*Anadolu Ajansı arşivinde yer alan bu fotoğraf, 1999 Ağustos'unda deprem bölgesinde çekildi.
Kimya Mühendisleri Odası, 17 Ağustos 1999 depreminin yıldönümü nedeniyle bir açıklama yaptı.
"1999 yılındaki depremlerin üzerinden 22 yıl geçmiş olmasına rağmen Marmara Bölgesi'nde meydana gelmesi beklenilen 'büyük İstanbul depremi' konusunda ciddi bir önlem almayan yetkilileri bir kez daha uyarıyoruz" denilen açıklama özetle şöyle:
"Türkiye deprem riski açısından dünyanın en riskli bölgelerinden biri. Topraklarının yüzde 92'si deprem bölgeleri içerisinde. Nüfusumuzun yüzde 95'i bu bölgelerde yaşıyor. Büyük sanayi merkezlerimizin yüzde 98'i ve barajlarımızın yüzde 92'si de deprem bölgelerinde.
1999 depremlerinde, resmi rakamlara göre yaklaşık 20 bin kişi öldü ve 16 milyar dolayında da maddi kayıp meydana geldi. Olayın sosyolojik ve psikolojik sonuçlarının ise değerlendirilemeyecek büyüklükte olduğu düşünülecek olursa işin ciddiyeti biraz da olsa anlaşılabilir.
"1999 depremleri sonuçlarıyla değerlendirildiğinde yüzde 92'si deprem kuşağı içerisinde yer alan ülkemizin depreme karşı hazırlıklı olmadığı anlaşılır. 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi sonrasında 'yapı denetimi' düzenlemeleri adı altında bazı girişimler yapılmışsa da yasa, bilimsel gerekliliklerden ve ülke gerçeklerinden uzak olduğu için; çarpık, uygulanması zor ve kamusal denetim alanı ticarileşmiş bir durum yarattı.
"Pratikte, yasa kapsamında mesleki denetim ve belgelendirme görevleri olan TMMOB bağlı odaları dışlayan ve meslek odalarının önerilerine kapılarını kapatan bir yaklaşım egemen kılındı. Gelinen aşamada 'Deprem Şurası' ve 'Ulusal Deprem Konseyi' gibi kuruluşlar da lağvedilerek ortadan kaldırıldı.
Ülkemizde 23 milyonu aşan yapı stokunun yüzde 70'i ruhsatsız, kaçak ve yüzde 40'ı oturulamaz ve depreme karşı mutlaka güçlendirilmesi gereken bir durumda. Birçok kez çıkartılan imar affı ve her tadil edilişinde biraz daha dejenere olan Yapı Denetimi Yasası ile depreme karşı güçlü yapılar üretilemeyeceği ortada.
"Bu sistem içerisinde yer alan ve hiçbir şekilde denetlemediği, hatta görmediği yapı ve ona ait beton gibi kritik yapı malzemelerini kontrol etme işinin gerçekte çok düşük ücretler karşılığında sadece evraklara imza atma düzeyine indirgendiği bu sözde denetimin çok acı bir gerçeğidir.
"Deprem uzmanlarının 1999 depremlerinden bu yana önemle vurguladığı ve Marmara Bölgesinde yakın bir zamanda meydana gelmesi beklenilen büyük İstanbul depremi olasılığı yaşadığımız bu sürecin can sıkıcı gerçeği. Uzmanların ve bilim adamlarının ısrarla bu gerçeği hatırlatmasına rağmen geçen 20 yıllık süreçte bu olası deprem için ne yazık ki ciddi bir önlem alınmadı.
"Marmara Denizi içerisindeki faylardan doğması ve en az yedi büyüklüğünde olması beklenilen bu depreme karşı başta İstanbul olmak üzere Marmara Bölgesi savunmasız bir bekleyiş içerisinde.
"Tarihi kimliği, gelişmiş sanayi gerçeği ve demografisi düşünüldüğünde depremin yankısı çok şiddetli olacaktır. Son 20 yılda alınan önlemler yapı stokunu sorgulamaktan, depremin yaratacağı etkileri azaltmaktan ve geleceği kurgulamaktan uzak.
"Bu anlamda ülkemizin bir deprem sorunundan öte bir yapı güvenliği sorunu olduğu kabul edilerek;
(DŞ)