Katılım sürecinin Türkiye'nin çalışan kesimleri için bir kurtuluş reçetesi sunmadığını vurgulayan Tüzel, "emperyalist bir mihrak" olarak nitelendirdiği AB'nin, Türkiye'ye de askeri gücü ve Ortadoğu'da çıkarlarını koruması için ihtiyaç duyduğunu söyledi.
"Pazar değil, AB çıkarlarının bekçisi"
Tüzel, açıklamasında şunları söyledi:
* Başbakan Erdoğan, "Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi" için Brüksel'e hareket etmeden önce, Türkiye'nin AB'ye katılma amacını özlü olarak ifade etti: "Küresel bir güç olma yolundaki AB' ye güç katma."
* AB'nin Türkiye'yi bünyesine almak, Türkiye'nin de AB'ye katılmak istemesindeki gerçek niyetin "güç katma" olarak tarifi, en doğrusu oldu. AB emperyalist bir merkez olarak manevra alanlarını genişletmek için Türkiye'yi önüne koymuş bulunuyor.
* AB, rakipleriyle boy ölçüşebilir bir gücü oluşturmak için bir yanda uluslararası alanda tekel birleşmeleri ve finans operasyonları yaparken, diğer yandan yeni ülke katılımlarıyla genişlemeyi sürdürüyor.
* Türkiye'nin önüne konan şartlar bir medeniyet projesi gibi sunulmak istense de gerçekte AB'nin bölgede varlık göstermesi açısından Türkiye'ye ihtiyaç duyduğu söylenmektedir.
* Geçmişte söylenen "Ortaklık ve Pazar" ilişkisi bugün yön değiştirdi. AB Türkiye'ye "vurucu gücü olarak, askeri bir rol ile Ortadoğu'da AB'nin çıkarlarının bekçiliğini üstlenmek" üzere ihtiyaç duymaktadır. (BB)