İzmir Barosu avukatlarından Ali Koç: Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) Yönetmeliği ilk ve ortaöğretim mevzuatından da ilkel.
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Konya Şube Başkanı Celalettin Dinçer: Öğrenciye böyle bir nedenle soruşturma açılmasını kınıyoruz
Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dr. Beyza Bilgin: Birlikte yaşamda insanları korkutmamak gerek.
Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü'nden Prof. Dr. Melek Göregenli: Medyanın bu konulara "hayatın gidişatıymış" gibi yer vermesi toplumda kutuplaşmayı artırır. Soruşturmalarsa gücün istismarı.
Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı, Yrd. Doç. Dr. Mehmet Hasgüler: Sorun "taşra üniversitesi" olmak değil.
Konya Selçuk Üniversitesi'nde biri kadın diğeri erkek iki öğrenci, okul bahçesinde birbirlerine sarıldıkları için önce ülkücü oldukları söylenen bir grup tarafından saldırıya uğradı.
Ardından Eğitim Fakültesi Dekanı,komisyon oluşturarak iki öğrenciye "Toplum içinde hoş karşılanmayacak bir vaziyette bulunmak" suçlamasıyla soruşturma yürüttü. Olayın kamuoyuna yansımasının ardından Rektör Süleyman Okudan, Komisyon Başkanı Adnan Doğan Buldur hakkında soruşturma başlatacağını açıkladı.
Öğrenci Sarıyar: Eskişehir'de böyle bir uygulama yaşanmıyor
Anadolu Üniversitesi'nde öğrenci olan Sarıyar, "Eskişehir'de öğrenciler gerek yerleşke içinde gerekse şehirde rahat hareket ediyorlar. İstanbul, İzmir ve Ankara gibi büyük şehirlere kıyasla bile ilişkiler konusunda oldukça özgürüz. Öğrencilerin Eskişehir'e kazandırdığı alışkanlıklardan biri de bu" diyerek Eskişehirlilerin üniversite öğrencilerine toplumsal normlar ve "ahlak" anlayışını öne sürülerek baskı uygulamadığını söyledi.
Sarıyar, "Eskişehir küçük bir şehir. Ekonomik olarak öğrencilerin şehre katkısı inkar edilemez" diyerek Eskişehirlilerin öğrencilere karşı yaklaşımını ekonomik ilişkilerin de belirlediğini aktarıyor.
"Yolda el ele, sarmaş dolaş yürümek, geceleri bir kadın öğrencinin evine ya da bir eğlence mekanına gidebilmesi, yerleşkede rahat hareket etmesi Eskişehir'de mümkün. Ancak öğrenci nüfusunun neredeyse şehrin yerlisinden fazla olması, uzun yıllarca öğrencilerin şehirde bir kültür ve alışkanlık oluşturmasının bu duruma katkısı inkar edilemez."
Öğrenciye müdahale yine öğrenciden
Öğrenci Sarıyar, öğrenciye Selçuk üniversitesinde yaşanan türden bir müdahalenin okul yönetimi yerine yine öğrenciden geldiğini ifade etti.
Geçen üç yıl öğrenci yurdunda yaşadığını söyleyen Sarıyar, "Kendilerine Asena diyen kadın öğrenciler, diğer kadın öğrencileri kısa etek giymemeleri konusunda uyarırdı. Yine ülkücü olduklarını söyleyen erkek öğrenciler gözlerine kestirdikleri kadın öğrencileri çembere alarak yanına kimsenin yaklaşmasına izin vermezdi" diyor.
Ancak Sarıyar bu müdahalelerin gerginlik yaratacak boyutta olmadığa dikkat çekti.
Koç: İlk ve ortaöğretim yönetmelikleri bile daha uygar
Avukat Koç, Selçuk Üniversitesinde yaşananlara dair "YÖK Disiplin Yönetmeliği 'kışla disiplini'ne göre hazırlandığı için bu tarz olayların yaşanması çok normal. İsteyen istediğini uygulayıp öğrenciyi mağdur edebilir" dedi.
Koç, YÖK Disiplin Yönetmeliğinin "Öğrencilik sıfatının gerektirdiği itibara yakışmayan tutum ve davranışta bulunmak" gibi esnek tanımlamaların yapıldığını ve bu tanımın içine girebilecek her eylemin uyarı cezası gerektirdiğini vurguladı.
"Bu yönetmelik öğle bir yönetmelik ki öğrencinin hakkında açılan soruşturmadan ceza almaması için tek bir yo var:Eylemi gerçekleştirmediğine dair kanıt göstermesi gerek."
Koç, aksi takdirde her durumda da eylem sabit olursa öğrencinin YÖK'den uyarı cezası almasının yanı sıra öğrencilik hakkının elinden alınmasına kadar bir dizi ceza alabileceğini söyledi.
Koç "Aynı maddede içerik değişmezken eylemi tanımlayan ifadeler değiştirilerek istenilen 'suç' oluşturulup cezalandırılır" dedi.
