her zamanki gibi yine onları günah keçisi gösteriyorlar.
Aslında, belki de yürüyüşün en etkili sloganını da Yahudi grup atıyordu: "En son bir Bush'un peşine takıldığımızda, tam kırk yıl çorak bozkırlarda dolandık durduk."
Portland'da haftasonu yapılan gösterideki sloganlardan iki tanesi ise şöyle: "Bomba da ne, gel gidelim alışverişe!", "Direnmek yalnızca bize sunulan dünyanın absürdlüğünü reddetmek değil, aynı zamanda onun saçmalıklarını ortaya sermektir. Ve cehennemin saçmalığı apaçık edildi mi, o cehennem gidicidir."
Chicago: Orduyu geri getirmek
13 Nisan Pazar günü Chicago'da savaş karşıtı izinli bir gösteri düzenlendi, gösteri çağrısının metninde şu cümleler yer alıyordu:
"Irak'taki savaş hala sürüyor, binlerce masum sivil hala ölüyor. Suriye ve İran için birlik olmalıyız, çünkü aynı kaderi onların da paylaşma tehlikesi var. ABD ordusunu desteklemenin tek yolunun onları geri getirmekten geçtiğini bilmeliyiz."
"Adalet ve barış için sesini yükselt,
Birlikleri geri getirmek için onları destekle,
Her iki taraftan ölen insanların cesetlerini unutma,
İnsanlık suçuna karşı birlik ol,
ABD'nin Suriye ve İrana saldırmasına izin verme,
Irak işgaline hayır demek için sen de bizimle ol."
San Fransisko: İnşaat şirketine barikat
San Fransisko'da kısa bir süre önce savaş karşıtı bir grup dünyanın en büyük inşaat şirketlerinden biri olan Bechtel'in kapılarını barikatla kapattı.
Protestocular savaşın sadece petrol için değil, yıllar boyunca yatırımın yapılmadığı bir ülkenin altyapısını tekrar inşa edip yapılacak insani hizmetlerden kar sağlamak için de yapıldığını ifade ettiler. (http://www.guardian.co.uk)
İspanya: Kameramanların Başbakana mektubu
Geçtiğimiz Salı Bağdat'ta ABD askerlerinin açtığı ateş sonucunda hayatını kaybeden Tele 5 kameramanı José Couso'nun mesai arkadaşları hükümet başkanı José María Aznar'a açık mektup yazdılar.
Kameramanlar, mektupta; hükümetin arkadaşlarının ölümünü açıkça lanetlemesini, sorumluların saptanması için soruşturma başlatmasını, ABD hükümetinden resmi bir özür ve maktulun ailesi için tazminat talep etmesini istediler ve hükümeti bu isteklerini derhal yerine getirmeye çağırdılar. ( Europa Press)(NM)
Hazırlayanlar: Müge Sökmen, Pınar Köprücü, Özgül Akıncı, Alaz Pesen, Aslı İkizoğlu, Mahsume Fidan, Gülşah Kısabacak, Dursun Bozkurt, Hale Akay.