*Fotoğraf: Avrupa Konseyi basın servisi.
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Avrupa Konseyi'nin anayasal konularda danışma organı olan Venedik Komisyonu, Türkiye'de geçen yıl kabul edilen ve dernekler üzerindeki denetimi sıkılaştıran Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanunun ile ilgili görüş belirtti.
Söz konusu kanunun uluslararası insan hakları standartlarıyla uyumlu olmadığı yönünde fikir birliğine varan komisyon mevcut haliyle sivil toplum kuruluşları açısından riskler içerdiğini belirtiği kanunun revize edilmesini talep ederek Ankara'ya tavsiyelerde bulundu.
Türkiye'nin terörün finansmanıyla mücadelesini anlayışla karşıladığını belirten Venedik Komisyonu, bununla birlikte, bu mücadelenin "uluslararası hukuk yükümlülükleri çerçevesinde yapılması gerektiği" mesajı verdi.
Komisyon, 7262 sayılı kanun ile Türkiye'nin kitle imha silahlarının yayılmasının finansmanına ilişkin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararları ve Mali Eylem Görev Gücü'nün (FATF) konuya ilişkin tavsiyelerini iç hukuka aktarmak istediğini, ancak kanunun bu amacı aşan hükümler içerdiğini kaydetti.
Kanunun, hedef ve faaliyetleri ne olursa olsun tüm dernekleri kapsadığını vurgulyan Venedik Komisyonu uzmanları, kanun hükümlerinin başta örgütlenme, ifade özgürlüğü ve adil yargılanma olmak üzere temel insan hakları açısından olumsuz sonuçlar doğurabileceğini bildirdi.
Faaliyetleri askıya alınmış bir derneğin feshedilmesine İçişleri Bakanı değil mahkemelerin karar verebileceğine vurguda bulunan Komisyon, böyle bir kararın da "orantılılık ilkesi kapsamında sadece son çare olarak ve uygun adil yargılanma güvenceleriyle" alınması gerektiğini kaydetti.
Komisyon, üst kuruluşları veya merkezleri yurt dışında bulunan dernek, vakıf ve diğer kâr amacı gütmeyen kuruluşların kanun kapsamına alınmış olmasını da "orantısız" buldu. Bu kuruluşların Türkiye'de faaliyette ve iş birliğinde bulunmaları için izne ihtiyaçları olduğunu anımsattı.
Venedik Komisyonu, derneklere getiriliecek kısıtlamalarda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Kişisel ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesi'nin örgütlenme özgürlüğüyle ilgili maddelerinin temel alınmasını istedi. Kanunun sivil toplum kuruluşlarıyla istişare edilerek revize edilmesini önerdi.
"Terörün finansmanı önleme" gerekçesiyle TBMM tarafından 27 Aralık 2020 tarihinde çıkarılan ve 31 Aralık 2020 tarihinde yürürlüğe giren kanun Türkiye'de birçok sivil toplum kuruluşu tarafından eleştirilmiş, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) Hukuk İşleri ve İnsan Hakları Komisyonu bu eleştiriler üzerine Venedik Komisyonu'na başvurarak, kanunun uluslararası insan hakları standartlarıyla uyumu hakkında görüş hazırlamasını istemişti.
Konu hakkında Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Dunja Mijatovic 25 Şubat 2021 tarihinde İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Adalet Bakanı Abdülhamit Gül'e ortak bir mektup göndermiş ve kanunu sivil toplum kuruluşlarının faaliyetleri açısından "kaygı verici" bulduğunu belirtmişti. Mijatovic, Venedik Komisyonu konu hakkında görüş açıklayana kadar kanunun uygulanmamasını istemişti.
Süleyman Soylu bu mektuba verdiği yanıtta, Türkiye'nin "sivil toplum ve insan hakları konusunda son 20 yılda büyük ilerlemeler kaydettiğini" savunup, çıkarılan kanunun hedefinin, "daha etkili bir denetimle şeffaflığın sağlanması, vatandaşların iyi niyetli yardım duygularının suiistimal edilmesinin önüne geçilmesi ve sivil toplum kuruluşlarının daha güvenilir hale getirilmesinin temin edilmesi" olduğunu söylemişti.
Soylu, mektubunda "sivil toplum kuruluşlarının sesini kısmak değil, bilakis seslerini daha fazla duyurmak üzerine inşa edilmiş bir sivil toplum stratejisi belirledik" ifadelerine de yer vermişti.
Üyeleri arasında Türkiye'nin de bulunduğu Avrupa Konseyi'ne bağlı olan Venedik Komisyonu, anayasal konularda Avrupa'nın devletlerarası referans organı olarak biliniyor.
(PT)