Selçuk Üniversitesi'nde caza alan iki öğrencinin durumu kamuoyuna lanse etmelerinin bile YÖK disiplin mevzuatına göre "soruşturmanın gidişatını engellemesi" açısından suç teşkil ettiğini söyleyen Koç, "Niyetleri varsa istedikleri kulpu tutup ceza verebilirler" dedi.
Göregenli: Medyada nasıl ve neden yer bulduğu önemli
Prof. Dr. Göregenli, yaşanan olayın medyada yer bulmasını eleştirerek, "Türkiye'de milliyetçiliğin ya da muhafazakar din anlayışının yükselip yükselmemesi ayrıca araştırılır. Ancak bu tarz olayların medyada patolojik bir şekilde yer bulması toplumdaki kutuplaşmayı pekiştiriyor" diyerek aslında bu durumun kaygı verici olması gerektiğini söyledi.
"Türkiye'deki üniversite kurumlarında çok anlamsız konularda öğrencilere soruşturma açılıyor. Birbirlerine sarılan öğrencileri ''Toplum içinde hoş karşılanmayacak bir vaziyette bulunmak' gerekçesiyle suçlamak hangi olguya işaret ediyor olursa olsun bu sorun aslında gücün istismarı sorunudur."
Soruşturma açanların gücü elde tutmalarından kaynaklı olarak böyle bir eylemde bulunduklarını ifade eden Göregenli, "'Laiklik elden gidiyor' ya da siyasal İslamın günlük işleyişiymiş gibi lanse etmek kutuplaşmayı pekiştirir" diyor.
Ege Üniversitesi'ndeki yerleşke içinde sarılmanın dışında birbirleriyle öpüşen çiftlerin hiçbir zaman haber olamayacağına vurgu yapan Göregenli olası müdahalelerin siyasi malzeme olmasının yanlış olduğunu savunuyor.
"Muhafazakarlık hep var. Ama demokrasi ve özgürlükten yana olanlar mücadelelerini zaten yürütüyorlar. Medya bu tarz olayları '!hayatın gidişatı' şeklinde işlememeli."
Göregenli, "İstanbul Üniversitesinde solcu öğrencilere karşı baskının medyada yer bulmamasıyla Selçuk üniversitesinde birbirlerine sarıldıkları için haber olmalarının arkasında ne olduğunun sorgulanması önemlidir" diyor.ü
Göregenli medyada bu tarz olayların işlenmesinin siyasi iradeleri silikleştirmesinden yakınıyor.
Eğitim Sen: Çağ dışı zihniyet
Eğitim Sen Konya Şube Başkanı Dinç, yaşanılan olay nedeniyle Eğitim Fakültesi Dekanını kınadıklarını açıkladı.
"Eğitim fakültesindeki öğrenciler geleceğin öğretmenleri. Çağdışı zihniyetin öğrencilere bu şekilde şiddet uygulamasına karşıyız" diyen Dinç, bugün de gerginliğin Konya'da devam ettiğini söyledi.
Eğitim Fakültesi Dekanıyla görüşmeyi planladıklarını söyleyen Dinç ayrıca mağdur öğrencileri de ziyaret edecek.
Hasgüler: Soruşturma hak ihlali
Öğrencilere açılan soruşturmayı ilkel bulan Hasgüler, "İnsanların eleştiriyi öğrendikleri, bilimle aşinalık kazandıkları yerlerdir üniversiteler. Dolayısıyla üniversiteleri toplumun da önünde olacak bir yere koymak lazım" dedi.
Öğrencilere böyle yaklaşılmasının 80 yıllık Cumhuriyet dönemiyle çeliştiğini aktaran Hasgüler Çanakkale'de böyle bir durumla karşılaşmadığını söyledi.
"Üniversiteler bu ülkede üç kez müdahaleye uğradı. Bahsedilen olay 12 Eylül geçiş döneminde yaşanabilirdi. Selçuk Üniversitesinde yaşanan olay "taşra üniversitesi"nin ötesinde.
"Çünkü pek çok "taşra üniversitesi" diye tabir edilen kurumda böyle durumlarla karşılaşmak çok zor. Gençlerin özgür düşünceyi öğrenmek ve kazanmak konusunda başvurdukları kurumlar içinde böyle soruşturmalarla karşılaşmaları en temel insan haklarının ihlalidir."
Bilgin: İnsanları cendereye almamak gerek
Bilgin öğrencilere soruşturma açılmasını onaylamadığını ve konunun aslında çok göreceli olduğunu ifade etti.
"Bu durum dinle değil. ahlakla ilgili. Eskiden eteği yere değen kadının davranışı da toplum tarafından hoş karşılanmazken zaman değişiyor. Tekrar tanımlamalar yapmak gerek."
Bilgin, "Birlikte yaşamda, insanları korkutacak tavırlara girmemek, cendereye almamak lazım" diyor. (EZÖ)