Haberin Kürtçesi için tıklayın
Sincan Kadın Kapalı Cezaevi'ndeki tutuklu ve hükümlülere hastanede kelepçeli muayene dayatıldı. Kelepçeli muayene dayatılanlar arasında 3 Mayıs’ta tutuklanan gazeteci Dicle Müftüoğlu da var.
Mezopotamya Ajansı’nın cezaevinde tutulanların avukatlarından aktardığına göre Müftüoğlu 18 Ağustos’ta Sincan Cezaevi Kampüs Hastanesi dahiliye bölümüne götürüldü.
Doktor odası girişinde kelepçesinin açılmasını isteyen Müftüoğlu’na jandarma personeli “Siz istiyorsunuz diye kelepçe açmam” dedi.
Duruma tepki gösteren Müftüoğlu kelepçeli muayene dayatmasını kabul etmediğini belirterek, “Siz bana kelepçeli muayene dayatıyorsunuz. Bu insan onuruna aykırı bir durum, kabul etmem mümkün değil” diye cevap verdi.
Ardından dahiliye doktoru Müftüoğlu’na “Siz şöyle bir oturun, derdinizi anlatın sonra bakarız” diyerek araya girdi.
Müftüoğlu doktora “Bu kelepçeli muayeneyi meşrulaştırmak” diyerek tepki gösterdi. Ardından da kelepçeler sökülmeden muayene olmayacağını söyledi.
Bunun üzerine doktor jandarma personelinden kelepçenin çıkartılmasını istedi. Ardından şikayeti dinleyen doktor kan tahlili talep ederek Müftüoğlu’nu odadan çıkarttı.
Dicle Müftüoğlu dün (12 Eylül) uluslararası basın özgürlüğü kuruluşu olan Free Press Unlimited'ın "En Dirençli Gazeteci Ödülü"ne aday gösterilmişti.
TIKLAYIN - Dicle Müftüoğlu 'En Dirençli Gazeteci Ödülü'ne aday
Türkiye’de mahpusların sağlık hakkı alanında yaşadıkları sorunların başında kelepçeli muayene dayatması ve kolluk kuvvetlerinin muayene odasında bulunmayı istemeleri geliyor.
Muayene sırasında gerçekleşen bu iki uygulama da ulusal, uluslararası mevzuat gereğince ve hekimin meslek etiği ilkeleri çerçevesinde bir ihlal sebebi.
Kelepçeli muayene “Üçlü Protokol” olarak adlandırılan İçişleri, Adalet ve Sağlık bakanlıkları arasında imzalanan Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetim, Dış Koruma, Hükümlü ve Tutukluların Sevk ve Nakilleri ile Sağlık Hizmetlerinin Yürütülmesi Hakkında Protokol ve ilgili maddeleri Hasta Hakları Yönetmeliği’ne, hekimlik mesleğinin yürütülmesine ilişkin ulusal ve uluslararası düzenlemelere, bu bağlamda Türk Tabipleri Birliği (TTB) Hekimlik Meslek Etiği Kuralları'na, Türk Tabipleri Birliği Disiplin Yönetmeliği’ne, Tıbbi Deontoloji Tüzüğü'ne, Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliği’ne ve İstanbul Protokolü’ne aykırı.
“Üçlü Protokol” 38. maddesi hükümlü ve tutukluların hastanelerde muayenelerinin, firara karşı engellerin bulunduğu muhafazalı odalarda yapılmasını, jandarmanın muayene esnasında oda dışında bulunmasını ancak doktorun yazılı olarak talep etmesi halinde jandarmanın muayene odasında bulunmasını içeriyor.
Yine aynı maddenin 4. fıkrası; hastanelerde tutuklu ve hükümlüler için muhafazalı muayene odaları yapılıncaya kadar bu odalarda veya acil müdahale ve işlem yapılan yerlerde jandarma bulunacağı ve doktorla hasta arasında geçecek konuşmaları duymayacak uzaklıkta koruma tedbirinin alınacağı ifade ediliyor.
İstanbul Protokolü’nde belirtilen ilkelere göre ise hekimlerin getirilen/başvuran kişiyi “hasta” olarak kabul etme sorumluluğu var. Ayrıca hekimlerin hasta haklarına uygun bir şekilde muayenede ısrarcı olmaları bir meslek yükümlülüğü. Protokole göre tıbbi muayenenin yapılacağı yer;
Tıbbi muayenenin uygulanış şekli ise;
İstanbul Protokolü’nün Türkçe çevirisine buradan ulaşabilirsiniz.
Anakara Tabip Odası’nın hazırladığı bilgilendirme metnine de buradan ulaşabilirsiniz.
(HA)